ELMALIK KÖYÜ

Yalova’nın sosyo-ekonomik ve siyasi yapısı bakımından önemli köylerinden biridir. Osmanlı döneminin ilk Kağıthanesi olduğu söylenen Yalakabad Kağıthanesi’nin 1745 yılında Elmalık’ta kurulduğu bilinmektedir. Tarihi değeri oldukça eskiye dayanan köyde Bizans döneminden kalma kilise temeli ve işlenmiş parça kalıntıları bulunmaktadır. Elmalık Köyü, Kurtuluş Savaşı sırasında kahramanlıkları ile adını duyurmuştur. O günlerde Türk askerleri tarafından açılan siperler tarihi Elmalık Kalesi’nin karşı yamaçlarında görülmektedir. Tarım ve çiçekçilikte gelişmiş olan köyde son yıllarda sağlık ve eğitim alanlarında önemli yatırımlar yapılmıştır. Pazar günleri köy pazarı kurulmaktadır.

Elmalık ve Kirazlı köylerine yaklaşık 1 Km mesafede Marmara Denizine ve Elmalık Ovasına hâkim bir noktada bulunan yamaç paraşütü uçuş noktası ve piknik alanı olarak düzenlenen İstihkâm Tepe Mesire Yeri, çevresindeki zengin orman dokusu, il merkezi ve çevre köylere yakınlığı ile Yeşil Mavi Turizm Seyir Yolu güzergahında olması sebebi ile yerli ve yabancı turistlerin hoşça vakit geçirebileceği piknik ve kamp yapılabilecek önemli seyir ve foto safari noktalarından bir tanesidir.

Bu alanda Valiliğimizce yaptırılan kır kahvesi, büfe, WC, piknik masaları, çocuk oyun parkı ve voleybol sahası gibi sosyal tesisler 30.10.2007 tarih itibari ile Elmalık Köyü Muhtarlığına teslim edilerek hizmete açılmıştır.

Aynı noktada bulunan Elmalık kalesi, Elmalık ve Kirazlı Köylerinin yaklaşık 500 m. Güneyinde, Esadiye köyünün kuzeyinde 270 rakımlı bahçe tepe üzerinde çevreye hâkim noktada konumlanmış bir kaledir. Kalenin doğusunda meşe, köknar ve gürgen ağaçlarından oluşan ormanlık bir vadi mevcuttur. Halen kalenin ayakta kalabilen birkaç burcu mevcut olup, duvarları tuğla ve moloz taş örgülüdür. Elmalık kalesi X1 ve X11’ci yy.da Pylai sahil kentinin kalesi olduğu bilinmektedir. Kalıntıların bulunduğu meşkinin tatar yolu olarak bilinen yol üzerinde olduğu ve bu yolun askeri amaçlı olmayıp haberleşme ve ticari amaçla kullanıldığı bilinmektedir. Mevcut bulguların incelenmesinde kalenin küçük çaplı ve kontrol amaçlı yapılmış olduğu görülmektedir. Kale üzerinden yapılması düşünülen restorasyon çalışması için kalıntıların herhangi bir şekilde plan vermemesi ve çok harap durumda olması nedeniyle doğru sonuçlanmayacağı için son derece zor ve hatta yanlış uygulamalar doğurabileceği düşüncesi ile mevcut haliyle korunmasına uygun olacağı düşünülmektedir.
Elmalık Köyü’nün Yalova’ya uzaklığı 9 kilometredir.

ESADİYE KÖYÜ

1983 yılında Kafkasya’dan gelen göçmenler tarafından kurulmuştur. Ağaçlıklı ve güzel bahçeleri olan şirin bir köydür. Sağlıklı ve gür orman alanları farklı bir görünüm vererek güzellik katar Esadiye’ye. Geniş piknik alanları ve yeşiliyle, bol sebze ve meyvesiyle doğal bir bahçe gibidir. Lezzetli ayvası, armudu, şeftalisi ile yörede isim yapmıştır. Gelişmiş bir köy olan Esadiye, Bursa istikametinden Yalova’ya 10 kilometre mesafededir. Bursa yolunda bulunan Esadiye Yokuşu da adını bu köyden almıştır.

HACIMEHMET KÖYÜ

Hacı Mehmet Efendi adında bir kişiye ait büyük bir çiftliğin yörede yer almasından dolayı yerleşimin Hacımehmet Köyü olarak adlandırıldığı bilinir. 1924’de Yunanistan’dan gelen göçmenler buraya yerleştirilmişlerdir. Bamyası ve bezelyesi ile ünlü olan Hacımehmet Köyü’nde sebze ve meyve de üretilmektedir. Ayrıca Hacımehmet Köyü, Yalova’ya yakınlığı ve düzenli ulaşımı ile tanınır. Köyün Yalova’ya uzaklığı 5 kilometre mesafededir.

GÜNEYKÖY

Güneyköy kendine has yaşam biçimi ve kültürel yapısı ile Yalova’nın bilinen ve tanınan köylerindendir. Yalova –Bursa Yolu üzerinden 3 kilometre içerde kalmaktadır. 93 harbinden sonra Kafkasya’dan gelen göçmenlerin köyün ilk ismini Almali olarak söyledikleri bilinmektedir. Almali ismi kullanılırken, Sultan Reşat’ın köye gelmesi ve köyü çok beğenerek buraya bir çeşme yaptırmasından sonra adı Reşadiye olarak değişmiştir. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra İstanbul sınırının en güney kıyısında yer alması dolayısıyla Güneyköy adını almıştır. Köyün yerli halkını oluşturanların Dağıstan göçmenleri olması nedeniyle geleneksel yemekleri, düğünleri ve zengin folkloru ile çok renkli bir yaşama sahiptirler. Yalova’ya gelip gezenlere mutlaka, Güneyköy’de bir düğün eğlencesine katılıp, bu neşeli topluluğa eşlik etmelerini tavsiye edilir.

Yeşil Mavi Turizm Seyir Yolu
güzergahı üzerinden bulunan geleneksel mimarisi, kültürü, turizm alt yapısı en uygun ve yöresel yemeklerle hizmet sunan iki restorantı, ayrıca gümüş, bakıroksit, yün halı dokuma ve boynuzdan yapılan takıların üretilerek satıldığı köylerimizden birisi olan Güneyköy de her yıl geleneksel hale gelmiş şenlikler yapılmaktadır.

Restorasyon projesi Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen tescilli bir köy evininde bulunduğu köy meydanında Mehmet Reşat Han tarafından hicri 1220 yılında yaptırılan altıgen iki potyum üzerinde 3,65 cm yüksekliğinde 2,20 cm genişliğinde düzgün traşlanmış taşlarla inşa edilmiş, çift yalaklı semerden çatılı ve hazneli yapıda olan ve çeşme aynalarının üst taraflarında birer kitabesi bulunan tarihi çeşmenin tescil edilmesi için ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Kuruluna müracaat edilmiştir.
Bu güzel köy, Yalova’ya 15 kilometre mesafede bulunmaktadır.

KİRAZLI KÖYÜ

Yüksek tepelerinden Marmara’nın güzelliklerini zevkle seyreder Kirazlı Köyü. Güneşin batımı ile birlikte ateş böceği gibi yanan karşı kıyıların ışıkları, gelin gibi süsler tüm geceyi. Bozulmamış doğal güzellikleri, her çeşit sebze ve meyvenin bolca yetiştiği bahçeleri, iri ve kaliteli üzümleri ile yörenin en güzel köşelerinden biridir. Adını lezzetli köylerden aldığı söylenmektedir.

Köye yakın kurulan 800 dükkân kapasiteli sanayi sitesi bu yörenin gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Kirazlı Köyü’nün Yalova’ya uzaklığı 7 kilometredir.

KAZİMİYE KÖYÜ

Osmanlı İmparatorluğunun ilk yıllarında kurulduğu bilinen Kazimiye Köyü’nün eski adı Yoğurthan’dır. Köyün nefis yoğurtlarından dolayı bu ismi aldığı ve o dönemde İstanbul’un yoğurt ihtiyacının buradan karşılandığı söylenir. Türkiye’nin ilk kâğıt fabrikası, Kazimiye ve Elmalık köylerinin arasında kurulmuştur. Köyde geçmiş dönemlere ait bazı kalıntılar bulunmaktadır. Sebze ve meyvenin bolca yetiştiği Kazimiye Köyü’nde yörenin en lezzetli elmaları İstanbul pazarlarında alıcı bulur. Köyün Yalova’ya uzaklığı 4 kilometredir.

KURTKÖY

Kurtköy’ün eski adı Delipazar’dır. Yalova’nın çok özellikli köylerinden biridir. Adını köy civarında yaşayan çok sayıda kurtlardan aldığı bilinen Kurtköy’ün yerli halkını 93 harbinde Batum’dan gelen göçmenler oluşturmaktadır. Bugün mevcut olmayan ancak temel kalıntıları bulunan Kurtköy Kalesinin, Yalova’da bulunan Çobankale ve Elmalık Kalesi ile aynı dönemde yapıldığı sanılmaktadır. Kurtköy mağaralarıyla, yörenin en kapasiteli Alabalık üretim tesisleriyle, dağ yürüyüşü (treking) parkurlarıyla, yoğun orman sahaları ve coşkun akan dereleriyle turizm alanında önem kazanan köylerimizdendir. Organik tarım ve hayvansal ürünleriyle de turizm potansiyelini sürekli geliştirmektedir.

İlimizin en bol akarsuyu, gür ormanları, mağaraları, doğa yürüyüş parkurları, alabalık üretim tesisleri, organik hayvansal ürünleri ile Yeşil Mavi Turizm Seyir Yolu sayesinde Termal ilçemize ve Güneyköy üzerinden Bursa yolunan bağlantısı yapılmış olan önemli bir orman köyüdür. 

Alabalık üretim çiftliklerine yaklaşık 800 m. mesafede bulunan ve Anıt Çınarlar olarak bilinen Kapılı Çınar mevkiinde yaklaşık 10 dönümlük alanda mesire yeri planlaması yapılmış olup, bu alanda piknik üniteleri, çocuk oyun parkı, WC, ahşap köprü yapılarak 08.11.2007 tarihi itibariyle işletilmek üzere Kurtköy Muhtarlığına teslim edilmiş olup, peyzaj düzenlenmesi için proje çalışmaları devam etmektedir.

Bu alanda bulunan anıt ağaçların doğal Kültür varlığı olarak tescil edilmesi için Kocaeli Bölge Koruma Kurulu Müdürlüğüne müracaat edilmiştir. Kurtköy, Yalova’ya 13 kilometre mesafede bulunmaktadır.

SAFRAN KÖYÜ

Yaklaşık 150 yıl önce Rumların yaşadığı bir çiftlik konumundayken, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra tamamen Türklerin yerleşim alanı haline gelen Safran Köy, savaş sırasında kahramanlıkları ile bilinir. Sayısız şehit vererek düşmanla göğüs göğse mücadele eden köyün yerli halkını Kafkasya ve Batum’dan göç eden vatandaşlar oluşturmaktadır. Billur gibi suyu, yeşil tepeleri ve tüm yöreyi kuş bakışı gören güzel manzarası ile hareketli bir köy yaşamına sahiptir. Bolca yetişen bahçe ürünlerinin, renk renk çiçeklerinin yanı sıra hayvancılık yaygın olarak yapılmaktadır.

SAMANLI KÖYÜ

Yalova’dan Termal’e doğru çınar ağaçlarının süslediği yol üzerinde bulunan Samanlı Köyü, yörenin en eski yerleşim birimlerinden biridir. Termal-Yalova yol güzergâhında bulunmasından dolayı geçmiş dönemlerde de önemli bir alan olduğu düşünülmektedir. Osmanlı döneminden kalma iki hamam kalıntısının bulunduğu Samanlı’da lezzetli elmalarının yanı sıra her çeşit meyve ve sebzenin bolca yetiştirilmesi ile birlikte hayvancılıkta yapılmaktadır. Samanlı Köyü, Yalova’ya 5 kilometre mesafede yer almaktadır. Yalova-Termal arasında otobüs ve minibüs hattı olması dolayısıyla son derece rahat ve kolay bir ulaşıma sahiptir.

SOĞUCAK KÖYÜ

1864 yılında Kafkasya’nın Soğucak adlı bir yerleşiminden gelen göçmenler tarafından kurulmuş olan Soğucak Köyü, ilk olarak Paşaköy sırtlarında, daha sonra da bugünkü bulunduğu düzlük alanda yapılandırılmıştır. Yalova’ya 9 kilometre mesafede ve Yalova –Bursa karayolu üzerinden 1 kilometre içeride yer alır.

SUGÖREN KÖYÜ

Sırtını dağlara yaslamış şirin bir köy olan Sugören Köyü, yöre köylerinin el sanatları merkezi gibidir. Eski adı Çengiler olan köyün en büyük özelliği paha biçilmez değerdeki el dokuması ipek halılarıdır. Atölyelerde yapılan halı dokumacılığının yanı sıra neredeyse her evde bir halı tezgâhı bulunmaktadır. Sugören Köyü’nde el sanatları çok gelişmiştir. Köyde halı dokumacılığı büyük bir geçim kaynağını oluşturmaktadır. Özellikle Sugören’de dokunan ipek halıların kalitesi ve dokuması başta İstanbul olmak üzere birçok turizm merkezinde ve Avrupa’da çok sayıda alıcı bulmaktadır. Sugören Köyü’nde her türlü meyve ve sebze yetiştirilmektedir. Köyde tarihi kalıntılara da rastlamak mümkündür. Sugören Köyü Yalova’ya 15 kilometre mesafede bulunmaktadır.

HÖYÜK TEPESİ 

Yeşil & Mavi Turizm Seyir Yolu güzergâhında Sugören Köyü ile Sermayecik Köyleri arasında foto safari ve seyir noktası olarak en çok beğeni toplayan bölgelerden bir tanesidir. Valiliğimizce Piknik ve Mesire yeri olarak projesi yapılan Höyük tepede Aralık 2007 içerisinde düzenleme çalışmalarına başlanacaktır.

Sugören Köyüne 3 Km mesafede bulunan Höyük Tepe 600 m rakımlı ve üzeri küçük ölçekli otsu bitkilerle kaplı bir tepedir. Tepe noktasından doğu yönde İznik Gölü, batı yönde ise Marmara denizi görülmektedir.

AHMEDİYE KÖYÜ

Tavşanlı üzerinden güneye doğru gidildiğinde güzel bir köy çıkar karşımıza. Bulgaristan’dan göç etmiş çalışkan ve güler yüzlü insanlar yaşar bu köyümüzde. Etrafa bakındığınızda tablo gibi görüntüler içinde bulursunuz kendinizi. Büyükbaş hayvancılık, meyve ve sebze üreticiliği köyün geçim kaynaklarını oluşturur. Arıcılık her gün gelişmekte ve köy ekonomisinde önemi artmaktadır. Güzel kirazlarıyla ünlü bu köyümüzde mısır ve buğday tarlaları ne tarafa bakarsanız ayrı bir panoramik görüntü yaratır.

ÇAVUŞÇİFTLİĞİ KÖYÜ

Yalova-İzmit karayolunun üst kısmında yer alan gelişmiş bir köydür. Doğal güzellikler içerisinde ve Marmara Denizi manzaralı Çavuş Çiftliği’nde elma, kiraz ve şeftali yetiştirilmektedir. Geniş sulu tarım arazisine sahip Çavuşçiftliği Köyü’nde seracılık ve modern tarım yapılmaktadır.

AKTOPRAK KÖYÜ

Dağlar arasında orta yerinden dere geçen çok özellikli bir yerleşimdir Aktoprak. İsmini aldığı beyaz toprağı öyle ilgi toplamış ki, çevre köylerin halkı gelip buradan toprak alırlarmış. Doğal güzellikleri ile bilinen bu şirin köyün dışına doğru çıkıldığında yemyeşil bir düzlük çıkar karşınıza. Temiz havası, buz gibi suyu ve doğa yürüyüşüne müsait yapısı ile Ohune Yaylası. Yörede yayladaki suyun böbrek taşına iyi geldiği bilindiği gibi böbrek ağrısı çekenlere şöyle tavsiye ederler; “Bir gece kal iyileş !”... Aktoprak Köyü Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadele ile ünlüdür. Defalarca düşman baskınlarına uğramasına rağmen toprağını teslim etmeyen köyün tarihinde Atatürk’ün yakın arkadaşı olan ve Kurtuluş Savaşı’nda Şehit olan Binbaşı Mahmut Bey’in ismine de sık rastlanır.

FEVZİYE KÖYÜ

Fevziye Köyü geçmişten beri yörenin merkez köyü olma özelliğini taşımış sosyal ve aktif bir yerleşimdir. Civar köyler arasında ortaokula sahip ilk köy olduğundan bütün köylerin öğrencileri Fevziye’de okurlar ve yapılan etkinliklere burada katılırlardı. Halen süregelen bu geleneksel etkinlikler içinde Fevziye Güreşleri en bilinenlerdendir. Fevziye köyünün yerli halkını civar köyler gibi Çerkezler oluşturmaktadır. Kendine özgü geleneksel yapısını en güzel şekilde koruyan bu tertemiz köy, yeşillik içinde tepelik, inişli çıkışlı ve yaygın yerleşime sahiptir.

GEYİKDERE KÖYÜ

Altınova’nın yüksek tepelerinde yer alan Geyikdere, serin çam ormanları ile yörenin en güzel manzaralarına sahip yerleşimlerden biridir. İzmit Körfezini kuş bakışı seyreden ormanlık piknik alanları, günübirlik tatilin gözde merkezlerindendir. Ulaşım kolaylığı Geyikdere’nin tatil amaçlı ziyaretçileri için de ayrı bir avantajdır. Doğal manzaraların doyulmaz güzelliklerinin yanında Geyikdere’nin av sporlarına müsait alanları da ilgi çekmektedir. Geyikdere’nin yer aldığı yüksek tepelerde eskiden domuz avcılığı çok yaygınmış. Yörenin delikanlıları toplu halde domuz avına çıkarlarmış. Yine böyle bir av partisinde, bir avcı dere kenarına su içmeye gelen bir geyik vurmuş. Geyik öyle büyük, boynuzları öyle iriymiş ki, ağaçların arasından taşımaları günlerce sürmüş ve geyiğin etini onlarca aile tam 1 ayda yiyebilmişler. Böylece buranın adının “geyiğin su içtiği dere yeri” anlamında Geyikdere olarak kaldığı rivayet edilmektedir.

HERSEK KÖYÜ

Ülke tarihinde, konumu itibariyle her dönem önemini koruyan ve Yalova’nın tarihinde en fazla adı geçen yerleşim yeri Hersek’tir. Konstantin döneminde İstanbul’un başkent olmasıyla işlek bir bölge haline gelen Hersek’te tarihin izlerine rastlamak halen mümkündür. Eskiden İstanbul’dan İznik’e gidecek yolcuların, Gebze’den kayıklarla yola çıkıp Hersek’teki Dil Burnu’na geldikleri, tarih sayfalarının yanı sıra Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde de belirtilmektedir. Eski İpek Yolu’nun güzergâhında bulunan Hersek’in, Osmanlı döneminde de önemli bir ticaret merkezi olduğu bilinir. İzmit Körfezi’nin en dar noktası olan Dil Burnu, görülmeye değer manzarası ile körfezin incisi gibidir. Bereketli topraklarında şeftali, kiraz, çilek gibi her çeşit sebze ve meyve bolca yetişir ve buradan ülke geneline yayılır. Türkiye’de kivi üretiminin başlatıldığı ilk yer olan Hersek, yalnızca yörede değil, tüm ülkede kivi üretiminin yaygınlaşmasına öncülük etmiştir. Son dönemlerde yeni üretim bölgelerinin kurulmaya hazırlandığı bu yerleşim alanı, Yalova’nın ticaret ve turizm alanlarında gelişmeye son derece açık yerleşimlerindendir.

Tüm özelliklerini yanı sıra Hersek, bilimsel araştırmalara da ışık tutmaktadır. Bölgede 900 yıl öncesine ait bulunan mezar taşlarından, burada büyük can ve mal kaybına neden olan bir deprem yaşandığı, çok sayıda insanın öldüğü tespit edilmiştir.

Hersek Köyü’nde bulunan tarihi cami, hamam, su kemeri ve su deposundan oluşan külliye, 16. yüzyılda Hersekzade Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Büyük Marmara depreminde zarar gören ve
projesi, Valiliğimizce hazırlanarak ilgili kurula onaylattırılan Hersekzade Ahmet Paşa Camii, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından ihale edilerek restorasyon çalışmalarına başlanmış olup; 2008 yılı Ağustos ayında tamamlanacaktır.

KARADERE KÖYÜ

Ayazmayı geçince Karadere Köyü bütün sevimliliğiyle merhaba der. Dağlar arasındaki alanda yer alan ve tipik bir Çerkez Köyü olan Karadere, ismini coşkun sularıyla bilinen Karadere’den almıştır. Kışın coşan derenin nice köprüleri yıktığı söylenir. Son dönemde seracılığın yaygınlaştığı köyün tarihi uzun bir geçmişe dayanır. Eski İpek Yolu’na geçit olmuş bir ticaret yolu olduğu bilinmektedir. Her Çerkez Köyü gibi Çerkez düğünleri meşhur olup çok misafirperverdirler.

HAVUZDERE KÖYÜ

Yalova-Altınova yolu üzerinde yolun üst tarafına kurulmuştur. Meyvecilik tahıl ve mısır yetiştiriciliği yapılan Havuzdere’de otlak alanı az olduğundan hayvancılıkta az yapılmaktadır. Son yıllarda arıcılığa verilen önem artmıştır. İpek Halıcılığı da tarihi içerisinde önem taşımaktadır.

SERMAYECİ KÖYÜ

Altınova’dan güneye gittiğiniz en son sınırda bulunan bu güzel köyümüz Bulgaristan’dan göç eden göçmenler tarafından kurulmuştur. Düzenli meyve, sebze bahçelerinde ürettikleri ürünleri köy meydanında kurulan pazarda satışa sunmaktadırlar. Osmanlı çileği diye bilinen çileğiyle ünlü bu köyümüzde pınar ve kaynak suları bulunmaktadır. Hayvancılıkta köy ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.

TEVFİKİYE KÖYÜ

1866 yılında kurulan Tevfikiye’de hayvancılık ve tarım yapılmaktadır. Orhangazi’ye 26 km. mesafede olan Tevfikiye çok yüksek miktarda olmasa da yörenin Çerkez Peynirini üretmektedir. Coğrafi yapısı itibariyle doğal güzellikler içerisinde bulunan bu köyümüz, doğa tutkunlarını her yönüyle cezp etmektedir.

ÖRENCİK KÖYÜ

Örencik Köyü 1893 yılında Kafkasya’dan göç eden göçmenler tarafından kurulmuştur. Hayvancılık ve odunculuk ile geçimini sağlayan Örencik Köyü’nde üretilen keçi peyniri köy pazarlarında büyük ilgi görmektedir. Doğal güzelliklerin ortasında olan bu köyümüzde mimari tarzı dikkat çeken eski evler bulunmaktadır. Pınar ve kaynak suları bol olan köyün suyu da şifa suyu olarak kullanılmaktadır. Tevfikiye’ye doğru çıkışta bulunan Gelin Çeşmesine Örenciğe gelenlerin uğrak yeridir.

SOĞUKSU KÖYÜ

Altınova’dan güneye gidildiğinde karşınıza ilk olarak yemyeşil görüntüsü ile Soğuksu Köyü çıkar. Geleneksel yapısı ve kendisine has kültürel özelliklerini koruyan farklı bir Boşnak köyüdür. Eski ismi ayazma olan bu köy, dere kenarında kurulmuş şirin bir yerleşimdir. Mis kokulu şeftali bahçeleri, kırmızı kiraz ağaçları doğanın güzelliklerine başka bir renk katar. Serin suların aktığı dere kenarı köy halkını etrafına toplar. Köyün iki yanında yükselen alçak tepeler yörenin sebze, meyve bahçesi gibidir. Güzel Ayazma’dan göç etmeyen köy gençleri, babadan kalma sebze, meyve üretimini sürdürürler. Çalışkan ve misafirperver olan bu köyün bir özelliği de köy kadınlarının elinde lezzete kavuşan nefis Boşnak Böreğidir.

TOKMAK KÖYÜ

Altınova’nın Karamürsel sınırına en yakın köyü Tokmak Köyü’dür. Sevimli evleri ve çiçekli bahçeleri ile insanları cezbeder. Meyve bahçeleri ile çevrili Tokmak Köyü’nde meyvecilik köy ekonomisini oluşturmaktadır. Verimli topraklara sahip Toprak Köyü’nde her türlü yaş meyve üretimi yapılmaktadır.

SELİMİYE KÖYÜ

Selimiye, el değmemiş bir doğa, sakin bir dinlenme alanı arayanların hayran kalacakları sakin ve şirin bir dağ köyüdür. Oksijen deposu ormanları, piknik alanları, özellikle bahar ve yaz aylarında yöre halkının tercih ettiği yerlerdir. Mis kokulu dağlarda beslenen keçilerin sütü ile yapılan meşhur keçi peyniri, höşmerimi Selimiye ile özdeşleşmiş ürünleri oluşturur. Bugün pek fazla ipucu bulunmamakla birlikte, Selimiye köyünün ormanlık bölgesinde ve Gölcük denilen mevkide eski yapı kalıntıları mevcuttur.

HAYRİYE KÖYÜ

Armutlu İlçesi’nin şirin bir köyü olan Hayriye, özellikle yaz aylarında gezi amaçlı ziyaretçilerini ağırlar. Dağ sporlarına olanak veren yemyeşil tepeleri, görülmeye değer manzaraları oluşturur. Çam ormanları ile kaplı Hayriye’de yonca, buğday, mısır, kiraz, erik, şeftali ve incir yetiştirilmektedir. Köyün içinden geçen Yaman Deresi üzerinde bulunan yüzme gölleri doğal güzelliklerin yanı sıra yaz aylarında serinlemek için kampingciler ve doğa hayranları tarafından kullanılmaktadır. Her yıl 19 Haziran’da yapılan şenliklerinde, güreş, at yarışı ve nişancılık yarışmaları yapılmaktadır. Hayriye köyünde yapılan hayvancılık önem taşımakta olup, hayvancılık konusunda pilot bölge seçilmiştir. Sahile 6 km. mesafesi vardır. Yanı başında bulunan Bayramakkana adıyla anılan batık şehir kalıntıları bulunmaktadır.

FISTIKLI KÖYÜ

Fıstıklı sırtını yasladığı ormanların yansıması ile yeşile boyanmış tertemiz denizi, şirin köy yolları ile harika bir tatil köyüdür. Geçmişi 1400’lü yıllara dayanan eski bir yerleşim olan Fıstıklı’nın adını bolca yetişen lezzetli fıstıklarından aldığı bilinir. Çerezlik ve dolmalık fıstıkları, ün salmış zeytinleri ülkenin dört bir yanında alıcı bulur. Köyde ve civarında bol bulunan fıstık ağaçlarının, köyün tarihinde önemli bir yeri vardır. Eskiden Osmanlı Donanmasının bütün kürek ihtiyacı buradan karşılanır, kürekler fıstık ağacından yapılırmış. Tarihi ağaçları ile de bilinen Fıstıklı Köyü’nün meydanında tarihi çeşme, köye gelen ziyaretçilerin ilgi odalığını oluşturur. Temiz denizi ve sahili ile Mavi Bayrak çalışmalarını başlatan Fıstıklı, Gemlik Körfezinin en büyük balıkçı köyü olup, otel, motel, pansiyonları ve kamping alanları ile turizm hareketliliğinin yaşandığı ideal bir tatil köyüdür.

KAPAKLI KÖYÜ

Osmanlı döneminde kurulduğu bilinen Kapaklı Köyü, Akdeniz sahillerini kıskandıracak güzellikteki kıyı şeridine ve koylara sahip çok güzel bir yerleşimdir. Köy içindeki hamam kalıntısı ve eski mimari tarzda yapılmış köy evleri geçmişin esintisini bugüne getirircesine köyü süsler. Yemyeşil ormanları, temiz denizi ile Gemlik Körfezi’ne bakan bu güzel köyde, turizme hizmet veren tesisler ve restoranları ile özellikle yaz aylarında oldukça hareketli günler yaşanır. Köy halkının en önemli geçim kaynağı balıkçılıktır. Sahile güzellik veren balıkçı barınağı, kıyı şeridinin süsü gibidir. Kapaklı’nın balıkçıları sadece Marmara’da değil, Akdeniz ve Ege’ye de çıkarlar ve denizlerin bereketini köylerine de taşırlar. Doğal güzellikleri ve harika yolları ile kolay ulaşımlı, görülmeye değer yerdir Kapaklı Köyü.

MECİDİYE KÖYÜ

Armutlu’nun dağ köylerinden biri olan Mecidiye şirin bir orman köyüdür. Bakir doğasının güzellikleri içerisinde Mecidiye köye vardığınızda nefes aldığınızı yani yaşadığınızı hissedersiniz. Taz Dağına yakın yükseklerde kurulu bu köyümüzde hayvancılık da yapılmaktadır. Doğal piknik alanlarının güzellikleri içerisinde yeşili daha çok seveceksiniz.

ŞENKÖY

Yalova’ya 27 kilometre mesafede bulunan Şenköy, yörenin tüm güzelliklerini en sevimli haliyle sergiler. Kuş ve horoz sesleri ile başlayacağınız güzel bir güne Şenköy’ün etli ve leziz zeytinleri ile merhaba diyebilirsiniz. Köy merkezinden denize giderken bir fener göreceksiniz. Eğer bir doğa hayranıysanız, fenerin uzandığı kumsalı ve o görkemli kayalıkların manzarasını seyretmeden sakın geri dönmeyin.

ÇALICA KÖYÜ

Çalıca ismini, bolca yetişen çağlalarından aldığı söylenen Çalıca Köyü’nün geçmişi 200–300 y.y. öncesine dayanır. Bir zamanlar portakal ve mandalina bahçeleri ile tanınan bu şirin köy, bugün baklası, zeytini ve fasulyesinin bolluğu ile ünlüdür. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra köye inşa edilen Kalıcı Konut alanının işlek bir merkez haline getirdiği Çalıca Köyü Yalova İl merkezine 13 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır.

ORTABURUN KÖYÜ

Gür ve yemyeşil ormanların arasında yer alan Ortaburun tam bir orman köyüdür. Ağaçların arasında sıyrılan her tür spora uygun sakin yolları, temiz havası, kaynak suları insana sağlık ve huzur verir. Bozulmamış doğal dokusu ile bulunmaz doğal güzellikleri olan Ortaburun Köyü’nün Yalova’ya uzaklığı 12 kilometredir. 1893 yılında Batum’dan gelen Laz ve Gürcüler tarafından kurulmuş olup, halen dilerini devam ettirmektedirler. Sebzecilik ve seracılık yapılmaktadır. Emekli nüfusun hâkim olduğu Ortaburun halkı hayvancılık ve ormancılıktan geçimini temin etmektedir. Orman içi yolları düzenleme ve sanat yapıları yapıldıktan sonra orman içi doğa, doğa ve spor aktiviteleri, doğada atlı yürüyüş parkurları açılacaktır.

Ayrıca köyde üretilen süt Termal, Çınarcık ve civarın ihtiyacını karşılamaktadır. Devlete ait makilik alanlarda çam fıstığı dikilmektedir. Ortaburun’un doğal dokusundan dolayı arıcılık her geçen gün biraz daha gelişmektedir. Ihlamur çiçeği ve kestane ağacının meyvesi dışarıya pazarlanmaktadır.

GACIK KÖYÜ

İsmini 200–300 yıl önce obasını taşıyan bir Yörük kadınından aldığı söylenen, Yalova’nın en eski tanınmış köylerinden olan Gacık Köyünün, tarihini belgeleyen yazıtlardan, yaşayan medeniyetlerin varlıklarının M.Ö.1.yüzyıla kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Gacık köyünde bulunan tarihi kabartmalı yazıt (Stel) iki bölümden oluşmaktadır. Üst kısmında kabartma yer almakta olup, alt kısmında ise açıklama metni bulunmaktadır. “Açıklama metninde Halk Meclisi Halkın İşlerini Kusursuz ve hakkaniyetli Biçimde Yönettiği ve Kendi Kesesinden Şenlik Düzenlediği için Filotimosun onuruna Stel dikilmesini kararlaştırmıştır.” Adı geçen Stel, Yalova Açık Hava Müzesi'nde sergilenmektedir.

Gacık köy meydanında bulunan tescilli hamamın restorasyonu için proje hazırlık çalışmalarına başlanmış olup, aynı parselde bulunan ve Ulu Önder Atatürk’ün köyü ziyaret ettiğinde gölgesinde dinlendiği tescilli iki çınar ağacının yanındaki köy kahvesi, WC ile birlikte tarihi dokuya uygun çeşme yapılması için proje çalışmaları devam etmektedir.

Yüksek bir tepe üzerine kurulan köyde hayvancılık, tavuk ve yumurta yetiştiriciliği önemli bir yer tutarken, bol taze sebze ve meyveleri, cevizi de ünlüdür. Ormanlık alanı ve yeşilliği ile yörenin görülmeye değer köylerindendir. Gacık Köyü Yalova’ya 12 kilometre mesafededir.

ÇUKURKÖY

Çukurköy’de ziyaretçileri ilk karşılayan cıvıl cıvıl kuş sesleridir. Yörenin tüm köyleri gibi doğal yapısı, yeşil ağaçları, çiçekleri, şirin evleri ile sakin bir yerleşim yeridir. Geniş ormanlık alanlarının yanı sıra güzel manzaralara ve piknik alanlarına sahiptir. Sebze ve meyve üreticiliğinin önem taşıdığı ve son yıllarda kesme çiçek üretiminin yaygınlaştığı Çukurköy’ün Yalova’ya uzaklığı 22 kilometredir.

DEREKÖY

Yemyeşil ve oldukça şirin olan Dereköy, Yalova’ya 20 kilometre mesafede yer almaktadır. Kolay ulaşımı ile gelişmeye açık olan yerleşim birimlerinden biridir. Orman alanlarının geniş yer tuttuğu bu güzel köyde meyve ve sebze yetiştiriciliği yaygındır. Şeftalisi ve elmasıyla ünlü Dereköy, bozulmamış doğal dokusu ve misafirperver insanları ile Çiftlikköy’ün sakin ve sevimli bir köyüdür.

BURHANİYE KÖYÜ

150–200 yıllık bir geçmişe sahip olduğu sanılan Burhaniye, Yalova köylerinin en doğuda ki sınır köyüdür. Rizeli göçmenler tarafından kurulduğu bilinen köy, Kurtuluş Savaşı sırasında kahramanlıkları ile anılır. Burhaniye direnişçilerinden Abdulkadir Efendi’nin mezarı Burhaniye’de bulunmaktadır. Ormanlık, sebze ve meyveciliğin yaygın olduğu Burhaniye, bolca yetişen fasulyesi, iri çilekleri, tatlı ve sulu kirazları ile ilgi çeker. Yalova’ya 27 kilometrede yer almaktadır.

DENİZÇALI KÖYÜ

Yörenin özellikli köylerinden birisidir. Köye girdiğinizde, köy halkına ve konuklara sürekli açık olan Köy Konağı ile köyün en eski ahşap evi sizi karşılar. Konağın bahçesinde mis gibi demli çayınızı yudumlarken, her an bisikletli bir kafileye ya da bir doğa etkinliğine rastlayabilirsiniz. Sosyal aktivitelerin sıkça yapıldığı ve kolay bir ulaşımın olduğu Denizçalı Köyü Yalova’ya 20 kilometre mesafede bulunmaktadır. Denizçalı Köyü’nün adıyla ilgili birde rivayet vardır; Eskiden deniz kıyısında yer aldığı ve bölgenin önemli limanlarından olduğu söylenen Denizçalı’da çok güzel bir kız yaşarmış. Bütün köy delikanlıları bu güzel kıza âşıkmış ama O’nun gönlü hiç kimseye yatmazmış. Bir gün su ihtiyacını karşılamak için kıyıya yanaşan bir gemiden genç ve yakışıklı bir kaptan inmiş. Kız kaptanı görür görmez âşık olmuş, kaptan da O’na. Her gece, sahilde buluşur, denizin sesini birlikte dinlerlermiş.

Fakat kıza âşık olan köy delikanlılarından biri buna dayanamamış ve koşup kızın ailesine haber vermiş. Onları elele gören ev halkı kızgınlıklarından ne yapacaklarını bilememişler ve genç denizciyi orada öldürüvermişler. Sevgilisinin acısına dayanamayan genç kız kendini denizin sularına bırakıvermiş. İki sevgilinin hazin sonu karşısında deniz bile köye küsmüş, kendini çekmiş ve kurumuş. Köy bir çalılığa dönüşmüş. İsmi de Denizçalı olmuş. Şimdi denizden içerde kalan Denizçalı’nın yüksek tepelerinde, eskiden gemilerin bağlandığı demir halkaların halen durduğunu söylerler.

İLYASKÖY

16.Yüzyılda İstanbul Beyazıd Camii’nin yapımı sırasında, inşaatın kereste deposu olarak kullanıldığı söylenen köyün adının da bu tarihlerden kaldığı söylenir. Camii inşaatın deposundaki işleri takip eden İlyas adlı bir usta varmış. İstanbul’daki Camii’nin inşaatından malzemeler artınca, kalanlar ile depo olarak kullanılan yere bir camii yapmaya başlamışlar. Daha sonra İlyas ustanın yapımına vesile olduğu camiinin yakınına gelip yerleşenler burasını bir yerleşim merkezi haline getirerek İlyasköy adını vermişler. Yaklaşık 600 yıllık olan camiinin avlusunda bir mezar kitabesi bulunmaktadır. M.Ö.500 tarihlerine ait olduğu sanılan bir stel de, buranın geçmişinin daha eski tarihlere dayandığını belirtmektedir. Tavukçuluğun, sebze ve meyveciliğin yaygın olduğu İlyasköy, Yalovaya 25 Km mesafede yer almaktadır.

KABAKLI KÖYÜ

Çiftlikköy’ün en şirin köyü olan Kabaklı’nın ismini bir zamanlar bol yetişen kabaklarından aldığı söylenir. Doğal bir köy güzelliğine sahip olan Kabaklı Köyü’ne girdiğinizde, ilk olarak güler yüzlü insanları ile karşılaşırsınız. Eski ahşap evleri, sevimli yolları ve meyve ağaçları ile doğal yaşama duyduğunuz özlemi giderir, bir süre için de olsa hareketli kent yaşamından uzaklaşabilirsiniz. Ulaşımı kolay ve rahat olan bu sevimli köyün Yalova’ya uzaklığı 15 kilometredir.

LALEDERE KÖYÜ

İsmini aldığı rengârenk laleleri ile ünlü Laledere Köyü, Yalova’nın çiçek üretimini başlatan ilk köy olması açısından yörenin en önemli köylerinden biridir. Şimdilerde gül ve karanfile dönüşen çiçek üretimi dolayısıyla seracılık köyün en dikkat çekici üretimidir. Sırtını yeşil dağlara yaslayan Laledere, renkli köy yaşamı, yaratıcı, sıcak ve nüktedan insan yapısı ile bilinir. İlginç hikâyelerin, fıkraların birçoğu Laledere’den kaynak bulur. Bu şirin köy Yalova’ya 15 kilometredir.

KILIÇ KÖY

Mis kokulu şeftali bahçeleri ve elması ile ünlü Kılıç Köy, Yalova’nın gelişmiş köylerinden biridir. Ayçiçeğinin de bolca yetiştiği köyde her türlü sebze, mısır ve buğday tarlaları geniş bir yer kaplar. Köy halkının yaşamında hayvancılığın da önemli yeri vardır. Kurtuluş Savaşı’ndan önce Ermenilerin çoğunlukta olduğu bir yerleşim olmasına karşılık, savaş sonrasında şimdiki halkın yerleşimi haline gelmiştir. Kılıç Köyü, Yalova’ya 15 kilometrelik mesafededir.

SULTANİYE KÖYÜ

Sultan Reşat döneminde yapılan yenilik çalışmalarından dolayı Sultaniye ismini aldığı bilinen bu güzel yerleşimin ilk kurucuları Kafkas göçmenleridir. Sebzeciliğin ve meyveciliğin yaygın olarak yapıldığı Sultaniye, kendine has özellikleri ile yörenin tanınan köyleri arasında yer almaktadır. Çiftlikköy ilçesine 3 km., Yalova’ya da 7 km.’lik mesafededir.

AKKÖY

Yalova-Çınarcık Yolu üzerinde bir meyve, sebze bahçesidir Akköy. Yalova’nın en eski yerleşimlerinden biri olan şirin köy son yıllarda, yetiştirdiği rengârenk çiçekleri ve seraları ile ünlüdür. Yörenin en güzel bamyası ve bezelyesi, en lezzetli ve sulu elmaları Akköy’de yetişir. Termal ilçesine bağlı bir köy olan Akköy’ün ilçeye uzaklığı 8 kilometredir.

YENİMAHALLE KÖYÜ

Termal’e doğru yol alırken Yenimahalle’nin sardunya kokulu bahçelerinden geçerseniz. Renkli badanalı evleri ve çiçekleri ile ayrı bir havayı soluyarak keyif alırsınız. 3500 dönüm üzerinde kurulmuş olan Yenimahalle köyü, geniş orman alanları, meyve üretimi ve hayvancılığı ile Yalova’nın aktif alanları arasında yer alırken gelişen pansiyonculuğu ile turizm hareketinin yaşandığı bir yerleşimdir. Yalova’ya uzaklığı 8 kilometredir.