Bir toplumu oluşturan bireylerin yaşam şekilleri, birbirleriyle olan ilişkilerindeki davranış biçimleri o toplumun kültür düzeyinin bir göstergesidir.

Eğer bir insan, rica ediyorsa, teşekkür ediyorsa, özür diliyorsa, kendisine ve çevresindeki canlı cansız her şeye saygı duyuyorsa o kibar insandır, uygar insandır. Toplum da içindeki bu insanların sayısı kadar uygardır.
Saydığımız görgü kuralları, eski söylemi ile adabı muaşeret, aslında uyulması ve uygulanması çok zor davranışlar değildir. Ağızdan çıkacak, yerinde ve zamanında söylenen iki sözcük yeterlidir. Bunun içten ve samimi olarak söylenmesi, hareketlerle de tamamlanması koşuluyla.

Rica etmek, bir istek ifadesidir. Yazışmalarda üst makam emrindekilere yapılması gerekeni “rica ederim” diyerek bildirir. Sipariş almayı bekleyen garsona “çay getir” demekle bir “bir çay rica ediyorum” demek arasında hizmet beklenen kişi üzerinde yaratacağı etki bakımından çok büyük fark vardır. Rica edilmişse istek daha özenle yerine getirilir  ve “afiyet olsun” dileğiyle sunulur.

Satıcıdan raftaki ürünü rica ederek istemekle, emir verircesine “şunu ver” demek aynı olur mu? Birincinin ricası yerine getirilirken, onun yanında daha uygun olabilecek başka seçenekler de öne serilir.

Yapılan bir iyiliğe, alınan bir hizmete karşı duyulan hoşnutluk, teşekkür etmekle gösterilir. Gönül borcu bu iki sözcükle ödenmiş olur. Yapmakla yükümlü olduğu bir işi yapan görevliye teşekkür etmek, insana hiçbir şey kaybettirmez. Diğer yandan o iki sözcük, o çalışanın yorgunluğunu hafifletir. Takdir edilmenin kıvancını yaşatır.
İnançlı kişi sahip olduklarının değerini bilir ve yaratanına şükreder. Çalışıp daha fazlasını elde etmek için gayret ve kuvvet diler.

Hoşgörülü insan, istediğine ulaşmasa da karşısındakinin iyi niyetinden eminse teşekkür etmeyi unutmaz. Güleryüz, yumuşak söz ve ifadeler daima olumlu ortam yaratır. Hizmetlerin kusursuz görülmesini sağlar.
İnsan bilerek veya bilmeyerek her an hata yapabilir. Çevresine zarar verir, birilerini incitir. Bunları gidermenin, affettirmenin yolu özür dilemekten geçer. Özür dilemesini bilen insan hatasını anlamış, pişman olmuş demektir. Onu, hoş görme büyüklüğü göstermek, karşıdakinden beklenir.

Özür dilemek bir çok tatsız olayı önler. Aksi halde hem suçlu hem güçlü davranışlar, kavgalara şiddete yol açar. Ancak “özrü kabahatinden büyük” dedirtmeyecek şekilde yapılması unutulmamalıdır.

Uygar insanın bir başka özelliği de saygılı olmasıdır. Saygı içinde sevgi de olan bir duygudur. Değerli, yararlı olan şeylere ve üstünlüğü kabul edilen, yaşça büyük kimselere gösterilir. Saygılı kimse başkalarını rahatsız etmekten çekinir.

Saygı önce insanın kendisinden başlamalıdır. Bu nasıl olacak? Giyimine temizliğine, yemesine içmesine, oturup kalkmasına gösterdiği özen kendisine olan saygı gereğidir. Bu yönleriyle kusursuz olan saygın bir kişilik kazanır.

Sevilir ve sayılır. Saygı sadece insanlar arası bir duygu alışverişi olarak kalmamalıdır. Doğada var olan yararlı her tür hayvan ve bitki saygıya değerdir. Onlara zarar vermemek, bilakis korumak çoğaltmak aynı coğrafyada yaşayan her kişinin insanlık görevidir.

Kullanılan araç gereçler ev, araba gibi cansız nesneleri hoş kullanmak, bakımlarını yapmak onlara duyulan saygı değil midir?

Buraya kadar sıralananların her birini yapmaktan kazançlı çıkacak bizzat onları uygulayanlardır. Günden güne bu kişiler toplumumuzda acaba artıyor mu, yoksa azalıyor mu? Baktığımızda ne yazık ki artmadığını göreceğiz.

Rica etmek, teşekkür etmek, unutuldu. Ortak kullanım mekanlarında kendinden başkasını düşünmeyen görgüsüz adam öyle bir oturmuş, bacak bacak üstüne atmış ki, ayağı geçiş yolunu kaplamış. Takılıyorsunuz. Siz “pardon” diyorsunuz, yüzünüze ters ters bakıyor. Oturduğunuz masada boş sandalye veya gazete var.

Tanımadığınız biri geliyor çekip alıp gidiyor. İzin istemek veya “boş mu” diye sormak yok.

En önemlisi bütün bu olumsuzlukların yeni yetişen genç kuşaklar arasında belirgin şekilde yaygınlaşması.

Çözüm….. Tabiî ki eğitim. Eğitim önce ailede başlayacak sonra okulda devam edecek. Anne babalar, öğretmenler bu yönde çocuklara ne kadar örnek olabiliyor. Herhalde yeteri kadar olamıyorlar. Çünkü uygar toplum olma yolunda geri gidiyoruz.