Güzel ilimiz Yalova Armutlu’dan Altınova’ya kadar 75-80 kilometre uzunluğunda bir sahile sahiptir. Denizden başlayarak yer yer 13-15 kilometreye ulaşan bir şerit halinde 847 km2’lik bir yüzölçümüyle Türkiye’nin en küçük ilidir. Güney kısımları tamamiyle ormanlıktır. İlin yüzde 58’lik kısmı ormanlakaplıdır.

Bu bilgileri hatırladıktan sonra gelelim esas konumuza. İlimizde Samanlı dağlarından doğan 17 dere bulunmaktadır. Bu dereler şunlardır; 1-Kocadere, 2-Karpuz Dere (Teşvikiye Deresi), 3-Koru Deresi, 4-Samanlı Deresi (Sellimandıra Deresi), 5-Safran Deresi, 6-Balaban Dere, 7-Elmalık Deresi, 8-Sultaniye Deresi, 9-Kılıç Deresi, 10-Yalakdere, 11-Karanlıkdere, 12-Acısu Deresi, 13-Handere, 14-Kaledere, 15-Armutlu Deresi, 16- Yamandere, 17-Uzundere.

Derelerin en önemlisi ve en büyüğü Sellimandıra deresidir. Samanlı Deresi (Sellimandıra Deresi),Samanlı Dağları’nın adıyla da anılmaktadır. Gemlik İlçesi’nin sınırları içinde kalan Taşpınar, Kolaçan Tepe ve Bedesten Tepe’lerdeki kaynaklardan doğmaktadır. Çevresindeki birçok dereciklerle beslenen ve Bedesten Deresi adı ile Yalova İli sınırları içine giren bu dere daha sonra Nacaklı Dere adını alır. Önce batıdan gelen Ferhat Deresi ile birleşen ve kuzeye doğru akışını sürdüren, daha sonra da Şeftali Dere ve Havuz Dere sularını da aldıktan sonra, Sellimandıra çevresinde, Kaplıcalar’dan gelen İsmail Dere ile birleşen bu dere Sellimandıra Deresi adını alır. Bu bölümden itibaren yatağı genişleyen akarsu, Yenimahalle Köyü, Kadıköy, Samanlı Köyü ile Devlet Üretme Çiftliği arazisini sular. Dereağzı denilen yerde Samanlı Deresi adı ile denize dökülür. Samanlı Deresi, en geniş ve en uzun akarsu olduğu gibi en bol su taşıyanıdır. Sellimandıra bölgesinin yukarısında bol miktarda alabalık bulunmaktadır. Nacaklı Deresi bölümünde ormanlar arasında Sudüşen mevkii’nde 30 metrelik bir de şelale oluşturmaktadır. Sudüşen Şelalesi, yazın bir çok meraklının konaklama ve ziyaret yeri durumundadır.

Samanlı Deresinin uzunluğu 40 km civarındadır. 81 km2 ‘lik su toplama alanına sahiptir ve Yalova istasyonundaki ölçümlere göre ortalama debisi 3.953 m /sn, yıllık ortalama su hacmi ise 120 milyon metreküptür.

Yalova’nın en büyük ve en önemli barajı Gökçe Barajı bu dereden beslenmektedir.

Gökçe Barajı’nın dışında Armutlu ilçemizde bir gölet bulunmaktadır. Altınova’da Karadere ve  Kınalı Barajları yapım aşamasındadır. Gökçe 2 barajı, Armutlu Kaledere Göleti 2 ve Şenköy barajı ise proje aşamasındadır.

Bu baraj ve göletleri besleyen derelerin tamamı Samanlı dağlarından beslenmektedir. Şimdi biz bu derelerin kaynaklarıyla uğraşırsak ne olur  dersiniz? 2035 yılında 640 bin olması planlanan Yalova Nüfusu susuz kalır.

RÜZGAR SANTRALLERİ ORMANLARIMIZI TALAN EDİYOR.

Armutlu’dan başlayarak Yalova Kurtköy sırtlarına kadar gelen yüzün üzerindeki Rüzgar Türbini (Rüzgar Gülü) yapım çalışmaları son hızla devam ediyor. Yalova RES (Armutlu Aydem Enerji 54 MW), Çakıl RES ( Yalova Güven Enerji 32 MW),  Manastır Esenköy RES(Yalova Çınarcık Ağaoğlu Enerji 30 MW), Yalova Rüzgar Santrali (Yalova , Çınarcık Fina Enerji 21 MW), Göktepe RES (Armutlu Erguvan Enerji 3.50 MW) halen devrede olan 5 adet rüzgar enerji santrali, Yalova Merkez ilçe sınırları içindeki Vatan Petrol’e ait Rüzgar Enerji Santrali yapımı devam ediyor.

Elbetteki temiz enerji kaynağı olarak RES’lere karşı değiliz. Çok rüzgar alıyor diyerek Yalova’nın 1. Sınıf ormanlarını talan edip binlerce ağacı kesmemiz gerekmez değil mi? Üzerinde ağaç olmayan ancak rüzgar esen tepemiz, dağımız hiç mi yok.

Bu kadarla dururlar mı, yoksa Armutlu’dan çıktık yola selam verdik sağa sola deyip devam ederler mi dersiniz. O zaman İzmit Yuvacık Barajı kaynakları da tehdit altına girmez mi?

RES’ lerle endemiklerimiz de tehlike altında: Yalova ve çevresinde yayılışı olan endemik ve diğer türler Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü tarafından araştırılmıştır. Yalova flora ve faunası ana hatları ile tespit edilmiştir. Bu çalışmalarda göre 40 endemik türün yayılış gösterdiği saptanmıştır. Doğa derneği yayınlarına göre; Armutlu Yarımadası uluslar arası kriterler kapsamında önemli doğa alanıdır. Endemik türlerin 35 tanesi bu bölgede yayılış g österir. Ayrıca alanda topluluklar halinde Pinus pinea (Fıstık Çamı) ormanları bulunmaktadır. Bu habitatlar Bern Sözleşmesinin Tehlike Altındaki Doğal Habitatlar Listesinde 42-83 C1 numara ile yer almakta olup koruma altına alınması gerekmektedir.

Dahası da var. RES’ler için açılan yolların ormanlara vereceği zararlarda dikkat çekici boyutlarda. Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü öğretim görevlilerinden Mehmet EKER, H. Hulusi ACAR, H. Oğuz ÇOBAN, ORMAN YOLLARININ POTANSİYEL EKOLOJİK ETKİLERİ konulu bir çalışma yaptılar. Bu çalışmanın raporunun özet bölümünün ilk cümlesi aşağıdaki gibidir.

“Yollar bitki ve hayvan popülasyonları üzerinde küçülmelere ve habitat kayıplarına, toprak, su kaynakları ve akarsular üzerindeki erozyon ve sedimentasyon oluşumuna, kimyasal kirlenmeye, fragmentasyona, kenar etkilerine ve insan etkilerinin ıssız alanlara erişimine neden olur.”

Yazacak başka söz bulamıyorum. İyi haftalar diliyorum.