Saadet Partisi seçime hazırlık toplantısını Yalova’da gerçekleştirdi. Saadet Partisi Yalova İl Başkanlığının geçtiğimiz hafta sonu Pazar günü Uygulama Otelinde düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında Genel Başkan Yardımcıları Mahmut Arıkan ve Cafer Güneş, Saadet Partisi YİK Üyesi M. Hamdi Yıldırım, Saadet Partisi GİK Üyesi Yusuf Karaağaç, Saadet Partisi Yalova İl Başkanı Celal Korkmaz, il yönetimi, teşkilatlar ve parti mensupları hazır bulundu.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Saadet Partisi Yalova İl Başkanı Celal Korkmaz, “Yalova'da Saadet Partisi olarak seçim startını vermiş bulunuyoruz. Hayırlı olsun. İnşallah en hayırlı hizmetleri yapabilecek kadrolarımızla beraber Yalova’mızda yüzümüzün akıyla seçimlerden çıkarız diye düşünüyorum. En kısa zamanda da iktidarda sizleri temsil edecek. Seçimlerden yüzümüzün akıyla çıkmış oluruz diye düşünüyorum. Tabii bunu yaparken teşkilatımızın içerisinde yapacaklarımız var. Yalova'da vefa gecelerimiz olacak. Geçmişte milli görüşe hizmet etmiş bütün kardeşlerimizle bir araya geleceğiz. Seçimlere kadar Yalova'da elini sıkmadığımız, gönlünü almadığımız hiçbir kardeşimiz kalmayacak. Yalova üç yüz binse üç yüz bin kardeşimizin tamamı bizim kardeşimiz. Hiçbirisini siyasi düşüncesinden dolayı ötekileştirmeyeceğiz. farklılaştırmayacağız. Hepsini kucak kucaklayacağız. Çünkü biz bizim inancımıza göre tamamı bizim kardeşimiz. Onların görüşü ne olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun AK Partilisi olsun, CHP'lisi olsun, MHP'lisi olsun. Tamamen bizim kardeşimiz. Ha bilmedikleri var, bilemedikleri var, bizim bildiklerimiz var. Biz doğru bildiğimiz yoldan onlara kardeş gidip, kardeşçe davranıp, hep beraber ülkemizin düzelmesine faydalı olacak çalışmaları koymaya çalışacağız. Yalova'da ilçe ilçe geziyoruz. İlçelerimizin sorunları var. Her ilçemizde ziyaretlerimiz oluyor. Özellikle Armutlumuz da genel başkan yardımcılarım sizin de bilginize sunmak istiyorum. Armutlu'da bir sorunumuz var. Armutlu biliyorsunuz. Yalova'mızın incilerinden biri. Çınarcık, Esenköy, Armutlu. Buraya ulaşımda sıkıntılarımız var. Aşağı yukarı 24 yıl önce ihaleye çıkmış bir yolumuz var topu topu 45 kilometre hepsi. 4 yılı başka iktidar, 20 yılı şu anki iktidar tarafından yönetilmiş bir yol, bütçesi 900 milyon TL ve 650 milyon TL gibi bir para harcanmış ve ne aşamada olduğu muamma. 3 tane tüneli olan 45 kilometrelik bir yol neden bitmez sebebini merak ediyoruz. Bundan çok daha zor yollar yapılmış, yerler açılmış ama u yolun hala yapılmamasının sebebi Yalova’yı yönetenlerdir. Armutlu’daki hastane bu zamana kadar sağlık ocağı statüsünde hizmet vermiş, teşhislerde eksiklik var sizi Yalova’ya havale ediyorlar. Armutlu küçük bir ilçe değil, yazın yoğun bir nüfusu var ve bu konunun da ciddi mana da ele alınması gerekir. Ayrıca Fıstıklı köyümüzde imar sorunu var ve buna da bir çare bulunması gerekiyor. Diğer bir konu Yalova Devlet Hastanemiz Çiftlikköy sınırları içerisindeydi ve yeni hastane merkeze taşındı. Bir yerde hizmet verirken başka bir yere zarar vermemek gerekiyor. Çiftlikköy’ün de bir hastaneye ihtiyacı var ve vatandaşları mağdur etmememiz gerekiyor” dedi.

Arıkan, ‘Adalet mekanizması siyasilerin elinde kılıç gibi kullanılıyor’

2022 yılını Cumhuriyet tarihinin en badireli yılı olarak adlandırsak abartmış olmayız ifadelerini kullanan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan, “Bir ülke düşünün; milyonlarca vatandaşı terör şüphelisi ilan edilsin, yüz binlercesi hakkında işlem yapılsın, on binlercesi de tutuklansın. Bir ülke düşünün, koca koca adalet sarayları inşa edilsin; fakat aynı zamanda onlarca yeni cezaevi açılsın. Bir ülke düşünün ki; cezaevleri tıklım tıklım dolu olsun. Adalet mekanizması, siyasilerin elinde adeta bir kılıç gibi kullanılsın. İşinden, ekmeğinden, özgürlüğünden edilen KHK mağdurlarının feryâdı arş-ı Âla'ya ulaşmış. Fakat heyhât! Duyan yok! İnsanlar konuşmaktan, tweet atmaktan korkar hale gelmiş; Yasaklarla mücadele edeceğini söyleyenler ise, yasakçı zihniyetin bizzat baş aktörü olmuş! Devleti ayakta tutanın adalet olduğunu çok iyi bilenleriz. Devleti değil, devleti ayakta tutan adaleti kutsal kabul eden bir anlayışımız var bizim. İnancımızın gereği olarak, insanların temel hak ve özgürlüklerini kutsal sayar; hiçbir pazarlığa konu edilmesine rıza göstermeyiz! Biz, adaletin yerli yerine oturtulması için gayret gösteriyoruz. Bizim korumamız gereken şey adalettir, mazlumların, mağdurların ve mazlumların hakkıdır. Her şeyi alınacak oyları tartarak hesap edenlerin aksine bizler, zalimlerin ve müstekbirlerin karşısında her daim müstaz'afların yanında yer almaya devam edeceğiz. İnancımız bize bunu emreder, oy alacağız diye inancımızın gerekliliklerini asla çiğnemeyiz. İktidardakiler ile aramızdaki temel fark da budur” şeklinde konuştu.

‘Geçen yılın 2825 lirası, bu yılın 5500 lirasından daha değerliydi’

Milletimizi ilgilendiren önemli başlıklarından birisi de asgari ücret konusu olduğuna değinen Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Arıkan, “İktidar, şimdi aynı algıyı asgari ücret üzerinden yapmayı planlıyor. Asgari ücreti arttırarak, alım gücünü koruyabileceğini düşünüyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki; geçen yılın 2825 lirası, bu yılın 5500 lirasından daha değerliydi. Yıl başında yapılacak artışın da etkisinin birkaç ay süreceğini öngörmek için "ekonomist" olmaya gerek yok diye düşünüyoruz. Üstelik iktidar, tüm bunları kendi kesesinden lütfediyormuş gibi, millete tepeden bakarak yapıyor. Sanki milletimiz, ekonomik zorluklara rağmen bütçede hedeflenen vergi gelirinin çok üstünde vergi vermemiş, faturalarından bile devlete kaynak aktarmamış da; iktidar, kendi kasasından bunu dağıtıyormuş gibi ikramda bulunduklarını ima ediyorlar neredeyse. Şecaat arz ederken sirkatini söyler gibi “Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir” diyor Maliye Bakanı. İktidar, milletin memnuniyet duymasını değil kendisine minnet duyulmasını istiyor. Sürekli ihsanda bulunan bir edayla, milletin kaynaklarını enflasyonu artırma pahasına seçim ekonomisi için harcayıp; bir de kendilerine şükran duyulmasını bekliyorlar. Çok net söylüyoruz: Açlık sınırının 7 bin liranın, yoksulluk sınırının da 25 bin liranın üzerinde olduğu bir ülkede asgari ücretin 5.500 lira olması tek kelimeyle zulümdür. Emeğe zülümdür, emekçiye zulümdür, alın terine zulümdür, insana zulümdür! Türkiye, Avrupa’da Euro bazında en düşük asgari ücret veren ülke konumundayken; asgari ücretli oranı en yüksek olan ülke aynı zamanda. Her 10 çalışandan 4’ü asgari ücretli. Ayrıca Türkiye’de ortalama ücret, asgari ücrete giderek yaklaşıyor. 2014 yılında 534 dolar olan iki ücret arasındaki fark 2022 yılında 224 dolara inmiş. Yani artık herkes asgari ücrete mahkum ediliyor! Derece yapmış mühendis, kadrosunu almış memur, ihtisas sahibi sağlık çalışanı herkes aynı ücreti almaya doğru gidiyor. Üstelik Türkiye, tüm bunların yanında 60 saatten fazla çalışma süresine sahip birinci ülke konumunda. 15 yaş üstü istihdam/nüfus oranında ise %43 ile yine son sıralarda yer alıyor. Yani çalışan sayımız nüfusa oranla az, çalışanlarımız ise düşük bir ücrete yüksek mesai saatleriyle çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Yani aslında asgari ücret rakamı büyürken; asgari ücretlinin ekmeği, memur maaşları artarken; memurun sofrası, burslar artarken; öğrencinin öğünü küçülüyor. Hep birlikte "istikrarlı" bir şekilde fakirleşiyoruz, "istikrarlı" bir şekilde yoksullaşıyoruz” diye konuştu

‘İktidar değişmedikçe sonuç değişmeyecek’

Faize gelince kaynak bulunuyor da vatandaşa gelince mi bulunamıyor? diyerek iktidara eleştirilerine devam eden Genel Başkan Yardımcısı Arıkan, “Yine ayrıca uluslararası raporlara göre de; Türkiye’de israf ve yolsuzluk had safhada. İsrafa, şatafata, gösterişe gelince kaynak bulunuyor da asgari ücretliye, emekliye gelince mi bulunamıyor? Peki faize bir yılda toplam 519 milyar lira ödeyecek iktidarın, aynı dönemde milyonlarca köylü, çiftçi ve üretici için tarımsal desteklemelere ayırdığı pay ne kadar? Sadece 54 milyar lira. İşte biz bu düzene karşıyız! Biz; ücretin de yaşamın da asgarisini reddediyoruz! Adil olanı, hakkımız olanı istiyoruz! İsrafa da, yolsuzluğa da karşı çıkıyoruz! Milletin alın terinin bir avuç mutlu azınlığa aktarılmasına rıza göstermeyeceğiz! Tarihi bir dönemeçteyiz! Bütün dünya yeniden şekillenirken, sadece haritalar değil ekonomik eksenler de yeniden dizayn edilirken; Türkiye, her gün içerdeki başka bir kokuşmuşluk ve yozlaşmayla yüzleşmektedir. Maalesef iktidar çevresine çöreklenenler, sadece yetimin malını, garip gurebanın hakkını, milletin emeğini değil; Türkiye’nin geleceğini de çalıyor! Açık söylüyoruz; bu iktidar değişmedikçe, sonuç değişmeyecek! Zira aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuç elde edemezsiniz. Şimdi önümüzde bir fırsat var. Türkiye bir seçim atmosferine girmiştir. Bu seçimde; Parti kaygısıyla değil, ülke kaygısıyla hareket eden bir yönetim gelecek. Partisinin iktidarını değil, Türkiye’nin itibarını düşünen bir yönetim gelecek. Şahısların menfaatlerini değil, milletin ihtiyaçlarını merkeze alan bir iktidar gelecek. Bu iktidarın mayası ve ruhu da Saadet Partisi olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü Saadet Partisi; haksızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin olmadığı bir Türkiye’nin teminatıdır” diyerek sözlerini noktaladı.

Editör: TE Bilişim