DÜN CENNET BAHÇESİNDE  GEZİNDİK…

Büyük bir ferforje demir kapının önünde toplaştık yaklaşık 10 kişiyiz, demir kapı yavaş yavaş açılıyor ve bahçeye doğru yürüyoruz. Sanki bambaşka bir dünyaya adım atıyoruz. Yemyeşil çim üzerinde yavaş adımlarla ilerliyoruz, etrafımız yüksek ağaçlarla çevrilmiş , ağaçların herbiri bir başka tür, birbirinden eşsiz ağaçların oluşturduğu yeşil koridordan  iç içe geçmiş iki havuzun bulunduğu bir avluya ulaşıyoruz. Yanımızda getirdiğimiz konuklarımız ve tanrının yaratırken büyük özen gösterdiği dünyalar güzeli öğretmenimizi  hasırdan örülmüş sandalyelerimize oturtup kısa bir soluklanma molası veriyoruz. Zira gördüğümüz manzaranın muhteşemliği karşısında adeta nefesimiz kesilmiş bir haldeyiz.

                                         KUŞLAR VE KURBAĞALAR SENFONİSİ

Havuz başında oturmaya başlayınca ağaçların arasına gizlenmiş binbir çeşit kuş başlıyor bir senfoniye, bir an sakalar, bir an kanaryalar daha sonra bülbüller başlıyor koro halinde şakımaya, gelen konukları enfes bir musıki ile selamlıyorlar. Oturduğumuz havuzun içinde nilüfer çiçeklerinin iri yaprakları üzerine tünemiş kurbağalar kuşlardan sahneyi kapıyorlar ve başlıyorlar havuzbaşı konuklarına su şırıltıları arasında hünerlerini göstermeye, o kadar çoşkulu bir şekilde sürdürdükleri bu gösteri bizleri adeta büyülüyor. Bizler birbirimizin yüzüne şaşkınlıkla bakarken gayri ihtiyari uzanıyoruz yanımızda getirdiğimiz sazları almaya ve müzisyenliğimizin onlardan aşağıda kalmadığını onlara ispatlamak için büyük gayret göstererek  birşeyler icra ediyoruz. Bizler şarkıları çalarken kuşlar ve kurbağalar hiç seslerini çıkarmayarak büyük bir dikkatle bizleri dinliyorlar.Şarkı çalmaya son verince kuş ve kurbağa senfonisi  büyük bir coşku ie tekrar başlıyor, anlıyoruz ki karşılıklı beğeni oluşmuş.

                                             YALOVA’DA BİE CENNET KARACA ARBETRUM

Bizlere ev sahipliği yapan mihmandarımızın teklifi ile yerlerimizden kalkıp cennet bahçesinin derinliklerine doğru süzülüyoruz , gördüğümüz  eşsiz güzellikteki ağaçlar ve bitkilerin varlığı ile yüce yaradana şükranlarımızı sunuyoruz. Öylesine bir özenle   yaradılan bu güzellikleri görüpte şükretmemek mümkün değil. Bu gezdiğimiz eşsiz yer Yalova Samanlı köyünde yaratılmış bir cennet mekan, KARACA ARBETRUM. Bütün dünyanın yakından tanıdığı Toprak Dedemiz sayın Hayrettin KARACA’nın büyük emek ve servet  harcayarak Yalova’ya kazandırmış olduğu muhteşem bir ağaç müzesi. Bütün yaşamı boyunca bizzat kendi çaba ve gayretleri ile dünyanın dört bir yanından toplayıp oluşturduğu yaklaşık 140 dönümlük bir cennet. Ağaçların ve bitkilerin muhteşemliği kelimelerle anlatılamayacak kadar mükemmel. Bu güzellik sadece görülünce anlaşılabilecek nitelikte, kelimeler durumu anlatmaya kifayetsiz kalıyor. Dünya Çevre Gününde Karaca Arbetrumun çevreciler tarafından izdiham yaratacak boyuttta dolup taşacağını düşünüyordum ama gelin görünki bizden başka hiç kimse cennetin kapısından girmedi. Bütün bir günün büyük bir kısmını biz cennette geçirdik. Sevinelim mi üzülelim mi inanın bilemedim.

                                             TOPRAK DEDE HAYRETTİN KARACA

Düşünün Hayrettin KARACA 1986 yılında  Türkiye'nin ilk özel arboretumunu kurdu ve yurtiçi-yurtdışında gezdiği her yerden tohumlar topladı, botanik bahçelerini gezdi ve bağlantılar kurdu. Karaca'nın Yalova'da kurduğu Karaca Arboretumu, dünyanın hertarafındaki botanikçiler tarafından bilinmektedir. Yılda iki kez yayınlanan Arboretum Magazin'i bilimadamlarının araştırma ve görüşlerinin yayınlandığı bir forum olmuştur. Türkiye için adeta bir gen koruma merkezi olan Karaca Arboretumu içerisinde 14.000 türü barındırıyor. Hannover Üniversitesi'nden ekoloji profesörü Franz H. Meyer, Hayrettin Karaca'dan "Şimdiye kadar hiç böylesine kişisel çıkar gütmeden, kendini insanlığın yararına çalışmaya adamış birine rastlamadım." diye bahsetmektedir.

Hayrettin KARACA’nın aldığı ödüllerin bir kısmını sizlere sunmak istiyorum.


Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından Fahri Doktora 1990
Birleşmiş Milletler Çevre Programının 'Global 500 Roll of Honour' Ödülü 1992
Çevre Bakanlığı tarafından "Çevre Beratı" 1992
Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından verilen 'Çevre Ödülü' 1993
Uluslararası Lions Club tarafından 'Melvin Jones Fellow Ödülü 1994
Çevre Bakanlığı tarafından "Üstün Hizmet Ödülü" 1994
ODTÜ tarafından 'Felsefe Onur Doktorası' 1995
Ege Üniversitesi "Fahri Doktora"sı 1995
Milli Olimpiyat Komitesi "Fair Play" Ödülü 1996
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı "Hoşgörü Ödülü" 1996
Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından "Şeref Üyeliği Beratı" 1997
Kırıkkale Üniversitesi ilk Fahri Doktora unvanı 1997
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü 1997
ÇEVRETED tarafından "Çevreted 97 Onur Ödülü" 1997
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi "2000 Yılının Öncüleri" Ödülü 1998
Genç Hukukçular Derneği tarafından "Yılın Yurttaşı" Ödülü 1998
Türkiye Çocuk Dergisi tarafından Babalar Günü nedeniyle "Toprak Baba" unvanı 1998
Anadolu Üniversitesi Fahri Doktora Ödülü 1998
BİLSES Vakfı "Çevre Ödülü" 1998
Ankara Çankaya İzci Grubu tarafından "Yılın Doğa Dostu" Ödülü 1998
Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından "Yılın Adamı" Ödülü 1999
Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı tarafından "1998 Türk Dünyasına Hizmet Ödülü" 1999
TBMM Onur Ödülü 2005
Right Livelihood Award 2012(Alternatif Nobel Ödülü)
Birleşmiş Milletler "Orman Kahramanı Ödülü" 2013

                                                MESUDE ÖĞRETMENİN ZERAFETİ

Yalova’nın çevre gönüllülerinin  ‘’5 Haziran 2017 DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ’’, Hayrettin KARACA’nın Samanlı köyündeki   ( Arbetrumda ) yaşam alanında onun ellerini öpmek için sıraya girmesini çok arzulardım,  fakat  92 yaşındaki Mesude ENGİN ÇAĞATAY öğretmenimizin önderliğinde utanarak onun elini öpmek için kapısında bekledik.