“Artist milletizdir.
Bizde defaten ölünür
ve kalkılır ki sofradan
hamdüsenalarla palalarla
el yıkanmadan
ağız misvaklanmadan
zinhar vurulmaz ha
ne dosta ne düşmana”

* * *

Demişti Cahit Zarifoğlu; Busat şiirinde…

Gelin bu şiiri, Yalova’ya daha doğrusu Yalova’nın küçük kalmasından sorumlu, o olmaz, bu olmaz, şu burada olmaz, bunlar hiç olmaz diyen “Yalovalılar” için yorumlayalım.

Zarifoğlu’ndan af dileyerek tabi…

* * *

Lafa başlamadan evvel, fırsatçılık olmasın diye bir konunun önünü keselim hemen; kast ettiğimiz ve anlatacağımız şeylerin, Fabrika, Sanayi, Maden, Taş Ocağı, Otel, Konut gibi yapılarla hiç ilgisi yoktur, burada tamamen fikirlerden ve sektörlerden bahsedeceğiz…

Gelelim şiire;

Artist milletizdir diye başlıyor üstat, herhalde Yalovalılar olarak bizi anlatan en iyi tespitlerdendir bu. Hem eskisi, hem yenisi ile Yalova çocuğu duruşundan, şeklinden, taviz vermez. Hata yaptık, yanlış yaptık demez, vardır hep bir bildiği, yine rahmetlinin başka bir şiirinde dediği gibi; “Düştümse eğer, sana bakarken düştüm.” Diyerek, kendisi hariç herkeste hata bulur, başımızı indirmeyiz yere. Biz Yalovalıyız çünkü…

Devamını okuduğumuzda ise aslında çok da yorum yapmaya ya da dahi olmaya gerek olmadan, Yalova’nın il olma macerasının, 2020 bitmek üzere iken bugün, 25 senede yani, kimlik bunalımları ile ergenliğini sorunlu geçiren bir genç gibi ilerlediğini ve hala ne yapsak, ne yöne gitsek düşünceleri ile her çağıranın yanına doğru meyleden bir şehir olarak devam ettiğini görüyoruz üzülerek.

Burada Yalova turizm kenti olsun, eğitim kenti olsun, sanayi kenti olsun, transit şehir olsun gibi konuları teğet geçerek, neden her şeyden biraz ama sonuçta hiçbir şeyin tam olmadığı bir yer olduğumuza bakmak gerek.

Konuyu getireceğim yer ve bence herkesin getirmesi gereken yer; şehri, ilçeleri hatta mahalleleri ile yöneten kişilerdir tartışmasız. Yani; Vali, Kaymakamlar, Muhtarlar, İl Müdürleri, Belediyeler, Oda Başkanları, Meclisler ve başkanları, Milletvekilleri ve günümüz gerçeklerince tabi ki siyasi parti il başkanları…

Geçtiğimiz yıllarda ve yakın zamanda sıklıkla duyduğumuz bazı cümleler var;

“Buna Ankara karar veriyor. Yetkimiz yok.”

“Ankara Yalova’yı önemsemiyor.”

“Yalova’da sadece 3 tane milletvekili var.”

“Bütçemiz yok.”

Açık söylüyorum; bu sözleri söyleyen bir mevki – makam sahibi görürseniz, önünüzdeki ilk seçimde kendisinden vazgeçin, atama ile gelen biri ise hemen gerekli bakanlığa kendisinin değişmesi gerektiği tavsiyesinde bulunun ki görevlere Yalova için gerçekten çalışan, düşünen, cesaret eden, planlayan, projelendiren, Yalova’yı dert eden yani topu taca atmayan kişiler gelsin.

Bu kişilerin yani şiirdeki gibi düşmanın yanında dosta da üslubunca vuran kişilerin en büyük zararı; önce bizim sonra şehrin hayallerini ve geleceğini karartmaktır. Bu makam sahiplerinin bu sözleri, halkta da şu yanlış düşünceleri uyandırır:

“Yalova’da tarım, turizm vb. olması gereken hiçbir şeyi yapamıyoruz, buna da hükümetler engel oluyor, hâlbuki bizim yöneticilerimiz şehir için çok çabalıyor ama Ankara buna izin vermiyor, sesimizi duymuyor… O yüzden Yalova’da olmaz”

Bu karanlığa hapsedilen halkın umutlarını tüketmeye kimsenin hakkı yoktur.

Bu sözleri sarf eden kişilere ısrarla ve derhal sorulması gereken sorular şunlardır;

- Halk sizden ne talep ediyor, dinlediniz mi?

- Dinlediğiniz talepleri mevcut bütçe ve gücünüz ile imkânlarınız dâhilinde yapmayı denediniz mi?

- İmkân ve bütçelerinizin yetmediği hâllerde, fikri, durumu her ne ise; projelendirip bağlı bulunduğunuz yere / bakanlığa sundunuz mu?

- Sunduğunuz projeler ne gerekçeler ile reddedildi ve bunları Yalova halkı ile paylaştınız mı, basın yolu ile halk ile şehir için, şehrin sesi Ankara’dan duyulsun diye birlikte bağırdınız mı?

- Neresi için çalışıyorsunuz, Yalova mı, Ankara mı?

Bu sorular cevapsız kaldığı ve makam sahipleri işin kolayına kaçıp, mücadele vermediği sürece, Yalova halkında, bizlerde daha çok umutsuzluk, daha çok “Yalova’da Olmaz” sözleri duyacağız ve korkarım ki buna da alışacağız…

- Yalova’da turizm olmaz!
- Yalova eğitim kenti olmaz!
- Yalova’da tarım bitti!
- Yalova’da kültür sanat faaliyetleri olmaz!
- Yalova kongre kenti olmaz!
- Yalova festival kenti olmaz!
- Yalova bilişim kenti olmaz!

Tanıdık geldi mi bu söylemler? Yoksa siz de yakın zamanda bunları söylediniz mi? Hatta bir de söylemekle kalmayıp, neden olmayacağını mı savundunuz…

O zaman size; trafiği felç, park yeri olmayan, yürümeye kaldırım bulamadığınız, nefes almaya orman bulamayacağınız, denizine girilmeyen, suyu içilmeyen, havasında nefes alınmayan, dünyadan kovulan kirli sanayilerin başkenti olan, isteklerinizin ve seçme özgürlüğünüzün kısıtlı olduğu, sebzesi, meyvesi dışarıdan gelen bir Yalova hayırlı olsun…

Olmasın mı?

O zaman çözüm basit; düşünelim, sorgulayalım, itiraz edelim, isteyelim, değiştirelim. Tek bir şartla; bütün Yalova, her düşüncesi, her partisi, her meslek grubu, kadını, erkeği, çocuğu, her bir kişisine kadar, hep birlikte hareket ederek…