Bir zamanlar “denizden çıkan her şey yenir” diye inanır, yerdim. Tabi bundan kastım avlananlar ile ilgili, denizden ölü çıkanlar için değil!

Artık musilaj ya da kirlenen deniz nedeniyle çok daha seçici davranıyorum.(Musilaj konusunda suyun üstünden çok içinin kirliliği önemlidir. Halen denizi kirleten tüm unsurlar mevcut…)

Hangi denizin ürünü olduğunu bilmediğim ve kirli olduğuna inandığım denizlerden çıkan balıkları yemiyorum.

Midye dolmasını çok severim; elbette midyenin nereden çıktığına da dikkat ederim.

Kalamar tava, kalamar ızgara, karidesli mantıya dayanamam, keyifle yerim.

Yemeye de devam edeceğim.

Istakoz ve yengeci ise hiç sevemedim.

Elimi bile sürmem!

Ayrıca deniz ürünlerinden değil, kul hakkı yiyenlerden uzak durmayı tercih ederim!

***

Gazetelere göz atarken, bir haber ilgimi çekti: 30 Temmuz 2021 tarihinde bir ithalat kararnamesi ile Türkiye, Bosna- Hersek menşeli 12 bin ton sığır, domuz, at, eşek, koyun ve keçi etlerinin taze ve dondurulmuş bölümleri ve sakatatlarını sıfır gümrük vergisi ile ithal edecekmiş. (Sözcü, 31/08/2021)

Kararnamede, Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (GTİP) 02.06 yazıyor. Sözü geçen haberde, bu kodun açıklaması şöyle: “ Sığır, domuz, koyun, keçi, at, eşek, katır veya bardoların yenilen sakatatları…”

Haber bu… Konu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi değilim. İlgimi çekince paylaşmak istedim. Elbette yorum size ait!

***

Sığınmacılar konusu ilginç…

Konu oldukça ilgimi çekiyor ve bulabildiğim her yazı ve değerlendirmeyi okumaya gayret ediyorum.

Bu konuda son zamanlarda en çok ilgimi çeken kitap, Prof. Dr. Ümit Özdağ’ ın kaleme aldığı “Stratejik Göç Mühendisliği” …

Kitabın sonunda “ Türk Milliyetçileri, Vatanseverler, Atatürkçüler Ne Yapmalıdır?” diye bir bölüm var.

Bu bölümün ve aynı zamanda kitabın son cümlesi aynen şöyle:

“ Geçtiğimiz 1 000 yılda burada, Anadolu’ da idik.Gelecek 1 000 yılda da burada olacağız.Hiçbir göç mühendisliğinin, hiçbir emperyalist projenin Türkiye’ nin Türk kimliğini yok etmesine izin vermeyeceğiz!”

GÜNÜN SÖZÜ:

“Misafire yatak verilir, aş verilir; evin tapusu verilmez!”

ATATÜRK Diyor ki:

“ Zengin bir hatıralar mirasına sahip bulunan; beraber yaşamak konusunda ortak arzu ve istekte samimî olan; sahip bulunan mirasın korunmasına beraber devam etmek hususunda iradeleri ortak olan insanların birleşmesinden meydana gelen topluma Millet adı verilir.”

“ Millet, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir siyasî ve sosyal toplumdur.”

“NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!”