Ünlü filozof Sokrates yaşadığı dönemde gücü elinde tutanların baskılarına rağmen, inandığı doğruları söylemekte ısrar etmesi sonucu idama mahkum edilir. İdam edilmeden önce aşırı duygusal ve sinirli olan karısı Xanthippe‘nin ‘’ ama sen suçsuz yere idam ediliyorsun’’ diyen feryatlarına karşı ‘’ be kadın suçlu olarak idam edilmeme mi isterdin? ‘’ demiştir.

Tarih boyunca doğru bildiklerini korkusuzca savunan, yapılan baskılara göğüs gerebilen, egemen güçlerin baskılarına rağmen fikirlerini savunma cesaretini gösteren filozoflar, bilim insanları, aydınlar, sanatçılar büyük cefalar, acılar, eziyetler çekmiş hatta yaşamlarını bu uğurda kaybetmişlerdir. İnsanlık bu insanların sayesinde medeniyet seviyesini yükseltebilmiştir.

Ne yazık ki insanlığa faydalı olabilecek pek çok düşünce ve buluş da bu baskılar karşısında ortaya çıkma cesaretini gösterememesi sebebiyle yok olup gitmiştir.

İnsan olarak daha mutlu ve daha medeni yaşamanın yolu, özgür bir şekilde fikirlerin söylenebildiği ortamdan geçmektedir.

İnsan olarak sahip olduğumuz değerlerimiz var bunların farkında olmak ve bu değerlere sahip çıkmak öncelikli hedeflerimiz arasında olmalıdır. Kişisel değerlerimize sahip çıkma bilinci, yanında toplumsal değerlerimize de sahip çıkma bilincini de getirmektedir.

İnsan olarak hepimiz farklı özellikler taşıyoruz, bu özelliklerimizin bazıları bizleri insan olmanın erdemine ulaştırıyor. Bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimiz bilimsel ve sanatsal kimliklerimizdir.

Sanatçı yaradılışa sahip olan kişiler yarattıkları değerler ile insanlığın gelişimine büyük katkılar sunmuşlardır. Bilim insanlarının ve sanatçıların yarattığı bilimsel ve sanatsal değerler ulusların en önemli kültürel hazineleridir.

Yerel, ulusal, evrensel sanat varlıkları insanlığın ortak mirasıdır. Bu hazinelerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması insanlığın ortak görevidir. Bu değerlere sahip çıkma konusunda kişi olarak hepimiz sorumluyuz, yerel de yerel yönetimler ve ulusal bazda da merkezi yönetimler bu işte sorumludur.

Gelişmenin önünü açacak olanlar da yine sanatçılar ve bilim insanlarıdır. Her türlü gelişme özgür düşünce ortamında filizlenir ve gelişir. Özgür düşüncenin gelişmesi için gerekli iklim de evrensel hukukun hakim olduğu yerlerdir. Evrensel hukukun uygulandığı ortamlarda gerçek demokrasiden bahsedilebilir. Bunlar sağlandığı zaman doğru kabul edilen tezler konuşulabilir tartışılabilir ve yeni hipotezler öne sürülebilir ve bu da bize gelişmenin yolunu açar.

İnsanlara mutluluk ve huzur vaad eden tüm yöneticilerin yapmaları gereken; evrensel hukuk kurallarının hakimiyetini sağlamak ve gerçek demokrasinin gereklerinin yerine getirilmesi için uygun ortamı yaratmaktır.