Destici, BBP Kurucu Başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili şüphelere de değinerek,  “Bu şüpheler dağıtılmadığı sürece, bu şüphelerin sorusunun cevabı net olarak, bilgisi verilmediği sürece kimse bizi Muhsin Yazıcıoğlu’nun şahadetinin bir kaza olduğuna inandıramaz” dedi.

 “Türk Silahlı Kuvvetlerini topyekun suçlamak doğru değildir” 

Türk Silahlı Kuvvetleri’ni önemsediklerini de dile getiren Desteci, “Biz her zaman ordumuzu, Türk Silahlı Kuvvetlerini başımızın tacı olarak görüyoruz. Bundan sonra da görmeye devam edeceğiz. Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisinde terör örgütlerine, özellikle PKK’ya geçmiş yıllar içerisinde işbirliği birliği yapmış veya eylemlerine göz yummuş veya bir takım vaatlerle, şantajlarla casusluk yapmış, darbelerin, cuntaların içinde olmuş, milli iradenin üzerinde kendisini görerek silahla millete tahakküm etmiş, demokrasiyi yok etmiş kişilerin varlığı da hiçbir zaman bizim gözümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedelememiştir. Onları, Türk Silahlı Kuvvetleri ile orduyla eş değer görmek veya bütüncül bir yaklaşımla tamamen onların üzerinden hareket ederek orduyu, Türk Silahlı Kuvvetlerini topyekun suçlamak doğru değildir” dedi.

 “İmralı süreci değil, Apo müzakeresi”

 İmralı sürecine de değinen Desteci, şunları kaydetti, “Süreç milletimize şirin gösterilmeye çalışılmaktadır. Masum gösterilmeye çalışılmaktadır. Onun için de ismi, ‘İmralı, Ada Süreci’ olarak adlandırılmıştır. Hâlbuki iktidar partisi üyelerinin, hükümet sözcülerinin konuşmalarındaki sözlerindeki satır aralarına okuduğunuzda, baktığımızda nasıl bir süreçle karşı karşıya kaldığımızı, bu milletin, devletin kimlerle pazarlık masasına oturduğunu gördük. Bir kere sürecin adı ‘İmralı’ değil. Sürecin adını doğru koymak lazım. Sürecin adı ‘Apo’ ile müzakere sürecidir. PKK ile müzakere sürecidir.  

Onun siyasi uzantılarıyla müzakere sürecidir ve onun Avrupa uzantısıyla müzakere sürecidir. Süreç sadece tek yönlü, tek kişiyle yürütülen bir süreç değildir. Böyle 4 ayaklı yürütülen süreçte dış mihrakların olmadığını bir takım dış ülkelerin bu işin içinde bulunmadığına hiç kimse bizi inandıramaz. Eğer böyle bir süreçte PKK gerçekten silah bırakacaksa, gerçekten terör eylemlerine son verecekse, kendini kapatacaksa yani işin Türkçesi imana gelmişse, bu milletimizi böyle gösterilmeye çalışılıyor bizler, herkes, bu milletin hepsi kan içtik kızılcık şerbeti niyetine diyebilir. Bizim geçmişteki tecrübelerimiz, şu andaki bilgilerimiz ve öngörülerimiz asla sürecin böyle tamamlanmayacağını gösteriyor” dedi.

 “Biz geçmişte de başkanlık sistemini savunduk”

Başkanlık sistemini uzun zamandır savunduklarını kaydeden Desteci, “Biz cumhurbaşkanını halkın seçmesini istediğimiz gibi Türkiye’nin de önümüzdeki süreçte başkanlık sistemine geçmesini savunan bir siyasi partiyiz. Geçmişten beri. Biz çizgisi olan bir siyasi partiyiz. Biz dündür, bugün bugündür diyen anlayışa asla sahip olmadık. Dün ne dendiysek bugün de arkasında duruyoruz. Biz parti kurucularımızın, liderlerimizin söyledikleri vaat ettikleri, inandıkları değerleri davalarının da arkasında durduk. Biz geçmişte de başkanlık sistemini savunduk. Türk devlet geleneğinde onun olduğunu savunduk. Ama tabili tek meclisli ve bu ülke bütünlüğünü koruyan bir başkanlık sisteminden yanayız. Bunun iyi hazırlanması gerektiğini ve anayasal altyapısının iyi yapılması gerektiğini düşünüyoruz” ifadesini kullandı.

 “Sonuna kadar sürecin takipçisiyiz”

 Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümündeki şüphelere de değinen Desteci, “Hep BBP’lilere ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşlarına, yol arkadaşlarına yakışır bir vakurda hareket ederek bugünlere getirdik. Soruşturma şu anda gizlilik kararıyla birlikte Malatya özel yetkili cumhuriyet savcıları tarafından soruşturulmaya devam ediyor. Bütün detay, teferruatına sahip değilim. Ama gördüğümüz, bildiğimiz bir şey var. Biz komplo teorilerinin peşinde değiliz.

Toplumda Muhsin Yazıcıoğlu öldürüldü algısı oluşturan 6 tane şüphe var, bizim belirlediğimiz. Bu şüpheler dağıtılmadığı sürece, bu şüphelerin sorusunun cevabı net olarak, bilgisi verilmediği sürece kimse bizi Muhsin Yazıcıoğlu’nun şahadetinin bir kaza olduğuna inandıramaz” dedi. Destici,  “Bunlar nedir: birincisi; ‘kurtuldu geliyor’ bilgisi,  ikincisi bildirilen yerin aranmaması. Yer bildiriliyor ama başka yerler aranıyor. Üçüncüsü helikopterin üzerinden bir takım cihazların sökülmesi. Dördüncüsü radar kayıtları. Beşincisi oradaki hava hareketliliği ve altıncısı da olaydan yaklaşık 2-2,5 saat sonra oraya 2 helikopterin inip kalkmış olması.

Biz bu soruların cevabını almadan, bu şüpheler kalkmadan, tabii ki bu süreç aydınlatılmadan bu işin peşini bırakmayacağımızı daha önce de ifade ettim. Bir kez daha ifade ediyorum. Bizim yorulmamızı, bıkmamızı, usanmamızı bekleyenler boşuna hayal kurarlar. Biz sonuna kadar sürecin takipçisiyiz. Ve mutlaka bu 6 maddenin cevabı çıkmadan sürecin aydınlatılmayacağını düşünüyorum. Şu anda biz sabırla süreci takip ediyoruz. Ama eğer, bu soruların cevabı verilmeden, şüpheler dağıtılmadan dosya bir yerlere havale edilmeye veya kapatılmaya kalkılırsa o zaman ki tavrımızın ne olacağını herkes görecektir” dedi. 
Editör: TE Bilişim