Mobilya atölyesine  hışımla giren adam bağırıp çağırmaya başladı. İşyeri sahibi usta, ilk önce ne olduğunu anlayamadı. Ama sonradan, yaptığı elbise dolabının kulpunun koptuğu ve bu yüzden suçlandığı ortaya çıktı.

          Yaz günü çay bahçesinde oturuyoruz. Yan tarafımızda yine bağrışmalar.  Olay, yol üzerine sandalyesini uygunsuz şekilde koyup geçişi önleyen adamı uyaran garson, ağır hakaretlere uğruyor.

          Birinci olayda mobilya ustası müşterisini sakin bir şekilde dinledi. Dışarıdan satın alıp taktığı kulpun kırılmasının kendi hatası olmamasına rağmen özür diledi. Yenisi ile değiştirip sorunun giderileceğini söyledi. Ama onu dinlemeyen müşteri susmak bilmedi.

          İkinci olayda sanki kendisinden başka kimse yokmuş gibi yayılıp oturan adam etrafına bakınıp sandalyesini biraz çekse, edepli bir şekilde otursa tartışma çıkmayacaktı.

          Her iki örnekte de işini hakkıyla yapan iki insan var. Mobilyacının mesleğindeki yeterliğinden kuşkusu yok. Ortaya koyduğu eserinde herhangi bir eksik kusur olabileceğini düşünemiyor. O yüzden müşterinin davranışlarından üzülmüyor. Kendini haklı gösterme çabası da göstermiyor. Gerek te duymuyor. Çünkü ne söylerse söylesin karşısındaki kendini çok önemli bir kişi zannediyor. Şiddet göstererek üstünlük sağlamaya çalışıyor.

          Olayı birazcık geniş düşünse karşısındakini dinlese, anlayabilse ne kaybedecek? Hem işi tatlılıkla çözümlenecek hem de kendisini boşu boşuna küçük düşürmeyecek. Ama o kendince hep haklı ve önemli bir kişi. Gerçekten önemli işler yapanlar kendilerine işe yaramaz biriymiş gibi davranılsa bile alınmazlar.

          Sandalyesini çekmeyen adam hani derler ya “hem kel hem fodul”, aynen öyle. Davranışı yanlış, başkalarının hareket alanını haksız yere engelliyor. Gel gör ki o kendi yetersizliğini baskı yaratarak örtmeye çalışıyor. Ne yazık ki böylece hata üstüne hata yapıyor. Kimileri en iyi savunma taarruzdur ilkesiyle ne kadar haksız olurlarsa olsunlar üste çıkıp karşı tarafı suçlamaya, saldırmaya girişirler. Bir yandan da konuyu saptırıp kendi kusurlarını gizlemeyi sağlarlar.

          İnsanlar önce kendilerini bir bilebilse, önce kendilerine baksa , hatayı kendilerinde arasa pek çok tartışma , kavga başlamadan bitebilir. Tek koşul kusurunu görüp kabullenmek ve onu en kolay yoldan düzeltmek. Eskinin gençlerin ceplerinde aksesuar olarak ayna ve tarak mutlaka olurdu. Saçına başına çekidüzen vermek için. Şimdinin genç ve yaşlısına hatasını gösteren ayna lazım.