Yalova Barosu, “Biz yok sayılan kadınlar, toplumun yarısı, hayatın tamamıyız” dedi. Barodan yapılan açıklamada, “Bu gün 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü. ABD ‘de bir dokuma fabrikasında 129 işçinin çalışma şartlarının iyileştirilmesi istemiyle yaptığı eylemde can vermesi sebebiyle kabul edilen bu gün, ülkemizde 1921 yılından itibaren kutlanılmaktadır. Fakat 8 Mart bir kutlama günü değildir. Kadın haklarında yaşanılan sorunlara farkındalık yaratma ve sorunları yok etme günüdür. Kadın haklarına ilişkin sorunlar yalnızca kadınların sorunu değildir. Bu sorunun tek çözümü kadın ve erkeğin birlikte mücadele etmesidir. Tüm dünyada eşitsizlik, yoksulluk, şiddet ve savaşlar giderek artmakta, bu durum tüm toplumu olumsuz etkilemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği toplumsal ilerlemenin önündeki en önemli engeldir. Toplumun yarısını oluşturan kadınlarımız; toplumsal eşitsizlik, siyasette kısıtlı temsil, iş hayatında yaşanılan sorunlar ve en önemlisi can - vücut dokunulmazlığındaki ihlaller ile karşı karşıyadırlar. Kültürel, dini ve tarihi gerekçelerle kadınların özgürleşmesi engellenmekte, yaratılan toplumsal algı ile kadınlar ev içinde kalmaya mahkum edilmektedirler. Pandemi koşulları en çok kadınların üzerindeki yükü arttırmıştır. Birçok işyerinin uzaktan çalışma sistemini getirmiş olması kadınların tüm sorumluluklarını aynı anda omuzlarına yüklemektedir. Kadının eşit ve özgür bir birey olarak toplumsal hayata katılımını sağlamak için; Kadın istihdamının önündeki engeller kaldırılmalı, kadının ekonomik bağımsızlığını sağlayacak politikalar izlenmeli, ücretsiz kreşler açılmalı ve doğum sonrası ücretli izinler arttırılmalıdır. Kız çocukları için eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı, çocukların eğitimlerini yarıda bırakmalarına neden olan 4+4 sistemi terk edilmelidir. Son yıllarda yaygın olarak görülen kadın cinayetlerinin ve artan şiddet vakalarının önüne geçmek için toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır. 6284 Sayılı Yasa, İstanbul Sözleşmesi ve nafakaya ilişkin söylemleri endişeyle takip etmekteyiz. Yasaların uygulanmasından kaynaklı sorunlar ivedilikle giderilmeli ancak kadın haklarına yönelik kazanımlardan asla vazgeçilmemelidir. Kadını itibarsızlaştıran, üstünde egemenlik hakkı doğuran her türlü tutum ve ifadeden vazgeçilmeli, cinsiyetçi politikalar terk edilmelidir. Kadınların siyasette etkin olmalarını sağlayacak kadın kotaları getirilmelidir. Unutulmamalıdır ki; toplumun yarısını oluşturan kadınlar, diğer yarının mimarlarıdırlar. Kadını yok saymak toplumu yok eder” ifadeleri kullanıldı.

Editör: TE Bilişim