Tarih sahnesine çıkan milletler, eğer kültürleri güçlü ve kalıcı ise, uzun yıllar tarih sahnesindeki rollerine devam ederler.

Kalıcı kültüre sahip milletlerin maddî ve manevî tüm değerleri, kendisinden sonra gelen nesillere de intikal eder.

Köklü bir kültüre sahip olmayan milletler ise, tarih sahnesinden silinmeye mahkûmdurlar.

Türk Milleti, kökü tarihin derinliklerine uzanan güçlü ve köklü bir kültüre sahip nadir milletlerden biridir.

Bugünün bilim dünyasında “Türk” adının M.S. VI. yy. ortalarında Göktürkler tarafından kurulmuş olan Gök- Türk Hakanlığı ile (552- 745) ortaya çıkmış olduğu kabul edilmektedir. Buna göre Türk adı, Çin yıllığı “Çou-Şu” da Gök- Türk birliğini göstermek için Batı Wei İmparatoru T’ai- Tsu’nun Gök- Türk Hakanı İşbara’ya  elçi göndermesiyle ortaya çıkmıştır.

Türkler, elbette birden bire ortaya çıkmış değildir, çok uzun yıllara dayanan bir geçmişleri vardır.

İlk Çağ Çin tarihleri,

M.Ö. 1766’ya doğru Çun- Goey,

M.Ö. 1122’ye doğru Ta-Pi,

M.Ö. 1116’ya doğru Pe-Çi,

M.Ö. 627’ye doğru Kio-K’ue adlı kuzey bozkır hükümdarlarından bahsediyor. Bunların Türk hükümdarları olması çok muhtemeldir. Çin dilinin tek heceli olması ve Çinliler’in yabancı dillerin transkripsiyonunu yaparken bu kelimeleri çok defa tanınmayacak şekillere sokmaları yüzünden bu hükümdar adlarının Türkçe’deki söylenişlerini bilemiyoruz. Bu hükümdarların Hun hanedanının yani Teoman’ın ataları olduğu kolayca tahmin edilebilir. Zira Türkler birden bire ortaya çıkmış olamaz.

Türk tarihini incelerken, bir konudaki boşluk dikkati çekmektedir.

Genel kabul gören Türk tarihinde Gök-Türk öncesi döneme ait yeterli çalışma olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Aynı durum Anadolu’da Hitit dönemi sonrası ile Malazgirt Meydan Muharebesi hemen öncesindeki dönem için de geçerlidir. Kısacası, Türk tarihinin Ortaçağı yeterli şekilde incelenemediği gibi, Eski Çağ da yeterli şekilde araştırılmamıştır.

Bu konuda en ilgi çekici çalışmayı Sayın Kâzım Mirşan yapmış olmasına rağmen, onun çalışmaları Türk Tarihi’ni araştıran resmî kuruluşlarca genel kabul görmemiştir/ görmemektedir.

Kabul gören Türk tarihini allak bullak eden Kâzım Mirşan’ın tespitlerine göre, Ön- Türk kültür tarihi, Sovyet Bilim Akademisi tarafından yapılan C14 testiyle, M.Ö. 14 000 tarihine kadar gitmektedir.

M.Ö. 10 000’lerde UŞUNUY (UŞUNGUY),

M.Ö. 5 000’lerde ON (HUN)- UYUL devletleri kurulmuştur.

Türk adı Anadolu’da ilk kez M.Ö. 2 200’lerde geçmiştir. Şartamhari Metinleri adı verilen tabletlerde, Akkad imparatorlarından Naram- Sin’in M.Ö. 2 200’ lerde Anadolu’ya yapmış olduğu askeri bir akında, Türki Kralı İlşu- Nail’den söz edilmektedir. Kısacası, 1071’deki Malazgirt Meydan Muharebesi’ nden yaklaşık 3 300 yıl önce Anadolu zaten Türklere aitti. (Malazgirt Zaferi’ nden sonra barış antlaşması imzalandığı için) 1072 yılından itibaren ise Anadolu Müslüman Türklerin akınına uğramaya başladı.

Türk adının ikinci kez geçtiği yer de, İÖ. 875’te kurulan TÜRK BİL devletidir.

(Gelecek Yazı: Türk Adının Eskiliği Bakımından Düşünceler)