Yalova’mız ve ülkemiz son yıllarda neredeyse sadece siyaset konuşur, siyasilerin atışmaları ile birbirine sataşır bir görüntü çizmeye başladı. Sosyal medya platformlarından hala en popüleri olan “Facebook”ta da en çok konuşulan şey yine siyaset oldu 2020 yılı dâhil son 5 sene içerisinde…

Fakat 2020 yılında bir şey oldu, tüm dünyayı değiştiren…

Bu elbette pandemi idi…

Hayat artık Pandemiden Önce ve Pandemiden Sonra ( PÖ / PS ) olarak ikiye ayrılmıştı. Biz şimdi bu ayrımın sadece bir tarafına bakacağız…

Tüm kötü yanlarının yanında, farklı şeyler de çıkardı ortaya pandemi… Yoğun çalışma tempomuzdan vazgeçmek zorunda kalarak evlerimizde daha fazla zaman geçirmemizi sağlayan pandemi önlemleri ya da yasakları; kısa bir süre sonra içinde yaşadığımız paradoksu bize gösterdi ve bu durumdan sıkılmamızı, aslında boşu boşuna kalpler kırıp, ilerlemek yerine patinaj yaparak yerimizde saydığımızı anlamamızı sağladı…

Bu sayede sosyal medya paylaşımlarımızın, alışkanlıklarımızın, izlediklerimizin de şekli değişmeye başladı.

Koltuk ve makam sahipleri hala halkı siyasi polemiklerle boğmaya ve düşüncelere bir nevi kısıtlama getirmeye uğraşa dursun, 2020 yılı istatistikleri çok farklı şeyler söylüyor.

Artık politikanın, politikacıların ve bu yapay gündem politikalarından sıkıldığımızı kanıtlayan rakamlara bakalım… Yorum değil istatistik ile konuşalım;

Facebook Türkiye’de son 5 yıl istatistikleri en çok konuşulan şeyin siyaset olduğunu söylüyor hala lakin 2020 yılında bu oran yarı yarıya düşmüşken, 2020 yılının en önemli istatistiklerinden biri de; Youtube izlenme oranlarının tüm zamanlara göre çok büyük bir artış göstermiş olması.

Yani pandemi döneminde yazmak ve okumak yerine, izlemeyi tercih etmişiz. Zaten bunun somut ve ticari göstergeleri de, dijital platformların artması, internet tv’lerin artış göstermesi, youtube kanallarının artması şeklinde yansıdı hayatımıza.

2020 yılı ve pandemi sürecinde madem bu kadar izledik, o zaman Youtube Türkiye’nin en çok izlenenler açıklamasına bir göz atarak, toplumumuzun ruh halini ve isteklerini ve neleri izlemekten vazgeçtiğini anlamaya çalışalım…

En çok izlenen içerikleri ilk 10 diye sıraladığımızda;

- 3 tane yerli dizi görüyoruz. Bu yerli diziler normal tv kanallarında yayınlanan diziler olmasına karşın, televizyonda kanalın istediği gün ve saat yerine, kendimizin istediği saat ve günü tercih ederek izlemişiz dizileri.

- İlk 10’da yine TV kanallarında yayınlanan komedi ve şov programlarından 2 tanesine rastlıyoruz, yine kendi istediğimiz zamanda ve istediğimiz kadar tekrar ile izlemişiz bunları.

- İçeriklerde 3 tane “Youtuber” yani bağımsız bir şekilde youtube’da içerik üreticisinin çektiği videolara rastlıyoruz. Zamansız, belirli ve klasikleşmiş tv formatlarına uymayan, belli bir yere kadar sansürsüz ve bizi güldüren eğlenceli içerikler.

- İlk 10’da kalan 2 en çok izlenen içeriklerden 1 tanesi de; WhatsApp, Facebook, Messenger, Instagram gibi sosyal medya mecralarındaki “gizli özellikler”, silinen mesajları geri alma, engellemeleri, takipten çıkarmaları anlama gibi merak edilen ve elimizdekilerle daha fazlasını yapabilme gibi gizemli içerikler.

- Geldik ilk 10’daki son içeriğe; belki de bu hiç değişmeyen bir içerik türü; “Kedi videoları” diye de tanımlanan, hayvanların komik ve ilginç (konuşması, insan gibi tepki vermesi vb.) hareketlerinden oluşan, anlık ve sadece zaman geçirmeye yarayan içerikler.

Pandemi sürecinde en çok izlenen ilk 10 içerik türü Youtube Türkiye’nin açıklamasına göre bu şekilde olmuş ülkemizde. Bu içeriklere bakıp, evet izlenebilir diyebiliriz rahatlıkla, özellikle değişen dünya düzeni ve yaşam alışkanlıklarını göz önüne aldığımızda… Burada bence ilginç olan ve asıl değişimi gösteren nokta bence şu; nelerin izlendiği değil, nelerin izlenmediği…

Ana akım TV kanallarında hala siyasi tartışma programları ve özel isteklerle şekillenen televizyon dizileri, yayıncıların istediği saatlerde izlenirken, internet üzerinde ne siyasi tartışma, ne polemik, ne gergin dış politikalar, ne ekonomik krizler hatta pandemi şokuna rağmen, ne de tıbbi ve sağlık programları izlenmemiş.

Bu durumu şu şekillerde açıklayabiliriz; birinci yaklaşım, interneti daha yoğun kullananların genç kuşak oluşu ve gençliğin politik dünyamızdaki çirkin ve saldırgan dilden rahatsız olduğu için, bu tartışma ve kaostan uzak durması ve apolitik bir yapıya itilmeleri.

İkinci yaklaşım ise aynı durumun, sadece gençlerde değil, TV alışkanlığı daha doğrusu tutsaklığından sıyrılmış, ana akım kanallardaki algılardan rahatsız olmuş bütün bir toplumun, bu kavgalara artık yeter demesi ve neyi ne zaman ne şekilde yapacaklarına ve ne görmek istediklerine kendileri karar vermek istemeleri…

Pandeminin iyi yönleri arasında bu durumu da sayabiliriz şüphesiz ki. Peki bugün siz de televizyonunuzu kapatmayı düşünür müsünüz?