70’li yıllara gelindiğinde Yalova’da çevre sorunlar giderek ağırlaşmaya başlamıştı. Merkez nüfusu 21.000 olmuş ancak ne su yetiyor nede kanalizasyon sistemi var. Saniyede 80 litre suya ihtiyaç duyulan Yalova’ya ancak 27 litre su verilebiliyordu. Selimandıra deresinden şehre verilen su yetmiyordu. Giderek artan nüfus beraberinde birçok sorunu da getirmişti.

Bahçeli evlerin kanalizasyon kuyuları sık sık taşıyor belediye vidanjörü kuyuları boşaltmaya yetişemiyordu. Pis sular kuyulardan çekilip çoğunlukla derelere boşaltılıyor, oradan denize. Bölük pörçük bazı kanalizasyon bağlantıları da denize açılıyordu. Şehrin içinden akan Safran deresi üstü açık kanalizasyon kanalı gibiydi. Kokudan yanına yaklaşılamıyordu. Şehir içinden denize girmek artık tehlikeli hale gelmişti.

Şehrin Bursa yönünden girişinde bulunan çöplük alanında  çöpler dağ gibi yükselmeye başlamıştı.

Artan nüfusun yarattığı sorunları çözmede belediyenin imkanları yetersiz kalıyordu.

İşte böyle sıkıntılı bir dönemde belediye başkanlığına gelen Mehmet Durmam önce kanalizasyon için bütün imkanları zorladı. Sonunda Ankara’daki yetkililere Yalova Kanalizasyon şebekesi projesini kabul ettirdi. 1974 yılında çalışmalar başladı. Şehir baştan başa köstebek yuvasına döndü. Önce çıkan toprak kamyonlarla taşınacak sonra tekrar getirilip açılan yerler kapatılacaktı. Mehmet Durmam kendi ifadesiyle müteahhitle anlaşıp çıkan toprağı taşıttırmadı bunun yerine daha uzun kanalizasyon hattı yaptırmayı planladı. Bu defa yollar iyice geçilmez oldu. Hele yağmur yağdığında işler iyice çığrından çıkıyordu. Neticede Yalova’nın en büyük problemi olan kanalizasyon çözüme kavuşturuldu. Bu sistem bugün bile kullanılmaktadır. Ancak Mehmet Durmam bir daha seçilemedi, ancak adını altın harflarle Yalova tarihine yazdırdı. Altyapı işi sıkıntılı bir işti.

Toplanan kanalizasyon suları dereağzı Limanı açıklarından 150 metre derinlikte tespit edilen deniz dibi akıntısıyla  Esenköy Armutlu açıklarından Marmara derinliklerine doğru gönderildi. Arıtma tesisi yapmak için başlatılan çalışmalar maalesef bu döneme yetişmedi.

Yalova Belediye Başkanı Mehmet Durmam artan nüfusu dikkate alarak Selimandıra deresinden gelen suyun Yalova için yeterli olmadığını burada yapılacak barajında ihtiyacı tam karşılayamayacağını söylüyordu. Selimandıra deresinden Yalova’ya su getiren hatta birde güçlü bir dizel motor koydurarak şehre daha fazla su basmayı denedi. Başka arayışlara girdi, İznik Gölü’nden Yalova’ya su getirilmesi projesi üzerinde bile çalışıldı. Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünde sulama amaçlı büyük bir depo vardı. Oradan şehre su verilmesi planlandı. Ancak suyun kalitesi beğenilmediği için bu projede tutmadı.

Kanalizasyon ve su probleminden başka işlere zaman bulamayan Mehmet Durmam bugün Çamlık Tepesi olarak bilinen alana çam ağaçları dikerek Yalovalılar için güzel bir mesire alanı yapmayı da ihmal etmedi.

Bugün anfi tiyatronun bulunduğu alanı doldurtan Durmam bu alanı otopark olarak değerlendirdi. Bu alana çay bahçeleri yapmayı planlıyordu. Yalova’da otopark sorunu daha o dönemden başlamıştı.

Bu noktada  vurgulamak istediğim konu şudur; 50 yıl önce başlayan su sorunu hiçbir zaman tam çözüme kavuşturulamadı. Nüfus artmaya devam etti. Bu defa üstüne birde iklim değişikliğinden kaynaklanan yağış azlığı eklendi. Yaz sonlarında Gökçe Barajı’nın dibi gözükmeye başladı.  Yeni yapılan 50 binlik planlarla sanayi kenti kimliğine kavuşan Yalova’yı yine sıkıntılı günler bekliyor. Sanayinin kullanacağı su, sanayi dolayısıyla artacak nüfusun kullanacağı su nereden sağlanacak belli değil. Arkasından birde atık su ve katı atık sorunları başlayacak….. 

Çözüm; Yalova’ya nüfus artışını sağlayacak planlardan vazgeçilmelidir.