Başlığın sansasyonel olduğu sanılmasın; bu bir bilimsel gerçek...

Çocuk sahibi olamadıkları için bana başvuran o entelektüel çiftin bu can alıcı sorusu olmasaydı bu yazı da ortaya çıkmayacaktı. Hastam 30 yaşlarında, kimya mühendisi ve dolayısı ile kimya sanayinde çalışmakta. Kimyasal ajanlara maruz kaldığından çocuk sahibi olamadıklarını ifade ederek düşüncelerini tek bir noktaya odakladıkları belli oluyor. Elbette kısırlıkta birçok faktör söz konusu...

“Yani” dedi, “bir yerde bir yazı okumuştum; endüstriyel toplumlarda sperm sayısı giderek azalıyormuş. Bu ne derecede doğru?”

Can alıcı bir soru idi. Dilimin döndüğünce anlatmaya çalışmıştım.

Çevresel faktörlerin, üreme sağlığı da dahil olmak üzere insan sağlığı üzerine olan etkilerine son yıllarda gittikçe artan bir ilgi vardır. Özellikle son 50 yılda testis kanseri, inmemiş testis, hipospadias ve erkek kısırlığının görülme oranında artış olduğunu gösteren çalışmaların sayısı artmaktadır. Sperm kalitesinin erkek üreme fonksiyonları için bir belirteç olarak kabulünden hareketle, araştırmacılar dünya üzerinde yaşayan birçok toplum için zaman içerisinde sperm sayı değişiklikleri ile ilgili çalışmalar yapmışlardır. Bunun sonucunda en önemli bulgu, hemen her toplumda yıllar içerisinde insansperm kalitesinde tedrici bir azalmanın olduğudur.

Literatürde yıllar içerisinde semen kelitesinde görülen tedrici azlma devam ettiği takdirdre bugünün “normal” değerlerine muhtemelen gelecekte daha az erkek sahip olacaktır.

Küresel ısınma, gelişen teknolojiyle birlikte daha yoğun bir şekilde elektromanyetik alanların içinde bulunmak, endüstriyel gelişmelerle birlikte artan doğal ortam toksik maddeleri, yediğimiz hazır gıdalar, kutu içecekler ve sigara içimi gibi nedenler insanın üreme yeteneğini de bozacaktır.

Sperm kalitesine etki eden etkenlerden birisi de cep telefonlarıdır. Cep telefonu kullanımında son 10 yılda büyük bir artış olmuş ve bu artışla birlikte cihazlar tarafından yayılan yüksek frekanslı elektromanyetik alan dalgalarının insan sağlığı üzerine olan zararlı etkileri hakkındaki endişeler de artmıştır. Sperm analizi normal olan sınırlı sayıda hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, 5 gün boyunca günde 6 saat cep telefonu kullanımının, hızlı hareket eden sperm oranını azalttığı rapor edilmiştir.

Bir çalışmada bel seviyesinde cep telefonu taşıyan erkeklerin sperm hareketleri, cep telefonunu vücudunun daha yüksek bir seviyesinde taşıyanlara göre daha düşük bulunmuştur.

Çevresel östrojenler de sperm kalitesini bozabilmektedir. Bu faktörler, yüksek miktarlarda hormonal içerikli yiyecek tüketiminde atrış, östrojenli doğum kontrol hapları şeklinde sayılabilir.

Plastikleri de saymak gerekir. Octylphenol, plastik, kauçuk, tekstil, deterjan ve boya imalatı sırasında ortaya çıkan bir artık üründür. Bu madde spermler üzerine olumsuz etkilere sahiptir.

Teneke kutuların astarlarında veya özellikle sebzelerin ve yağlı yiyeceklerin ambalajlanmasında plastik maddeler kullanılmaktadır. Plastik maddelerin daha esnek olması için de “phthalate”ler kullanılmaktadır. Phthalate, birçok kozmetik üründe de var olan ve kokularındaha kalıcı olmasını sağlayan zararlı bir kimyasaldır. Gebe kadınların farkında olmadan kullanmış oldukları deodorant, parfüm, kozmetik ürünleri, oda spreyleri, temizlik maddeleri ve kişisel bakım ürünlerinde bulunan phtalate hamilelikte ve doğum sonrasında, gelişmekte olan erkek çocuklarına zarar verir. Bu da üreme sistemi üzerine olumsuz etkilere sahiptir.

Kısırlık konusundaki sorularınızı bana 0535 337 4870'den sorabilirsiniz.

SEVDİĞİM  CÜMLELER

*Ağrıyla ilgili en az bilinen gerçek, onu ortadan kaldırmanın en iyi yolunun “istismarın ortadan kaldırılması” olduğudur. Bunun yerine insanlar neredeyse içgüdüsel bir şekilde ağrı kesicilere sarılıyor: aspirinler, kodeinler, sakinleştiriciler, uyku hapları ile diğer analjezik ve uyuşturucular.

*Hastalar, çektikleri ağrı için herhangi bir organik sebep bulunamadığı kendilerine söylendiğinde ya gücenmekte, ya da kendilerini hakarete uğramış gibi hissetmektedirler. “Psikolojik kökenli” terimini, var olmayan semptomlardan şikayet ettikleri şeklinde yorumlamaktadırlar. Bu insanların birçok ağrı biçiminin herhangi bir fiziksel nedene bağlı olmadığı, fakat daha önce de bahsedildiği gibi, tansiyon, stres veya çevreden kaynaklanan genel etkenler olduğu gerçeği konusunda eğitilmeleri gerekiyor.
(HASTA GÖZÜYLE HASTALIK adlı kitaptan)

OP.DR.FİKRET SOLAK..0535 337 4870