İdeal bir kent planlamasında yer seçimi yapılırken;

  • jeolojik yapı,
  • topografya,
  • yüzey ve yeraltı suları,
  • iklim koşulları,
  • yapı malzemelerinin temini vb. unsurlar dikkate alınır.

Deprem, sel, heyelan, çığ vb. afetlerin oluşmasında da bu kriterlerin doğru seçilmemesi başrolü oynar.

Ancak, ülkemizdeki düzensiz ve yoğun göç hareketleri nedeniyle, yerleşim alanları genellikle planlamadan önce oluştuğu için sonradan sözüm ona vatandaşın derdine çözüm olduğu söylenen zorlama imar planları ve meclis kararları ile karşı karşıya kalırız. Bir nevi şehirlere DELİ GÖMLEĞİ giydirir, çözüm için de elini kolunu bağlarız. Böylelikle dönüşü ve telafisi zor olan bir yola da girilmiş olur. Bir bataklığa saplanmışçasına yaptığımız her yanlış hareket bizi daha da derine çeker ve nefessiz bırakır.

Ülkemizin deprem gerçeği ve oluşan afetleri açısından baktığımızda (deprem, heyelan, sel vb.) Yalova’nın da bu durumdan fazlasıyla nasibini aldığını görürüz. Artık herkes tarafından ezbere bilinen Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın (KAF), Yalova’yı dört koldan çevrelediği unutulmamalıdır. Marmara Bölgesi’ndeki tarihsel kayıtlara geçen depremler açısından bölgenin depremselliği göz önüne alındığında ise; yeni büyük bir depremden en fazla etkilenecek yerleşim noktasının YALOVA olacağını söylersek kahinlik yapmış olmayız.

Ezcümle Marmara Denizi içerisinde meydana gelebilecek bir depremin bu sefer ki merkez üssü YALOVA olacaktır. Depremler sırasında da önemli zemin problemleri (sıvılaşma, taşıma gücü kaybı, heyelan vb.) gelişir.

Bütün bunların yanısıra şehirler, sadece fay hatlarından değil, olumsuz zemin koşulları (dere yatakları, bataklıklar), yeraltısularının yapılara olan etkisi, heyelan-yer kaymaları, yüksek eğimin olduğu alanlardaki inşaat, yol ve benzeri yapılardaki kazı-dolgu faaliyetleri gibi önemli problemlerden de etkilenmektedir. Riskli alanlardaki (zemin-bina) doğru planlamalar ile belki bir günde değil ama yakın gelecekte şehri etkileyecek doğa olaylarını afet/sorun olmaktan çıkartabiliriz.

En önemli ve somut örneklerden birisi ise Türkiye’de ‘ölüm ovası’ denilen, canlarımızı yitirdiğimiz ve acılarını halen daha sindiremediğimiz bizlerinde Hacımehmetovası olarak bildiği alanı verebiliriz. Doğru bir planlama ile yapı-zemin ilişkisi kurularak nasıl güvenli bir alana dönüştüğünü her geçen gün izleyerek şahit olmaktayız.

Bu bağlamda;Neden? Nerede? Nasıl? gibi sorular, Yalova’da kent planlaması yapılırken akla ilk gelen sorulardır.Önce şehri yönetenler, sonra da şehirde yaşayan herkesin kendisine sorma vakti gelmiş ve geçmektedir. Bu sorulara doğru cevapları bulmalı ve uygun çözüm önerilerini üretmeliyiz.

Bundan sonraki yazılarımızda bu bilinç ile bölgenin depremselliği ve Yalova’nın konumunu da göz önünde tutarak, ilçe-mahalle bazında risklerimizi ve çözüm önerilerimizi detaylandırarak anlatmaya çalışacağız.

Sevgi ve saygıyla kalın, sağlığınız eksik olmasın …