Yalova Kenti bence çok talihsiz bir kent. Bir plan yapıyoruz kararlılıkla uygulayacağız diyoruz ancak sonra iki yılda bir bu planı revize ederek ilk yapılan planla alakası olmayan birçok garip uygulamalar yapıyoruz. Ondan sonra ellerimizi başımızın arasına alıp sanayi kentimi olalım, turizm kentimi olalım, çiçek kenti mi olalım gibi sorular sorup başlıyoruz yeniden tespitler yapmaya kararlar almaya… Netice de ortaya karışık bir masa düzülüyor isteyen istediği tarafından yesin misali…

Bu arada rantçılar istediklerini yapıyorlar geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlarla karşılaşıyoruz.

Örnek mi istiyorsunuz işte size 50 binlik planlar….. Ve Çiftlikköy’deki OSB arazisi. Yaklaşık 15 bin dekarlık bu alanda tarımsal amaçlı olarak arazi toplulaştırılması yapıldı. Amaç tarımın geliştirilmesi idi. Ne oldu görüyorsunuz, bu bölge OSB’ler için ayrıldı. En son olan ise ihtisas OSB’ler yerine karma OSB’ye dönüldü. Şartları uyuyormuş uymuyormuş kimsenin umurunda değil. İlin zaten nüfusuna yetecek içme suyu bile çok kıtmış kime ne. Yağmur suyunu biriktirip kullanacaklarmış. İşte size çözüm. Harfiyat topraklarını bile dökecek yer bulamadılar daha….

Dönelim bu haftaki ana konumuza 1998 yılında yurdumuzda ilk defa bir ilde kent meclisi kuruldu. Bir yıla yakın zaman bilimsel olarak çalışıldı. Komisyonlar kuruldu. Kararlar alındı. Tam kararlar uygulamaya geçirilmeye sıra gelince ağır bir deprem yaşadık. Verdiğimiz kayıplardan ders almadık. Deprem tamda bize bir yıl önce yaptığımız planları uygulama fırsatı yarattı. Kimin umurunda.

 1998 yılında Yalova Kent Meclisi bünyesinde çalışan Turizm Komisyonu’nun aldı kararları birinci maddesi bakın ne diyor;

“1- Kültür ve kongre turizmi, sağlık turizmi, günübirlik turizm, gençlik ve eğitim turizmi, av turizmi, bisiklet turizmi gibi turizm türlerinin Yalova’da gelişmesi sağlanmalıdır.Bu gelişme için yerleşim yerlerinin teknik altyapılarının, tatilya türü eğlence merkezi yerlerinin, çocuk parklarının, kültür merkezlerinin, spor tesislerinin çağa uygun şartlarda olması gerekir.”

Hangisi uygulandı.

Kültür ve kongre turizmi ile sağlık turizmi benim en çok önemsediğim konudur. Yalova’nın şifalı suları var. Nedense bu konu hep karışık bırakıldı. Termal ve Armutlu’da kaplıca suyunun mevcut rezervi bile araştırılmadı, tespit edilmedi. Hangi sağlık turizmi planını yapıp uygulayacaksın.

Körfez köprüsünün yapılacağı o zaman daha gündemde vardı. İstanbul gibi büyük nüfus yoğunluğunun yaşadığı merkeze ulaşmanın çok daha kolay olacağı planlanmıştı.

Ancak bu yapı sanayicilerin işine yaradı. Önce tersaneler. Arkasından diğer sanayi tesisleri Çiftlikköy’e kadar boncuk gibi dizildi. Tarım toprakları heba edilmiş kimin umurunda. İşçi bulamayınca da başladık karşı yakadan işçi taşımaya… Şimdi de  gelen işçilere ve diğer getireceği nüfusa toplu konutlar yapmaya. Çiftlikköy’de. TOKİ’ye 1400 dekarlık yer verildi. 4 ayrı parça halinde ve OSB arazisinin bitişiği ve yakınındaki bu yerler  TOKİ tarafından OYAK’a devredildi. OYAK’da bu 4 parça yerin OSB bitişiğindeki 700 dekarlık iki parçasını tohum ıslahı için duyumlarımıza göre  yabancı kökenli bir firmaya tahsis etti.  İki parça yer için  toplam 700 dekalık alana OSB’lere gelecek nüfus için toplu konut yapacakmış. Haydi hayırlısı.

Tarımsal üretimi planladık mı acaba. 1930 ‘lu yıllarda Atatürk’ün kurduğu ve daha sonra millete hibe ettiği Baltacı Çiftliği’nden İstanbul’a pastorize süt, yumurta, peynir, meyve gönderdiğimizi bilenler bilmeyenlere anlatsın.  Yine dere ağzı limanından her gün Yalovalı üreticilerin İstanbul’a motorlarla tonlarca sebze ve meyve gönderdikleri günler çok gerilerde  kalmadı. Hatırlayanlar çok.

Turizm  mi dediniz. Tekrar sanayi kenti Yalova’ya turizm gelir mi dersiniz.

Belki de gelir. Bekleyelim….