Giriş

Karşılaştığımız olguları farklı yönleriyle anlamak ve anlatmak amacıyla başvurulan 5N 1K yöntemi temelde bir planlama işlevidir. Olguların ve bunları anlamaya yarayan kavramların incelenmesinde, tanımlanmasında ve değerlendirilmesinde kullanılan bir sorular bütününe dayanır.

Kentsel dönüşümü anlamayı amaçladığımızda bu soru; “Kentsel dönüşüm nedir; niçin, nasıl, nerde, ne zaman ve kim yapar?” biçimini almaktadır.

Bu yöntemi kullanarak kentsel dönüşüm olgusunu anlatmaya odaklanmış bir çalışmaya başladığımızda, sıralamadaki harflerden birinin temsil ettiği sorunun başka bir anlama evrildiğini ve önemi itibarıyla yer değiştirdiğini gözlemlemekteyiz. “Kim?” sorusundan “Kim için?” sorusuna dönüşen ve dizgenin en altından en üstüne geçerek yer değiştiren bu soru, kavramın anlaşılmasındaki zihinsel sıralamayı da tersine çevirmektedir.

İlk bakışta olumlu çağrışımlarıyla algılanabilecek olan kentsel dönüşüm kavramı, ön plana çıkan bu soru doğrultusunda yeniden ve farklı değerlendirmelere konu olmaktadır.

Diğer soruların anlamı eksilirken, “kentsel dönüşümün kim ya da kimler için yapıldığı “sorusu başat konuma geçmektedir. Eklemek gerekir ki, diğer sorular, başat hale gelen bu soruyu perdeleyen, zaman zaman meşrulaştıran ve hatta haklı kılan bir rol üstlenmeye başlamaktadır.

Kentsel dönüşüm kavramını doğru tanımlayabilmek için, ülkemizde bu alanda yapılan çalışmalarda öne çıkan ve “kentsel rant” kavramını gündemin ortasına taşıyan, “Kim için?” sorusunu göz önünden uzaklaştırmadan diğer soruları incelemek gerekmektedir.

Kentsel Dönüşüm Nedir?

Kent bölümlerinin kullanım tarzına, dışardan yapılan bir müdahale sonucunda gerçekleşen kentsel dönüşüm; toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal amaçları olan bir süreçtir. Kentsel dönüşüm kavramı, kent koşullarında kendiliğinden oluşan değişimlerden çok, plan ve amaçlar doğrultusunda yapılan eylemler bütünü anlamında kullanılmaktadır.

Geçmişlerine bakıldığında kentlerin belli zaman aralıklarıyla kendiliğinden görünümlerini değiştirdiklerine tanık oluyoruz. Bu yönüyle kendiliğinden (organik) bir değişim söz konusu olsa da, yenileme ya da afet riski gibi çeşitli nedenlerle, kentsel dönüşümün hızını artırmak ve yönünü belirlemek için bazı yöntemler geliştirilmektedir. Yani, kendi doğası içinde yaşanan dönüşüme dışsal eylemlerle (inorganik) müdahale edilerek hızı yükseltilmekte, alanı genişletilmektedir. Sonuç olarak kentsel dönüşümün toplumsal, ekonomik, kültürel ve hatta siyasal etkisi derinleşmektedir.

Belirtmek gerekir ki, bugün anladığımız şekliyle kentsel dönüşüm çalışmalarına ve uygulamalarına konu olan, aslında inorganik değişimlerdir. Bu anlamda, üzerinde yoğunlaşılan yönüyle kentsel dönüşüm organik değil inorganik bir süreçtir ve çeşitli müdahaleleri gerektirmektedir.

Kentsel Dönüşüm Tanımları

Kentsel dönüşüm kavramı, ülkeler arasında var olan farklı ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullar nedeniyle, çeşitli biçimlerde tanımlanmasına rağmen öz olarak aynı olguyu anlatmaktadır.

Kentsel dönüşüm, kentlerde ortaya çıkan eskimiş ve yoksul bölgelerin, yapı-çevre-donatı üçlüsü bağlamında iyileştirilmesine çalışan; kişilerin yaşam alanlarının yanında kentsel ekonominin de ilerlemesini amaçlayan; kent merkezlerini, günümüz yaşamına uyum sağlayabilecek niteliğe kavuşturmak için geliştirilmiş ve işleyişte kamu-özel sektör- halk katılımını savunan bir plânlama ve uygulama sürecidir.

Kaybedilen çevresel ve fiziksel niteliklerin yeniden kazanılması, toplumsal dışlanma gibi toplumsal sorunların ortadan kaldırılması, işlemeyen kent çarkının yeniden işlevsel biçime getirilmesi ve ekonomik açıdan yoksunlaşan bölgenin yeniden canlandırılması faaliyetleri kentsel dönüşümün kapsamı içinde sayılmaktadır.

Bu kavram, öncelikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi gelişmelerine erken dönemlerde başlamış ülkelerin kent planlaması gündemine girmiştir. Zaman içinde önemi artan kentsel dönüşümün amacı, yerel ekonominin dinamikleri harekete geçirmek yoluyla, fiziksel ve toplumsal yönlerden çöküntü sürecine girmiş kentsel alanları yeniden yaşanabilir alanlar haline getirmektir. Bu yönüyle kentsel dönüşümü, kente yeniden canlılık kazandırmayı amaçlayan bir planlama ve koruma yaklaşımı olarak tanımlayabiliriz.

Kentsel dönüşümün fiziksel, toplumsal, ekonomik ve yönetsel boyut olmak üzere, birbiriyle ilişkili ve birbirini bütünleyen dört temel boyutundan söz edilebilir. Fiziksel boyut, tasarım, planlama, teknik altyapı, konut stoku, konut çevresi ve ulaşımı kapsayan konuları içermektedir. Komşuluk ilişkilerini de içinde barındıran toplumsal boyut daha kapsamlıdır ve toplumsal ilişkiler, yaşam kalitesi, sağlık, eğitim, suç, kamu hizmetlerine erişilebilirlik gibi ölçütleri içermektedir. Ekonomik boyut, geliri, iş olanaklarını, halkın eğitim ve beceri düzeyini arttırmayı amaçlamaktadır. Yönetsel boyut, yasal çerçeveye ve karar verme sürecinde yer alan aktörlere göre biçimlenmektedir. Yerel yönetimin konumu, karar alma mekanizmalarının yapısı, bölge halkı ile ilişkiler ve halkın katılımını kapsamaktadır.

Bazı çalışmalarda, kentsel dönüşümün ekonomik boyutu ele alınırken, oluşan yeni kentsel rantlar ve bunların paylaşım yöntemleri ön plana çıkarılmaktadır. Yönetsel düzenlemelerin yanı sıra, bu düzenlemelere altlık oluşturan yasal düzenlemelerin de kentsel dönüşüm çalışmalarında önemli bir boyut olduğunun altı çizilmektedir.

Yukarda bahsedilen yönleriyle baktığımızda, kentsel dönüşüm; kentlerin ekonomik, toplumsal ve mekânsal olarak yeniden ele alınarak, buralardaki istenmeyen dokuların çağdaş kent bilimi ve planlama ilkeleri doğrultusunda dönüştürülmesi süreci olarak da tanımlanabilir.