Bakara Suresi'ne göre Kuran'ın İslam peygamberi Hz. Muhammed'e (SAV) gönderilmesi Ramazan ayında başlamıştır ve bu ay içinde "oruç" tutmak müslüman'lara emredilmiştir. İlgili ayet (Bakara 185) şöyledir:

O Ramazan ayı ki irşâd için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz!

Oruç ibadetinin özünde insanın nefsine hakim olabilmesi vardır. Ramazan ayında güzel huyların öne çıkarılması, kötü huylardan uzaklaşılması sağlanırsa bu ibadetin amacına uygun davranılmış olacaktır. Güzel huylar sadece Ramazan ayı içinde değil de bütün bir ömre yayılabilirse arzulanan emele ulaşılmış olacaktır.

Ramazan ayı paylaşma ayıdır. Bu ay içinde verilecek olan Fitre ve Zekat’ların ihtiyaç sahiplerine ulaşması dinimizin en güzel dayanışmasıdır. Hali vakti yerinde olanların ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatması ne kadar güzel , ne kadar yüce bir davranıştır.

Benim Ramazan ayı içinde yadırgadığım bir davranış var. İhtişamlı iftar sofralarında yapılan israf içimi sızlatmaktadır. Ramazan oruçunun ruhunu zedeleyen, kuş sütünün eksik olmadığı sofralarında gösterişe yönelik iftar davetleri verilmesi ve ihtiyaç sahiplerinin bu sofralara davet edilmemesi son dönemlerin modası oldu.

Daha da tuhafı lüks otel ve restorant'lar da kamu kurumlarının verdiği iftar davetleridir. Kamunun parası ile eşi dostu ağırlamak ne kadar doğru oluyor ? Kimin parası ile bu davetleri veriyorsun diye soran bir merci yok. Kamu kurumları ve yerel yönetimler gerçek ihtiyaç sahiplerine erzak yardımı yaparak daha hayırlı bir iş yapmış olurlar. İnanın bana toplu iftar davetlerinde bile gerçek ihtiyaç sahipleri o iftar sofralarına gelmiyor.

Yalova’da uzun yıllardır Ramazan ayı boyunca aş dağıtan Hacı Hayriye hanımın ( Hayriye Güngör ) torunu İlker KAYA ve ailesi fakir fukaradan büyük dualar almaktadır. Bu yılda 1.400 İhtiyaç sahibi aile bu hayırsever insanların sunduğu hizmet ile Ramazan ayını sofralarında sıcak aş eksik olmadan geçirecek . Yüce Mevlam yaptıkları sevabın karşılığını iki cihanda hayırseverlerin önlerine çıkarsın.

Ramazan yayı ardımlaşma , empati kurma ayı bu irfanlı ayı, sağlık,mutluluk ve afiyet içinde geçirmenizi diliyorum. Yazımı bir ramazan fıkrası ile tamamlıyor saygılar sunuyorum.

Bizi de yedirirsin!

Eskiden toplu ramazan yemeklerinde, iftar ziyaretlerinden artan yemekleri, yemek masasına hizmet eden çocuklar yermiş.. Yani artan yemekler onların hakkı imiş.

Bir iftar yemeğinde çorba içildikten sonra hoca cemaate:

- Çorbayı arttırmayın israf haramdır. Yemeği bitirmek sünnettir, der.

Böylece çorba tamamen biter.

Sıra sebze yemeğine gelir, hoca yine :

-Arttırmayın sünnettir” der yemek biter.

Sıra pilava gelir, tatlıya gelir.

Hoca:

-Sünnettir, diyerek, her şeyi cemaate yedirir ve hizmet yapan çocuklar aç kalırlar.

Yemekten sonra hocanın ellerini yıkaması için su döken çocuklarla hoca şakalaşmak ister:

-Balam sizin adınız ne, der.

Çocuklar:

- Farz hoca efendi, derler.

Hoca:

-Balam hiç farzdan ad olur mu?” der.

Çocuklar da:

-Olur ya, sünnet diyelim de bizi de cemaate yediresin öyle mi ?” derler…