Televizyonda haberleri izlerken, Türkiye’ nin dört bir yanındaki orman yangınlarını gördükçe içim acıyor, kahroluyorum.
Binlerce hektar orman göz göre göre yok oldu.
Bölgede insan olarak can kaybımız var; ayrıca ormanda doğal hayat sona erdi. Yüzlerce ev, hayvan barınağı, yaşam alanları bitti- tükendi. Pek çok insan varını yoğunu her şeyini (hayallerini- geleceğini) kaybetti. 
THK’ nun elindeki atıl vaziyetteki yangın söndürme uçaklarına ya da yabancı ülkelerden kiralanan uçak ya da helikopter konusuna hiç değinmeyeceğim
Bu satırları okuyan herkesin, ülkemizin içine düştüğü bunalımdan etkilendiğini düşünüyorum.
Ne olup bitiyor diye devamlı olarak televizyonlardaki haberleri izliyor, yazılı basında konuyla ilgili haber ve yorumları okuyorum.
İlgimi çeken bir röportaj, 6 Ağustos 2021 günü Türkiye gazetesinde yayımlandı. Eski Orman Genel Müdürü Abdurrahman Sağkaya, yangınlar hakkında ilgi çekici söylemlerde bulundu. Daha sonra bir çok gazete ve internet sitesinde paylaşılan yazıyı gözden kaçıranlar için özetleyelim:
“ Orman yangınları bilinçli ve plânlı bir şekilde çıkarılmış. Kundakçılar maşa, asıl bu işin arkasında üst akıl var. Üst akıl her şeyi hesaplamış. On günlük meteoroloji raporlarını incelemişler. Rüzgârın yönüne, nem oranına, yağmur durumuna bakmışlar.
Orman yangınları kesinlikle bir kundaklamadır, normal bir olay değil. Ancak bu olay, 10 günlük hava tahmin raporuna bakılarak yapılmış bir kundaklama. Rüzgârın yönü ve hangi günler çok olacağı, nemin miktarı, yağmurun yağıp yağmayacağı veya sıcaklığın yüksek olacağı önceden incelenmiş. Üst akıl tüm bunları hesaplayıp bu yangınları öyle çıkardı.
İstatistiklere bakıldığında son 100 yılda Türkiye'de hiç bu kadar büyük çaplı bir yangın çıkmadı. İtalya, İspanya, Yunanistan gibi Akdeniz kuşağındaki ülkelerle karşılaştırdığımızda yangın bölgelerinde Türkiye'nin bu ülkelere arasında en başarılı ülke olduğunu görürsünüz. Yanan alan olarak bunlardan çok daha az yanan alanımız var. Ortalama her yıl yangın oranımız 10 bin hektar. Bunu normal sayarız. Çok kurak, çok kötü hava hâlleri olduğunda bile son 50-60 yılda 30 bin hektarı geçmedi. Ama bu defa çok bilinçli ve planlı bir şekilde yapıldığı açıkça görünüyor ki, 100 binlerce hektarı bulmuş vaziyette.
Orman yangınları havadan sönmez, karada söner. Havadan yapılan müdahaleler, yangınların sönmesini kolaylaştırır. Bu nedenle Orman Teşkilatımızın binin üzerinde arozözü ve 15 bin orman işçisi bulunuyor. Bunlar anında karadan orman yangınlarına müdahale ederler. Bu bakımdan Orman teşkilatı güçlü ve yeteridir. Ancak bu defaki yangınlar çok farklı.
1986 yılında yangınlarda kullanılmak üzere ilk defa biz altı adet helikopter aldık. Günlerce, aylarca 'Helikopter mi daha etkili yoksa uçak mı' diye tartıştık. Sonra, helikopterin her bakımdan uçağa nazaran çok daha etkili olduğu kararına vardık. Çünkü helikopter her yerden (göller, suni göl) su alabilir. Uçaklara göre daha çok sorti yapabilir. Uçağa nazaran üç beş kat daha hızlı hareket eder. Uçak bir sorti yapıncaya kadar helikopter 10 sorti yapar. Helikopterler baget denilen kovalarını 50 metre- 100 metreye sarkıttıkları için ateşe daha yakından müdahale derler. İkincisi, helikopterle tatlı su atabiliriz ama uçakla sadece tuzlu su atabilir. Bu da yangın bittikten sonra ormanları gençleştirme, fidanlamada sıkıntılar olabilir. Bir diğer husus ise helikopterle yangının gözü dediğimiz merkeze su atmak gerektiğinde iki buçuk ton suyu o noktaya boşaltabiliriz. Uçak ile bunu da yapamazsınız. Uçak havada duramaz, gitmek zorunda. Aynı yere boşaltmanız mümkün değil. Ayrıca uçak, kendini emniyete almak için daha yüksekten uçar. Helikopterle daha aşağıdan, yangına daha yakın mesafeden su atarsınız ve havada buharlaşma daha az olur.
Yanan ormanlarda çoğunlukla Kızılçam ağaçları bulunur. Kızılçam ağaçlarının tohumları kolay kolay yanmaz. Yangın bittikten sonra tohumlar arazide çimlenmeye başlar ve en geç 5-6 ay içerisinde arazi bütün çimlenir. Bunlar yemyeşil hale sokar araziyi. Çok ekstrem yerlerde toprağın uygun olmadığı ve toprak kalınlığının yeterli olmadığı yerlerde çimlenme olmaz. Doğal gençleştirme dediğimiz oralarda fidan dikeriz.”
“Ciğerimizi yakan bu yangınlar nasıl çıktı, bu sabotaj ihtimali var mı?”, “Yangından sonra ağaçsız kalan bölgeler rant uğruna yağmalanacak mı?” soruları umarım yanıt bulur ve endişeler giderilir.