Bafeus Zaferi’ni temsilen Osman Beg heykeli, 27 Temmuz 2011 tarihinde, Yalova il merkezinde açıldı.

Prof. Dr. Halil İnalcık merhum, bu anıtın Hersek Köy (günümüzde mahalle) meydanında yapılması gerektiğini ısrarla söylüyordu. Aramızdaki özel konuşmalarımızda bana bunu ısrarla tekrarlamıştır. Hatta heykel yapımına başlanırsa, 1000 Dolar yardım yapacağını da söylemişti. Sonra ne değişti de il merkezine yapıldı?

Bafeus Muharebesi, Hersek Köyü’nde (günümüzde mahalle) önce kıyıda başlamış, meydanda ve günümüzdeki Altınova ilçe merkezinde meydana gelmiştir. Anıtın Hersek Mahalle meydanına dikilmesi gerekirdi.

Bu konuda bazı örnekleri hatırlamakta yarar var.

Örneğin, Sakarya Muharebeleri Ankara ili Polatlı ilçesi sınırları içinde yapılmıştır. Sakarya Zafer Anıtı, Ankara il merkezi ile Polatlı İlçe merkezine değil, muharebenin geçtiği Polatlı ilçesi Şehitler Kaşı Mevkii’ndedir.

Yani Sakarya Zaferi Ankara ili toprakları içinde yapıldı diye, Sakarya Zafer Anıtı Ankara il merkezine yapılmamıştır.

İnönü Muharebeleri’nde kazanılan zaferi temsil eden anıt, muharebenin geçtiği Bilecik ili Bozöyük ilçesi Metris Tepe’ de; Çanakkale Muharebeleri’ni temsil eden Şehitler Abidesi, Çanakkale il merkezine değil, Çanakkale ili Eceabat ilçesinde Morto Koyu’ na bakan Hisarlık Tepe’ de yapılmıştır.

Kanaatimce, Yalova il merkezindeki Osman Beg Anıtı, zaferi temsil eden rölyeflerle zenginleştirilmeli ve Hersek Mahallesi meydanına taşınmalıdır. Eğer burada uygun alan bulunamazsa Altınova ilçe merkezinde uygun bir alanda da olabilir. Osman Beg anıtının Yalova il merkezinde bulunmasının tarihî gerçeklikle ilgisi yoktur!

Kaldı ki, içinde Osman Beg heykeli ve Osmanlı Çeşmesi’nin bulunduğu Osmanlı Parkı, oyun alanları ile çevrildiği için ilk yapıldığı dönemdeki muhteşem görüntüsünü de yitirmiştir.

Yapılan uygulamanın Osmanlı Devleti’nin ve onun hanedan ve devlet kurucusunun manevî varlığına saygı olduğu düşünülemez!

Sanata ve sanatçıya elbette saygısızlık yapmak haddim değildir.

Ancak, Osman Beg’i temsil eden anıtın mızraklı olmasını kabullenemiyorum.

Avrupalı silâhşorlar düz ve sivri kılıç kullanırlardı; bu uzaktan itmek ve delmek içindi. Roma kılıçları ise biraz daha farklıydı.

Türkler ise eğik kılıç kullanırlardı, hafif yay gibi kıvrık kılıç. Burada esas yakın mesafeden sağdan- soldan- yukarıdan aşağıya savurmaktı. Türk kılıcının esası, uzaktan delmek için değil, yakından darbe ve kesmek içindi.

Bu kılıcın en önemli özelliği ortasındaki bükümü ve yalmanıyla (kılıcın uç kısmında bulunan her iki tarafı da keskin bölgeye verilen ad) darbe ve kesme gücünün oldukça keskin olmasıdır.

Eski Türk kılıçları içinde “Yatağan”, “ Gaddare”, “ Şaşmir”, “Dımışki” örneklerini hatırlatırım. Günümüzde Amerikalı Deniz Subayları, törenlerde Türklerden örnek aldıkları kılıç modellerini kullanmaktadırlar.

Ben, Osman Gazi’yi elinde mızrakla, muharebe alanında düşünemiyorum.

Tekrarlıyorum, çok beğendiğim heykeli yapan sanatçıyı takdir ediyorum. Benim yadırgadığım Osman Gazi’ nin elinde mızrak olması…

Elbette bir sanat eserine bakış farklı olabilir, herkes farklı düşünebilir.

Ben düşüncemi açık açık yazıyorum, bilinsin!