“Türk” kelimesinin Türkçe’de anlamı “kuvvetli” demektir. Aslı “Türük” olan bu kelime, M.S. VIII. yüzyılda “Türk” şeklinde söylenmeye başlamıştır.

Değerli tarihçi Yılmaz Öztuna’ya göre: başlangıçta Türk diye, bugün kullanılan anlamıyla Türkçe konuşan bütün kavimler anlaşılmıyordu. “Türk” kelimesi, Türkçe konuşan kavimlerden yalnız birinin adıydı. M.S. VI. Yy. ortalarında Gök- Türkler, Türkçe konuşan kavimlerin başına geçince bütün Türkler’ e bu adın verilmesine temayül olmuştur.

“Türk” kelimesinin ilk kullanışı, M.Ö. 1328’e doğru Çin tarihlerinde “Tik” şeklindedir. İlk Çağ Helen ve Lâtin kaynaklarında Türkler’ e “Yurcae, Turcae” denmektedir. Bu suretle, şimdiki bilgilerimize göre, “Türk” adının, bozulmuş bir transkripsiyonla ilk defa günümüzden 3 330- 3 400 yıl önce geçtiği söylenebilir.

Tarihte “Türk” adına birçok anlamlar yakıştırılmıştır. Gök- Türk çağındaki Sui- Şu adlı Çin kaynağına göre T’u- Küe, Türkçe’de “Miğfer” anlamına gelmektedir. Çünkü Türkler, adlarını Altaylar’ ın eteklerinde oturdukları miğfer biçiminde bir dağdan almışlardır.

Kaşgârlı Mahmut ise Türk adının “Olgunluk Çağı” anlamına gelen ve Tanrı tarafından verilmiş bir ad olduğunu yazmıştır.

Türk adının ilk ilmî izahının denemesini A. Vâmbery yapmış ve “Türemek” anlamına gelen “Türe” veya “Törü” den gelebileceğini düşünmüştür. W. Barthold ve Ziya Gökalp’ın verdiği anlamlar birbirine yakındır ve birlik kazanmış halk anlamına gelmektedir.

F. W. K. Müller’e göre, Uygur dilinde Türk kelimesi “Kuvvetli, güçlü” anlamına gelmektedir. Bu fikir sonradan A.V. le Coq, V. Thmsen ve J. Nemeth tarafından da savunulmuştur. Böylece millet olarak “Türk” sözünün çok eski bir geçmişe sahip olduğu bir kere daha anlaşılmış olmaktadır.

Orhun yazıtlarını çözen Wilhelm Thomsen, kitabelerin en son tercümesinde “Türk” sözünü “Kudret ve Kuvvet” anlamına almıştır.

Prof. Dr. İsmail Kayabalı’nın değerlendirmesine göre: “Türk” adının önceleri bir şahıs “Uruğun Başı”, sonraları bir aile ve nihayet bütün bir Uruğ ismi olduğu anlaşılıyor: bu Uruğun ehemmiyet kazanıp, diğer Uruğları hâkimiyeti altına alarak Kağan’ın mensup olduğu soya bağlanınca, bu da “Devlet kuran kağan’a tabi olan” bir zümreyi ifade eden bir anlam taşımaya başlamış olmalıdır. Yazıtlarda Türk deyince alelade bir kavim, bir grup değil, “Kağan’a itaat eden” bir zümre veya Uruğlar birliği kastediliyor. Bu cihet göz önünde tutulursa “Türk” sözünün kudret ve kuvvet ifade ettiği gibi, “Törü” sü (yani kanun ve nizamı) olan bir millet anlamına geldiğini ileri sürmek mümkündür.

TÜRK ADININ YAYGINLIĞI

Türk adının, Gök- Türkler’den sonra hızla yayıldığı bir gerçektir. Bu olay, Gök- Türk İmparatorluğu’na bağlı çeşitli boyların, bu imparatorluk dağıldıktan sonra da Türk adını kullanmaya devam etmelerine bağlıdır.

Ayrıca, önceleri Gök- Türk İmparatorluğu içinde bulunmuş olan “Oğuz”lar da  Türk adını kullanmaya devam etmişlerdir. Bu şekilde Selçuklulardan çağımıza kadar öteki Oğuzlar tarafından kurulmuş olan birçok devlet de “Türk” adını taşımıştır.

Türk adının Türk soyundan gelen boylar tarafından kullanılmasının Müslümanlıkla bir ilgisi yoktur. Zira Türkler’ in bazı boylarının İslâm dinini kabul etmelerinden önce “Türk” adı taşıdıkları tarihi bir gerçektir.

Daha 420 yılında İran’ın kuzeyindeki Altaylı boylara Türk adının verilmiş oluşundan başka, Sabirler, Hazarlar, Macarlar, Avarlar, Selçuklular, Kölemenler ve Osmanlılar da Türk adı altında toplanırlar.

Türkiye adıysa Anadolu’yu içine alan geniş bir bölgenin adı olmuştur.

 (Gelecek Yazı: Atatürk’ e Göre Türk Milleti’ nin Özellikleri)