Bu hafta sizlere yaşadığımız bu pandemi sürecinde karşılaştığımız yeni durumumuzu ve neler yapabileceğimiz ele almak istedim.

Hemen hemen bir yıla yakındır evlerimizde zaman geçirmeye başladık. Hızlı bir yaşamdan durağan bir anı yaşıyor hale geldik. Zaman adeta kendi içinde durdu.Dış dünya ile aramıza bir duvar ördük. Eş dost  ziyaretlerini erteleyerek yaşamaya alıştık. Yalnızca yaşamsal faaliyetlerimizi yerine getirerek bir an olsun nefes almaya çalışıyoruz.

Bu dünyada yaşayan yalnızca biz olmadığımızı, diğer canlılara sevgi ve saygıyla yaklaşmanın önemini anladığımızı düşünüyorum. Bir papatyanın, bir sansarın bizimle aynı gezegende yaşadığı gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

 Hayatı sorgulamaya başladıysak bir şeyler değişmeye adaydır. Sahip olduklarımızı paylaştıkça güzelleşeceğini bilmeliyiz. İyilik üzerine kurulan felsefe eninde sonunda iyilikle bitecektir.

 Çevremize baktığımız zaman bazı insanlar bu süreci güzel değerlendirdiğini görüyoruz. Evinde resim, boyamayla sporla uğraştığını ve hatta yabancı dil öğrenenleri duyunca ne güzel mücadele verildiğini anlıyorsunuz. Hem kendi adına hem de insanlık adına bir şeyler yapmak güzel bir duygu ola gerek.

 Bu süreçte insanlar giderek daralan piyasa koşullarına var olmaya çalışıyorlar. Mecbur kalmadıkça sokağa çıkamamak isteklerimize gem vurduğu için azalan bir talep oda arz dengesini etkiliyor.

 Bizlere düşen yardımlaşma olgusunu aklımızdan çıkarmadan birilerine ses olmak, can olmak insan olmanın bir erdemidir. Ne demiş atalarımız: Birilerine iyilik yaptığın zaman iyiliği unut,bir başkası sana iyilik yaparsa o iyiliği asla unutma demiş. Hoşgörü bizim Anadolu topraklarında bir değer olarak var olmuş az olsa da yaşayan bir olgudur. Madem bu dünyaya var olma amacımız iyilik ise insanlara ve çevreye dokunmayın hiç bırakmayalım.

 Bu haftaki yazımı noktalarken herkese sağlıklı günler diliyorum….