Karadeniz bundan 12 000 sene önce bir tatlı su gölü halinden bugünkü ortama %17- 18 tuzluluğa boğazlardan alt akıntı olarak kat eden Akdeniz suyu nedeniyle ulaşmıştır.

Marmara Denizi’nin ilk 25 metresi Karadeniz suyundan oluşurken altta kalan 1 200 metrelik çukuru da tamamen Akdeniz kökenli sulardan oluşmuştur.

Boğazlar sisteminin dengesi tamamen Karadeniz’in su bütçesine bağımlıdır. Hâlen Karadeniz’e giren suların tamamı ya nehir ya da yağmur sulardır ve küçük de olsa bu su bütçesindeki değişim, Karadeniz’e giren ve çıkan su kütlelerinin miktar ve özelliklerini değiştirebilecektir.

Karadeniz, Akdeniz’e göre ortalama 30-40 cm daha yüksektir ve sistem bu denge üzerinden yürümektedir. Bu nedenle, İstanbul Boğazı’nda da iki tabakalı bir su akış sistemi vardır. Yüzeyde Karadeniz’den Marmara’ya doğru akan Karadeniz kökenli az tuzlu su vardır.

Alt taraftan ise Marmara alt tabakası yani Akdeniz kökenli tuzlu ve de yoğun su Karadeniz’e doğru akmaktadır.

Karadeniz’den Marmara'ya akış İstanbul Boğazı’nda iki yerde, Bebek önlerindeki derin çukur ve Salacak açıklarındaki 20 metrelik tepe nedeniyle, yaratılan hidrolik kontrollerin ve sıçramaların sağladığı değişimler ile dünyada benzersiz bir konuma sahiptir.

Karadeniz’den Marmara Denizi ve daha sonra Ege Denizi yönünde ilerleyen az tuzlu üst su akımı, Anadolu ve Rumeli Fenerleri kesitinde 50-60 metre kalınlıkla İstanbul Boğazı’na girer, özellikle Boğaz’ın en dar olduğu Kandilli-Bebek kesitinde geometrik değişimlere uyum gereği hidrolik kontrol olarak bilinen kritik değişimlerden geçer, hızlanan ve derinliği azalan üst akım, Anadolu tarafına yaslanarak ve hızlanarak ilerler; alt akımdan türbülanslı girişimle aldığı sularla tuzluluğu artar ve bir jet akımı olarak Marmara’ya girer.

Karadeniz’den İstanbul Boğazı’na 50-60 metre kalınlıkla giren Karadeniz suyu Salacak önlerinde 15 metreye sıkışır ve sanki bir hortumun ucunu sıkar gibi bir hızla Marmara Denizi’ne boşalır.

Buna karşılık Marmara Denizi alt tabaka suyu ise Ahırkapı önlerinden 30-40 metre olarak başlayan yolculuğunu, türbülanlı giriş ile üst taraftan kaptığı suyla tuzluluğu azalmış olarak Karadeniz’e doğru yol alır.

Karadeniz çıkışında, içine girdiği kanyondaki bir eşiği aşarak önce bir hidrolik sıçrama ile enerjisini yitirir, bir süre kanyon içinde kalır, daha sonra kıta sahanlığında yayılarak ilerler ve şelaleler yaratarak kıta eğimi ile Karadeniz’in orta derinliklerine doğru süzülür.

Ancak bu sistemin en öneli noktası, İstanbul Boğazı boyunca süren yolculuğunu tamamlayan Karadeniz kökenli suların Marmara Denizi’ne çıkışının hortumun ucunun sıkılması nedeniyle akışını jet akımı şeklinde sürdürmesidir.

Bu jet çıkışının Marmara Denizi ekolojisi üzerindeki etkisi büyüktür.

Sonuçta, Marmara Denizi’ni kirletecek ve deniz dibindeki oksijeni bitirecek eylemleri sona erdirmenin yanında herhangi nedenlerle bu akış sisteminin bozulmaması gerekir.

(Yukarıdaki metin için ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Cemal Saydam’ ın çalışmalarından yararlanılmıştır.)

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve rahmetle anıyorum! Mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın!