Kadın meclisi üyeleri, Cevdet Aydın Parkı önünde buluştu ve İstanbul Sözleşmesinin iptalini protesto etti. Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı, “Bir gece yarısı Cumhurbaşkanı İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesine karar verdi. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesi kararıyla ilgili yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’a yapılan başvurulardan birine “red” kararı verildi. Danıştay’ın 5 üyesinden 3’ü “tek yetkili Cumhurbaşkanıdır” diyerek yürütmenin durdurulması talebini oy çokluğu ile reddetti. Bu karar hukuki bir karar değildir. Bu karar siyasi bir karardır ve oybirliği ile alınamamıştır. Sadece İstanbul Sözleşmesi’ni değil, ülkenin dört bir yanında hakları için anayasanın, yasaların uygulanması için mücadele edenler var ve var olmaya devam edecek.

İstanbul Sözleşmesi 1 Temmuz itibariyle Türkiye’de yürürlükten kalktı. Ama sanmasınlar ki kadınlar haklarından, anayasadan, yasadan, sözleşmeden vazgeçecek. Elbette ki vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar o Sözleşme’nin her bir maddesini mücadeleleriyle var ettiler. Uygulanması için her gün canları pahasına mücadele ettiler. Çünkü İstanbul Sözleşmesi kadınları yaşatacak olandır. Bu kuru bir slogan değildir. Her bir maddesi öldürülen kadın ve LGBTİQ+ arkadaşlarımızın ardından var olmuştur. Niceleri hayatta kalabilsin diye. Ama İstanbul Sözleşmesi sadece yaşatmaz; eşit ve özgür yaşamamızın garantisidir. Bu yüzden önüne rejim değişikliğini koyanların ilk hedefi İstanbul Sözleşmesi; kadınların, LGBTİQ+ların eşit ve özgür yaşamasını hedef almak olmuştur.

İstanbul Sözleşmesi Türkiye’de yürürlükten kalkmış olsa da kadına yönelik şiddetle ilgili ulusal eylem planını Cumhurbaşkanı açıklamak zorunda kalıyor. Ama şunu da bir kez daha söyleyeli; İstanbul Sözleşmesi yerine hiçbir şey koyulamaz. Ve İstanbul Sözleşmesi gibi kadınları ve LGBTİQ+’ları yaşatacak olan, koruyan herhangi bir Sözleşme’den çıkmak öyle kolay da olmayacak. Kadınların, LGBTİQ+’ları bunca yıllık mücadeleleriyle kazanmış oldukları hakları bir kararınızla silemeyeceksiniz.

İstanbul Sözleşmesi kadınları ve LGBTİQ+’ları şiddetin her türlüsünden “amasız, fakatsız” koruyacak olan kalkandır. Türkiye’deki kadınlar, LGBTİQ+’lar “amasız, fakatsız” sözleşmesine sahip çıkıyor.

İstanbul sözleşmesi, bu ülkede yaşayan herkesin eşit yurttaşlık ve korunma haklarının, yaşama haklarının güvencesidir. Anayasada, imzalanan diğer uluslararası sözleşmelerde hiçbir din, dil, ırk, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği fark etmeksizin ayrımcılık yapmadan bu hakların kullanılması gerektiği yazar. Sözleşmeyi feshedip haklarımızı elimizden almak isteyen, “yoktur öyle bir şey” diyerek tüm LGBTİQ+ları ve haklarını yok saymaya çalışanlara karşı İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz.

İstanbul sözleşmesinin Türk aile yapısını bozduğunu iddia ederek sözleşmeden çıkılmayı meşru göstermeye çalıştılar. Elmalı Davası bu ülkenin gerçeğidir. Çocuğunun önünde boğazı kesilerek öldürülen Emine Bulut bu ülkenin gerçeğidir. İstanbul Sözleşmesi bu gerçekler açığa çıksın, kadınlar yaşasın, çocuklar gülsün diye var.

Kadınların kurtuluş mücadelesi bir günde var olmadı. Toplumların hakları için verdikleri mücadeleler, eşitlik ve özgürlük mücadeleleri tarih sahnesinde hep oldu, olmaya da devam edecek. Tüm bu deneyimler, tüm bu birikimler sizin hukuksuz bir kararınızla yok olmayacak.

İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi kararına karşı “Anayasadan, Yasadan, Sözleşmeden Vazgeçmiyoruz” demeyi Türkiye’nin dört bir yanında sürdüreceğiz. Yaşama hakkımız için, eşit ve özgür bir hayat için, LGBTİQ+ların tüm haklarıyla yaşayabilmesi için, onurlu bir yaşam için anayasayı, yasayı sözleşmeyi uygulatmak için herkesi mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”

Editör: TE Bilişim