Yalova’nın merkezinde bir inşaat yapılıyor, neredeyse bitmek üzere… 4. Katta son detaylar yapılıyor duvarlara. Usta ve yanında bir kalfası var. Birden karşıya yansıyan bir ışık ve aşağıdan gelen sesler duyuyor genç kalfa. Ustasına ne oluyor diye soruyor korku ile… Ustası; “boş ver işine bak” diyor. Genç kalfanın içi rahat etmiyor. Bir fırsatını bulup merdiven boşluğuna koşuyor, gördükleri karşısında paniğe kapılan kalfa, aşağıdaki arkadaşını arıyor ve durum ile ilgili aldığı bilgi ile yeniden ustasının yanına koşuyor…

2. katta yangın çıkmış ve tüm katı sarmış, 3. ve 1. Kata sıçrayan ve tüm binayı tehdit eden yangını telaşla ustasına anlatıyor ve nasıl kaçacaklarını soruyor genç kalfa…

Ustası hiç istifini bozmuyor ve hatta paniğinden dolayı kalfayı tatlı-sert bir şekilde uyarıyor. Müteahhidin ne kadar önemli bir insan olduğunu anlatmakla başlıyor usta, tüm dünyada yapılan inşaatları ve bu inşaatın da dünya standardında olduğunu, kendileri de dâhil birçok kişiye ekmek kapısı olduğunu, istihdama ve piyasaya olan katkılarını anlatıyor. Bu bina yapılmazsa Yalova’nın değer kaybedeceğini, hem estetik olarak, hem de ticari olarak gerileyeceğini anlatıyor.

Soruyor sonra; bu inşaatın yapılmasına, bu müteahhide kimler karşı biliyor musun sen? Diyor. Hiçbir fikri olmayan genç kalfa, konunun nerelere geldiğinin şaşkınlığı ve kaçmazlarsa yangının onlara doğru ilerlediğinin bilinci ile ve korkuyla “ama usta, yangın!” derken, ustası sinirli bir şekilde, “SUS!” diyor ve devam ediyor…

Bu inşaat bittiğinde, onlarca aileye yuva olacak, içinde gözünü bu dünyaya yeni açan bebekler olacak, üstelik çok konforlu ve tavanlarında gökyüzü manzarası, duvarlarında ağaç resimleri ve dış cephesinde ahşap sıcaklığı olacak diye anlatmaya devam ediyor.

Şimdi böyle bir değeri, sadece 2. Katta yangın var diye yok mu sayalım diyor? Siz gençler çok heyecanlısınız ama hayatın gerçekleri böyle değil, dedikten sonra soruyor…

Usta: Yangın Kaçıncı Katta?
Kalfa: 2. Katta.
Usta: Biz Kaçıncı Kattayız?
Kalfa: 4. Katta.

Usta: “Yani durumun bizimle bir ilgisi yok, aramızda bir kat daha var. Yangın bizim katta olmadığına göre de panik yapmamıza gerek yok. Üstelik bu bize çok uzak olan yangın için bu koca istihdam ve değer yaratan yatırımı terk etmeye gerek de yok. Unutma evlat! Buradan para kazanıyoruz…”

* * * * *

Yalova’da Taşköprü beldesinde 5 tane OSB kuruluyor. Tüm Türkiye’de toplam 325 tane olan Organize Sanayi Bölgelerine 5 tane yenisi ekleniyor yani, üstelik Türkiye’nin en küçük şehri olan, %60’ı ormanlarla kaplı olan, deniz kenarında, dünyaya örnek termal kaplıcaları olan, tüm dünyada doğa ve turizm şehri diye bilinen Yalova’da, Taşköprü beldesinde 5 yeni OSB açılıyor. Yetmiyor, tarım arazilerinin şekli değiştirilerek kimya fabrikaları kuruluyor. Bir detay da şu ki; şeklen, öyle idi, böyle idi söylemleri bir kenarda dursun, iki tane birbiri ile ilgisi olmayan OSB birleşerek o korkulan “KARMA OSB” yapısına bürünüyor.

Genç Kalfa panikle sorardı burada olsaydı…

Yalova’daki kanser sayılarını ve artış hızını araştırdınız mı?
Yalova’daki doğanın (Ağaç, orman, yayla, göl, gölet, akarsu vb.) azalma / yok olma durumuna baktınız mı?
Yalova’nın her yaz panikle ne olacak diye düşündüğümüz içme suyu kapasitesinde durum nedir?
Yalova’da güvenlik zafiyeti var mı, olabilir mi, planlaması yapıldı mı?
Yalova’da konaklama durumu nedir, bilgimiz var mı?
Yalova’da araç yolları, park yerleri, trafik durumu yeterli mi?
Yalova’da gelecek olan yoğun göç için tüm önlemler alındı mı?

Bu ve buna benzer onlarca soruya; Yalova merkezden gelen cevapları bugün yaşıyoruz aslında…

Yatırım, istihdam, gelişme…

Taşköprü nere, Yalova merkez nere…

Bize gelene kadar, ohoo…

* * * * *

İki konu anlattım ve ikisinde de durumu bir sonuca bağlamadım.
Herkesin kendi takdiri, kendi aklı ve kendi vicdanı bulsun hem soruların cevaplarını hem de iki konunun sonuçlarını…

İnşaat ustasının ve genç kalfanın sonunu yaşayarak mı öğrenmek isteriz, yoksa öncesinde bir şeyler mi yaparız, bunu zaman gösterecek, bunu Yalova gösterecek…