Kurtuluş Savaşı’nda Bağımsız Yalova Bölüğü - Devam

Sol Taarruz Kolu da, etkisiz  bir topçu ateşi altında ovayı hızla geçip Adliye dolaylarına ulaştı.

Papazuçtu tepe’ye taarruz eden Bağımsız İzmit Taburu ile Bağımsız Yalova Bölüğü, şiddetli muharebe ve gece hücumlarıyla tepeyi ele geçirerek, saat 24 00’te Gemlik’e girdi.

Bu taburla, Yalova Bölüğü’nün bu günkü taarruzu ve kahramanlığı övünçle anılmaya değer.

Mehmet Dumantepe :

“...Papazuçtu’da, düşman taştan kaleler yapmış. Orada bir topumuz yarıldı. Çok şehit verdik.

Ben, 2 nci Takım’da Rasim Efendi’nin emrindeydim. Orhangazili bir Başçavuş vardı. Çok iyi adamdı. Şehit oldu.

Aramızda, askerliği bilmeyen gönüllüler vardı. Geceleyin taarruz etmezdik.

Halit Paşa’nın ( o sırada Albay) bir beygiri vardı. Hiç üstünden inmezdi.

Borazancımız Çınarcıklı Ahmet’ti.

Papazuçtu’nun ilerisinde bir tepe var. Bir Yunan askeri gördüm. Nöbet tutuyordu. Rasim Efendi’ye dedim ki,

Gidip şunu vurayım.

Derken, bir posta geldi, bize...

‘Aman ateş etmeyin, İsmail Efendi esir gidiyor.’

Flâmacı Salih Efendi, haber vermiş.

‘On beş dakikaya kadar bizi  kurtardınız, kurtardınız. Yoksa, düşman bizi  esir  alıyor.’

Düşman, onları sarmış

Ateş etmedik ama, İsmail Efendi’yi kurtarmak için tepeye çıktık.

Müstakil ( Bağımsız ) Yalova Bölüğü olarak düşmana doğru. Allah...Allah...Sırf Yalova Bölüğü...

Düşman, kaleyi bıraktı, kaçtı.

Sonra Gemlik’e...”

İsmail Üstün :

“...Ben, Müstakil (Bağımsız) Yalova Bölüğü’nün muharebelerine katıldım. Başçavuş olarak görev yaptım. Rasim (Koçal) 2 nci Takım Komutanı,  ben 3 ncü Takım Komutanı idim. Papazuçtu’da bileğimden ve başımdan yaralandım. Mudanya taarruzuna katılamadım.”

Hurşit İleri :

“... Gemlik üzerindeyken mermimiz bitti. Fişekleri paylaştık. Sonra, ikinci bir hücumda düşmanı püskürttük. Gemlik’e girdik.”

Rasim Koçal  :

“...Kasabaya girmeden 200 metre dışında, büyükçe bir binanın  önüne geldik. Bize kılavuzluk eden Orhangazi’li askerlerden Hasan,

-  Bu bina manastır, dedi.

İçinde düşman olur ihtimaline karşı içeri bir bomba attık.Boş olduğunu anladık. Kasabaya girdik. Tertibat almıştık. Balık pazarına indik. Gece ay ışığı vardı ve hava çok berraktı. Bir evden  bir erkekle bir kadın çıktı. Ellerinde fener vardı. Erkek,

- Hoş geldiniz, dedi. Ben, Türk ordusunda doktorluk yaptım, rütbem binbaşıdır.Emekliyim.

Vesikasını gösterdi. Vesikada, Binbaşı Dimitri yazıyordu. Ben de,

-   Arkamızı takip et, yalnız kalma, dedim.

Düşmanı sorduk,

- Yarım saat evvel çekildiler, kimse yok, dedi.

Oradan, Hükümet  Konağı’na doğru akarak Türk mahallesine girdik. Evlerde Türkler vardı.

- Biz milis kuvvetiyiz, diye pencerelerinden seslendik. Korkularından ses vermediler. Dışarı çıkmadılar. Vakitsiz ezan okuduk, olmadı. On kişi birden tekbir aldık. Yine çıkmadılar. Hükümet Konağı’nın bahçesine çıktık. Parola  olarak havaya maytap attık. Karşımızdaki Umurbey  Köyü’nden bir kırmızı, bir yeşil maytap atıldı. Fakat, anlayamadık.

...İskele başına indik. İskele başı, sivil Rumlar’la dolu idi. Vapur bekliyorlardı. O sırada bunları almak için bir vapur geldi. Biz, vapuru esir almak için ateş etmedik.Fakat, ne yazık ki, arkamızdan gelen Bölük ateş etti. Vapur uzaklaştı ve gitti.

Rum halkının arasında dolaştım. Silâhlı kimse yoktu. Bu sırada, iskelenin karşısında bulunan Osmanlılar tersanesinin bir kışlası bir anda infilâk etti. Burasını Yunanlılar cephane deposu yapmışlar ve o anda ateşe vermişlerdi.

Bu suretle sabahı ettik.”

En doğudan ilerleyen Süvari Bölüğü, Karsak – Adliye yolu ile Muradoba’ya ilerlerken, gece yolunu ve doğrultusunu şaşırdığından, ancak 11 Eylül 1922 günü saat 02 00’de Muradoba’ya ulaşabildi.

Kocaeli Grup Komutanı da, kılavuzların yanlışlıkları yüzünden, yolunu şaşırarak, saat 24 00’te Muradoba’ya geldiğinde kimseyi bulamadı.

Mürettep Müfreze, bu günkü ( 10 Eylül 1922) muharebede, 5 subay ve 80 er şehit verdi.

Bu sırada, Türk birliklerinin Mudanya’ya ilerlemesi esnasında, sık sık Rum ve Abaza çetelerinin ateşleriyle karşılaşılıyordu.

Devamı Yarın