Bir yıl önce 25 Ağustos’ta ülkemizin  tarihi çınarlarından birini yitirdi.

Tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık kalmakta olduğu hastanede yüzyıllık yaşamını tamamlayarak bizlere veda etti.  Özel bir izinle cenazesi Fatih Camii avlusuna defnedildi.

Her ulusun tarihinin varlığı kadar, bu tarihinin araştırılması, incelenmesi, gün ışığına çıkarılması da önemlidir. Ne yazık ki; bizler dünyada en köklü tarihe sahip olan uluslardan birisi olduğumuz halde bu güne kadar yeterince bu alanda çalışma yapmamış, kendi tarihimizi gün ışığına çıkaramamış olmanın ezikliğini yaşıyoruz.

İşte Prof. Dr. Halil İnalcık; bu açıdan ayrı bir değere sahiptir. Onun son yolculuğunda Fatih Camii avlusunda özel izinle defnedilmesi de geç de olsa bizim onun önemini anladığımızın bir işaretidir. Bursa Tarihi ya da daha geniş anlamıyla yalnız  Bursa’da tarihle ilgisi olanlar değil, dünyanın her ülkesinden tarihle uğraşmayı iş edinmiş her insanın kesinlikle Prof. Dr. Halil İnalcık’ın bu alandaki önemini bilirler.

Çünkü Halil İnalcık; tarihi masa başından kendi coğrafyasına da taşımayı başarmış bir isimdir. Örneğin; Osmanlı Tarihi’nin ilk dönemleri için oldukça önemli alan Söğüt’ten başlayarak, Yenişehir’e oradan da Yalova’dan Bursa’ya kadar ulaştığı dönemi kendi coğrafyasında adım adım dolaşarak izleyen İnalcık, gerçek bir bilim adamının neler yapmasının da güzel bir örneğidir.

Prof. Dr. Halil İnalcık ilerleyen yaşına karşın, yaşamının sonuna kadar çalışmalarına ara vermemiş, eli kalem tuttuğu sürece yazmaktan, bacaklarında derman olduğu sürece araştırmaktan yılmamıştır.

Başta Uludağ Üniversitesi Tarh Bölümü Profesörü Yusuf Oğuzoğlu, Orhangazili Araştırmacı-Yazar Raif Kaplanoğlu başta olmak üzere bu alanda çalışma yapan genç kuşaklara da kılavuzluk yapmıştır.  Daha önemlisi kendi başlattığı çalışmaları sürdürecek bir kuşağı bilim dünyamıza kazandırmıştır.

Yüz yılı bulan yaşamında Prof. Dr. Halil İnalcık hiçbir an bilimsel kişiliğinden kopmamıştır.

******

26 Mayıs 1916’da İstanbul’da dünyaya gelen Prof. Dr. İnalcık’ın çocukluğu hep savaş yıllarında geçer. Halil İnalcık, İlkokulu Ankara’da, ortaokulu Sivas Öğretmen Okulu’nda, yüksek öğrenimini Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu’nda bitirir.

1935’te “Atatürk’ün tarih tezi”ni bilimsel temellere dayandırmak için kurduğu Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne başladı. İnalcık, 1940’ta mezun olunca üniversiteden öğretim görevlisi olarak kalır. Tarih araştırmacılığına nasıl başladığını ise şöyle anlatır:

“Arşivlerde 1432 yılına, II. Murat devrine ait bir tımar defteri buldum. Bu, arşivimizdeki en eski defterdir. Onu 1954’te yayınladım. Bu Arnavutluk’a ait bir defterdi ve Arnavutluk tarihine yönelik çok önemli sorunları çözmemize yardımcı oldu. Ben eğer şöhretli bir tarihçi olmuşsam, bunu Türk arşivlerine borçluyum. Bu arşivler çok mühim ve çok zengindir. Sosyal bilimlerle uğraşan Türk bilim adamları bu arşivler sayesinde önemli çalışmalar yapabilirler ve Türkiye’nin sosyal bilimlerdeki başarısı bizi Fransa’nın yanına yerleştirir. “diyerek bu alanda çalışmalara yapmamız için önemli bir uyarı yapar.

*****

Prof.Dr. Halil İnalcık İnalcık, tarihçilerimize şu öğütlerde bulunuyor: “Türk tarihçilerine bir öneride bulunmak gerekirse diyebilirim ki daima belgelere sadık kalın. Eğer hakikati ortaya çıkarırsanız bu daima bizim lehimizedir, çünkü bugüne değin tarihimiz hakkında yazılanların çoğu ya yalandır, ya çarpıtmadır. Eğer mübalağa yaparsanız kendinizi kabul ettiremezsiniz, sizi ciddiye almazlar.”

*****

Prof. Dr. Halil İnalcık’ın iyi bir tarihçi olmasındaki en önemli nedenlerden biri de bildiği yabancı dillerdir. İngilizce, Almanca, Fransızca’yı çok iyi okuyabilen İnalcık, Arapça ve Farsça’yı da kullanabiliyor ve bir sözlük yardımıyla okuyabildiği diller arasına İtalyanca’yı da katabiliyor. Bu, kaynakları araştırmaları için kullanmamasına ve yabancı dillerde yayın yapmasına olanak sağlıyor.   

Prof. Dr. İnalcık sayıları yüzleri geçen makale ve kitaplarıyla dünya tarihçiliğinde seçkin bir yer yapmıştır. Başarısının göstergeleri aldığı ödüllerin çok üzerinde. Bunlar arasında Rockfeller Vakfı, Türk Tanıtma Vakfı, ODTÜ Mustafa Parlar Vakfı, Sedat Simavi Vakfı, Dışişleri Bakanlığı Yüksek Hizmet, Kültür Bakanlığı Sanat ve Kültür Büyük Ödülleri sayılabilir.

Prof. Dr. Halil İnalcık yüz yıllık ömrünü tarihe adamış, ülkesinin tarihini en iyi biçimde gün ışığına çıkarabilmek için elinden gelen hiçbir emeği esirgememiştir.

Ülkemizin tarihçilik anlayışı  Prof.Dr. Halil İnalcık’tan neler öğrendiğini zamanla çok daha iyi anlayacaktır.

Yalova ise Rahmetli İnalcık için Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yer olması yönünden önemlidir.  Bu yüzden Prof. Dr. Halil İnalcık ile

Yalova’nın birbirinden kopmaz bir bağı vardır.

Osmanlı Devleti başka kaynakların söz ettiğine göre Söğüt’te mi kuruldu, yoksa Yalova’da mı kırıldı?

Bu sorunun yanıtı araştırmacılarımıza kalmış.

Ancak Prof. Dr. Halil İnalcık söyledikleri mutlaka dikkate alınması gereken, bu alanda yeni görüşler sunabilecek bir araştırmacı idi.

Mekanı cennet olsun!

Kalın sağlıcakla…