Tarih boyunca tüm dinlerde ya da inanç sistemlerinde insan hayatının kutsal olduğu belirtilmiştir.

İnsan hayatı kutsaldır.

Cana kıymak büyük insanlık suçudur.

İslâm dini, diğer dinlere de hoşgörüyle yaklaşır.

Kendi düşüncesinde olmayana zulüm ile yaklaşmak, İslâm dininde yoktur.

Ne yazık ki, İslâm dünyasında bazı radikal gruplar, kendi düşünceleri dışında olanları Müslüman olarak benimsemiyor.

Örneğin Afganistan’ da Taliban devirdiği Afgan Yönetimini, El Kaide Taliban'ı, DAEŞ ise hiç birisini Müslüman kabul etmiyor.

İlginçtir, bu örgütlerin hedeflerinde doğrudan doğruya Müslümanlar var.

İslâm İşbirliği Teşkilâtı ise Afganistan’ daki gelişmeleri seyretmekle yetiniyor.

Televizyonlarda Afganistan’ da Kabil havaalanında yaşananları, uçakların tekerleklerine sarılarak kaçmaya çalışanları büyük bir üzüntü içine izliyoruz.

Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, Afganistan’ dan kaçanları kendine özgü üslubuyla aynen şöyle tanımlıyor:

“…Afganistan'da tür olarak insan insandan, inanç olarak Müslüman Müslüman'dan, millet olarak Afgan Afgan'dan kaçıyor. Herkes kendi kendisinden kaçıyor. Kaçış bir başka yerde var olmak için her türlü yok olmayı göze alanların bulundukları yerlerden kaçışıydı. Ölümüne bir kaçış!

Afganistan'dan kaçanlar da Türkiye ya da İran gibi Müslüman olan bir ülkede yaşamak da istemiyor. Amerika ve Avrupa'ya gitmek istiyorlar. Türkiye'ye bir biçimde kapağı atan Afganların "Yunanistan kapıları açtı" söylentisi üzerine akın akın Edirne'ye gitmelerinin nedeni de budur.

Ahalisi Müslüman olan ülkelerde Müslümanlar yaşamak istemiyor! Boğulma pahasına dalgalanan denizin köpüklerine, parçalanma tehlikesine karşı uçakların tekerlerine insanlar bunun için sarılıyor.

Yaşananlardan birileri ibret almalıdır!”(Yeniçağ, 31/08/2021)

İnsan olarak yaşanan tüm olaylardan ibret almamız gerekiyor.

Bağnazlığın ve fanatizmin bir ülkeyi nasıl parçaladığı…

Emperyalizmin bir ülkeyi nasıl oyuna getirdiği apaçık ortada…

Umarım yaşananlardan ders alırız!

ATATÜRK Diyor ki:

“ Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü demektir.”

“Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiçbir kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.”

“NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!”