Marmara Denizi’ nde Yalova sahilinde görülen deniz salyası (müsilaj) adı verilen beyaz köpükler toplumda endişe yarattı.

Su yüzeyinde oluşan bu beyaz tabaka hakkında yapılan resmî açıklamalar, deniz suyunun sıcaklığının artmasına paralel olarak görülen bu doğa olayının normal olduğu, endişe edilmemesi, herhangi bir kimyasal kirliliğin söz konusu olmadığı, bir süre sonra denizin normale döneceği yönünde…

Elhak öyledir!

Son yıllarda buna benzer haberler göze çarpıyor. Ne var ki, benim çocukluğumda böyle bir doğa olayı yoktu. Ya da vardı da bu kadar etkili olmuyordu, bilmiyorum.

Bildiğim tek şey var. Marmara Denizi el birliği ile kirletiliyor ve yok ediliyor. Buna Yalova’nın da katkısı olduğu söylenebilir.

Yalova’nın kanalizasyonu arıtılmadan denizin dibine pompalanmadı mı?

Halen tek adet derin deniz deşarjımız var. Arıtması olmayan belediyeler yok mu?

Marmara Denizi’ne akan dere yataklarına çöp ve hafriyat dökülmüyor mu?

1999 depreminden sonra, yıkılan evlerin enkazlarıyla deniz doldurulmadı mı?

Gazipaşa Caddesi üzerinde deniz kenarı doldurulmadı mı?

Vapur iskelesi ile Yat Limanı arası doldurulmadı mı?

Buraları doğal deniz canlılarının yatakları değil miydi?

Marmara Denizi’nde fabrika atıkları nedeniyle temiz bir yer kaldı mı?

Kaldı da ben mi duymadım?

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muhammet Türkoğlu, diyor ki:

“Köpüklenme evsel, tarımsal ve endüstriyel kirleticilerin denizde aşırı birikimi ve iklim değişimine bağlı olarak deniz suyundaki ısınmayla oluşuyor. Ortamın etkisiyle yoğun biçimde üremeye başlayan fitoplanktaon (tek hücreli planktonik alg) kütleleri rüzgârla kıyıya taşınıp çürüyor ve dalgaların sıkıştırması sonucunda köpürüyor. Alg türlerinin aşırı birikimiyle oluşan kirlilik Marmara Denizi gibi kapalı sistemlerde aşırı köpük oluşumu ve deniz suyunda beyazdan turuncuya, farklı renk oluşumlarına neden oluyor." (Hürriyet, 30 Haziran 2008)

İÜ Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahsen Yüksek ise denizdeki beyaz jelimsi tabakaya bir deniz anası türünün sebep olduğunu söyledi. Yüksek, bu deniz anası türünün Marmara Denizi'ne 2005 yılında girdiğinin anlaşıldığını dile getirerek, bunun hızlı bir şekilde artmasıyla balıkçıların ağlarını çekemez duruma geldikleri için balık avına çıkamadıklarını ifade etti. Bu deniz anası türünün 2007 yılında Karadeniz'e doğru yayıldığını gözlemlediklerini anlatan Yüksek, benzer bir durumun 1994 yılında gemi balast sularından gelen yabancı bir deniz anası türünün jelimsi bir tabaka oluşturması ile yaşandığını ve bunun da denizin dibinde kitlesel balık ölümlerine neden olduğunu kaydetti. (Habertürk, 9 Ocak 2008)

Sevinç-Erdal İnönü Vakfından Hidrobiyolog Levent Artüz ise yaptıkları çalışmaya dayanarak hazırladıkları ön rapora göre, Marmara Denizi'nde görülen beyaz sıvı tabakanın gerçekte bir alg patlaması olduğunu kaydetti.

Artüz, bunun denizde yaşayan diğer canlılarda kitlesel ölümler ve besin zinciri yoluyla insanda sağlık problemleri gibi birçok olası sonucu olabileceğini anlatarak, musilaj yapının ciddi bir şekilde incelenerek, ''parmak izi indeksi''nin çıkarılması gerektiğini belirtti. (Habertürk, 9 Ocak 2008)