20 Ocak 2020 tarihinde ebediyete uğurladığımız Toprak Dede Hayrettin Karaca’yı rahmetle anıyoruz. Rahmetli Karaca ile Karaca Arboretumu kurduğu yıllarda tanıştım. Gerek gazeteci kimliğimle gerekse TEMA VakfıYalova İl Temsilciliği göreviyle yakın ilişkilerimiz oldu.

1980 yılında Karaca Arboretum’u, 1992 yılında ise  Yaprak Dede Nihat Gökyiğit ile birlikte TEMA Vakfı’nı kurdu. TEMA Vakfı Kurucu Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, ‘Alternatif Nobel Ödülü’ olarak adlandırılan ‘The Right Livelihood Award – Doğru Yaşam Onur Ödülü’ nü aldı. Merkezi İsveç’te bulunan Doğru Yaşam Ödülü Vakfı, 1980 yılından bu yana her yıl dünyamızın en acil sorunlarına yönelik örnek teşkil edecek cevaplar ve çözümler sunan kişileri desteklemek ve onurlandırmak üzere Doğru Yaşam Ödülü vermektedir.

Aldığı birçok ödül içersinde “Doğru Yaşam Onur Ödülü” en çok övündüğü ödül olmuştur. Dünyaca tanınan, bilinen Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA)’nın bugün bir milyona yakın gönüllü üyesi bulunmaktadır.

130 dekarlık bir alanda kurulu bulunan  ve Hayrettin Karaca tarafından oluşturularak Karaca Vakfına bağışlanan  Karaca Arboretum Yalova’nın bir dünya markası olmuştur.7 bin dolayında bitki türünün bulunduğu Arboretum  her yıl yüzlerce yerli ve yabancı ziyaretçi tarafından gezilmektedir.

Toprak Dede’yi anarken  başka özelliklerine de dikkat çekmek isterim.  Toprağımızı korumak için olağanüstü çaba harcayan Karaca’nın Atatürk hayranlığını hatırlatmadan onu tam olarak anmış olamayız. Binlerce kitaptan oluşan kitaplığında  Atatürk hakkında yayınlanmış kitaplardan oluşan özel bölüm bulunmaktadır.

Hayrettin Karaca konuşurken ağzınızdan çıkacak kelimelere çok dikkat etmeniz gerekirdi. Kurduğunuz cümle içersinde Türkçe olmayan bir kelime geçerse hemen sözünüzü keser ve o kelimenin Türkçe’sini kullanmanızı isterdi. “”Kullanılan dil bir ulusun bütünlüğü için önemlidir” derdi. Kendisini ziyarete gelenleri önce bir süzer eğer göğüslerinde, şapkalarında  yabancı sözler yazıyorsa onunla konuşmazdı.  Bir basın toplantısında kendisini izlemeye gelen ve giydiği tişörtte yabancı bir şeyler yazan gazeteciyi uyarmış ve tişörtünü ters çevirtip giydirttikten sonra toplantıya katılmasına izin vermişti.

Yerli malı kullanmak onun en büyük özelliklerinden biriydi. Ayrıca tasarrufa büyük önem verirdi. Onu adeta sembolü haline gelen kırmızı kazağını 26-27 yıl kullandı. Alacak param var ancak ihtiyacım yok. Herkes ihtiyacı kadar tüketmeli. “Bu sadece giysilerde değil hayatın her safhasında uyulması gereken bir kural olmalıdır” derdi.

Çok sevdiği çocuklar kendisine Toprak Dede dedi. O bu lakabının hakkını tam olarak verdi. Tüm Anadolu’yu dolaşarak toprağı anlattı. Topraksız yaşamın olamayacağına dikkat çekti.

Şimdi o çok koruduğu kara toprağın bağrında  yatıyor.

Ruhu şad olsun.