Dünün devamı…

Fiziksel hastalar da var mıydı? Yoksa sadece psikolojik mi?

Psikolojik… Alkol bağımlısı var, uyuşturucu bağımlısı var, sigara bağımlısı var, psikozlar var, nörozlar var vesaire vesaire… Biz bunlara 2,5-3 saatlik bir müzik tedavi uygulaması yapıyorduk. Bu uygulamanın bir kısmı pasif müzik tedavi, yani şifahanelerde yapıldığı gibi… Bu uygulamada hastalar, yere serilmiş bir mata uzanıyorlar, bir yastık ve pike ile birlikte istirahat halinde, icra edeceğimiz makam müziğini dinliyorlar. O müziği dinlediklerinde duygularında değişimler meydana geliyor, bunun amacı da zaten duygu değiştirmek. Hasta size “bir yerim ağrıyor” diye geliyor ve seans sonrasında “ağrım geçti” diyorsa orada bir duygu değişikliği vardır. Klinik gözlem burada çok önemlidir. Klinik gözlemin yanı sıra çeşitli testler de yapılıyor. Bu testlerden bir kısmını Ankara’da Gazi Üniversitesi’nde Algoloji bölümünde Profesör Doktor Ahi Babacan’la yaptık, kendisi bölüm başkanıdır. Ağır ağrılı, anca morfinle yatıştırılabilen hastalar geldi, seanstan önce ve sonra kanları alındı, analiz yapıldı. Görüldü ki ağrıyı oluşturan stres hormonları %40 oranında azalıyor seans sonunda. Bunu sitemizde de yayınladık. Yine aynı üniversitede çocuk psikiyatrisi bölümünde Doktor Elvan Hanımla yaptığımız çalışmalar var. Otistik, spastik, hiperaktif ve zeka geriliği olan çocuklar üzerinde çalıştık. 2-2,5 saatlik terapi sonrasında çocuklarda iletişimin ve öğrenmenin arttığı tespit edildi. Yine Ankara Numune Hastanesi Kanser bölümündeki hastalarla çalıştık. Kemoterapi sırasında icra edilen müzik terapi ile hastaların anksiyetesinin, sıkıntısının azaldığı gözlem ve testlerle tespit edildi. Bunları bizzat görüyoruz, yaşıyoruz.

İkincisi de aktif müzik terapi dediğimiz olay var, bahsettiklerim pasif terapiydi. Aktif müzik terapide çok eski Kazak, Kırgız ve Altay Türklerinde yüzyıllardan beri bozulmadan gelen bir dans vardır, ‘Baksı’ dansı ve ya ‘Karaçorga’. ‘Karaçorga’, atın dörtnala koşuşundan önceki tırıs, hızlı yürüyüşü demektir. Bu yürüyüşün taklit edilmesiyle enerjinin motive edilmesi esasına dayanan bir terapidir. Bir de bunun manevi tarafı vardır, at kutsaldır ve ata ruhunu sembolize eder. Kol, omuz, baş hareketleriyle birlikte tüm vücudunuzla ata ruhuna bağlantı kurulmaya çalışılır, trans halidir. Ata ruhuyla bağlantı kurulduğuna inanıldığı zaman da elde edilen bilgi hastaya uygulanır. Hasta da o yönde motive edilmiş olur ve duygusunun değişmesi söz konusudur.

Genel olarak hangi hastalıklar için kullanılıyor müzik tedavi? En efektif olduğu gözlemlenen durumlar hangileri?

Ağrı, sıkıntı, depresyon başta olmak üzere, çocuklardaki rahatsızlıklar bilhassa otizm, mental geriliği olanlar, hiperaktivite… Sonra solunum, göğüs, kalp, gaz problemleri olanlar… Kas problemleri ve felç olanlar… Kalp konusunda Doktor Mehmet Öz’ü bilirsiniz, dünyanın sayılı kalp cerrahlarından biridir, o kalp ameliyatlarının öncesinde, sırasında ve sonrasında bizim cd’leri dinletiyor hastalarına ve bu sayede ölüm vakalarının azaldığını basına açıkladı. Avusturya’da bazı kliniklerde komadaki hastalara uygulanıyor bizim çalışmalarımız. Komadaki hastaların komadan çıktıkları gözlendi. Sonra, kanserli hastalarda metabolizmanın güçlendiği tespit edildi. Yani, aklınıza gelebilecek pek çok konu üzerinde kullanılabilecek bir terapi çünkü bizim kullandığımız şekil agresif değil, dolayısıyla olumsuz yönde etki edebilecek bir müzik terapi değil, bir yan tesiri yok. Ancak elektronik olursa, yüksek volüm olursa yüksek ritim olursa o zaman yan tesir değil

olumsuz tesir başlar. Beyin hücre kaybından, kişilik değişmesine kadar geniş bir yelpazede çok sakınılması gereken bir konudur.

Müzik terapi, modern tıp gibi iyileştirici bir tıp değil de tamamlayıcı ve destekleyici bir yöntem midir?

Türkiye’de bu şekilde şuanda ama başka ülkelerde modern tıbbın içinde yer alıyor. Amerika’da müzik terapi derneği var, İngiltere’de müzik terapi uzmanı yetiştiren okullar var, dünyanın her yerinde terapi uyguluyorlar. Bu konuda en geri kalmış ülkelerden birisi Türkiye.

Devam edecek…