Bundan yaklaşık 11 (on bir) yıl önce, bir vatandaş ilkokulda okuyan kızı için, bulunduğu ilin Millî Eğitim Müdürlüğü’ ne başvurmuş, öğrenci andının bir ırkı esas aldığını, zorla okutulduğunu iddia ederek, kızının “Andımız’ a katılmayacağını” belirtmişti.

Sonuçta bunun için Danıştay’ a dava açılmıştı. Dava reddedildi.

Danıştay Sekizinci Daire’nin, Esas No: 2009/8395, Karar No: 2010/5285, 18 Ekim 2010 tarihli kararının ilgili bölümü aynen şöyle:

“…Ülkenin geleceğini oluşturacak yeni nesillerin, Anayasaya ve hukuka saygılı iyi bir yurttaş olarak yetişmelerinin sağlanması, dürüstlük ve çalışmanın yüceliğini kavramış, karşılıklı sevgi ve saygı ile evrensel değerler ve insan haklarına saygılı olmayı öğrenmiş, vatan ve ulus sevgisi kazandırılmış ve bu yüce değerlerle donatılmış bir nesil yetiştirilmesinin tüm insanlık ve ulusumuz için taşıdığı önem dikkate alındığında, bu andın, her gün dersler başlamadan önce ilköğretim okullarında topluca söylenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Eğitim ve öğretimin ana çerçevesinin her gün derslerden önce ilköğretim öğrencileri tarafından dile getirilmesinde ve öğrencilerin bu yüce değerlerle donatılmasında, insan haklarına aykırılık bulunmamaktadır.

Dünyadaki tüm medeni uluslar, kendi vatandaşlarına, insanlık değerlerini, vatan ve ulus sevgisini öğretmekte, Devletin şekli olarak benimsenen yönetim biçiminin niteliklerini anlatmakta ve bu değerlerin vatandaşlarına öğretilmesi ve benimsenmesi için farklı eğitim ve öğretim programları uygulamaktadır. Bu çerçevede, Öğrenci andının her gün, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan ilköğretim okullarında, yabancı uyruklu öğrenciler kapsam dışında tutularak, okutulmasının Türk İlköğretim sistemin bir parçası olarak değerlendirilmesi gerekir. Bilginin tekrarlanma suretiyle öğretilmesi de bir eğitim yöntemidir.

… Anayasamızın başlangıç kısmında ve 1739 sayılı Yasada belirtilen amaçlar doğrultusunda, Türk Devletini ve Milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi milli eğitim sistemimizin temel amacıdır.

Ülkemizin geleceği olan yeni nesillerin Anayasamızda ve 1739 sayılı Yasada yer alan amaçlar doğrultusunda yetiştirilmelerine ve yeni nesillere Türk Devletinin ve milletinin bir ferdi olma onurunu duymaya ve hazzını yaşatmaya yönelik, Anayasamızda ve Yasalarımızda yer alan ifadelerden oluşan dava konusu öğrenci andında dayanağı Anayasa ve Yasa maddelerine aykırılık bulunmamaktadır.

Her ne kadar davacı tarafından, öğrenci andının bir ırkı esas aldığı, zorla okutulduğu iddialarına yer verilmiş ise de; "Türk" kelimesi bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olup, aksi yöndeki davacı iddialarına itibar edilmemiştir. Nitekim Anayasamızda bu hususun vurgulanması bakımından, Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin herhangi bir ayırma tabi tutulmaksızın Türk olduğu belirtilmiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın reddine, … 18.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi .”

Toplumda “Öğrenci Andı” için bir tartışmadır gidiyor. Ben de bu vesileyle, tarih sayfaları arasında dolaşarak Danıştay Sekizinci Daire’nin, Esas No: 2009/8395, Karar No: 2010/5285, 18 Ekim 2010 tarihli kararını hatırlatmak istedim.

***

İlkokulda okurken, Türk Bayrağı altında, “Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım, Yasam Küçükleri Korumak, Büyükleri Saymaktır” diye başlayan Öğrenci Andı’ nı okumaktan çok büyük gurur duyuyordum. Aynı duyguları şimdi de aynı heyecan ve gururla yaşıyorum. 

ATATÜRK diyor ki:

“Türkiye Cumhuriyeti’ ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir. Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!”

(NOT: 1 Nisan 2021 Perşembe günü: NEDİR BU İNDEPENDANTE OLAYI…)