Nerede o eski bayramlar derken, neyi, niçin özlüyor insanlar?
Neden ahlanıp, vahlanıyor iç geçiriyorlar?
Herkesin cebine yerleşmeye ant içmiş cep telefoncuları bile reklamlarında telefon etmeyin, gidin ellerini öpün demeye kadar işi neden getirmişler?
Çarşamba günlerine kadar uzayan bayram tatillerinde Perşembe- Cuma idari izin olsun turizmcilere hareket gelsin diyerek bayramları izin günlerine çeviren aynı insanlar değil miydi?
Avrupalı gibi olmak, Avrupalı gibi yaşamak 20-30 yıl önce bir hedef değil miydi? Şimdi neden 20-30 yıl önceki bayramlar özlenir ki?
…..
Aile merkezli bir toplumun özellikleri değil midir, mutlulukları paylaşmak. Zor günleri kolay atlatmak, felaketleri göğüslemek. 18 yaşını doldurmuş aile fertlerinin evden ayrılması yada bir Türk ailesinin genel kurallarına uyulmamasına şimdilerde neden tepki veriyoruz. 20-30 yıl önce “dünya gelişiyor, sizler geri kalıyorsunuz” diye aile büyüklerimize sitem- isyan eden jenerasyon o günü hata olarak mı görüyor? Normal yaşamda 1-2 saat bir arada kalmayı beceremeyen aile fertleri bir felaket anında günlerce üstelik sülale fertleriyle aynı suyu, yemeği, üzüntüyü nasıl paylaşıyorlar?
…..
Neyi kaçırıyoruz?
Neyi kaçırdık?
Ramazan aynı ramazan. 
Bayram aynı bayram.
Bu kini yaratan ne?
Kederi yaşamak kime?
Gidin bir Çanakkale’ye, Balkanlardan Kafkaslara, Yemen’e kadar kimliği beyaz mermerlere yazılmış insanların isimlerine bir bakın. Ne göreceksiniz, ne hissedeceksiniz?
….
Entel, dantel yazıyı zaten beceremem.
Berbat bir bayram geçirdim. Televizyon ekranları bir berbat Yalova bir berbat göründü bu bayram bana.
Akil olması gereken insanların bile sağduyu çağrısı yaparken siyaset yapması midemi bulandırıyor.
İnsanımıza ne baklava lazım, ne çikolata.
Eşi, dostu, evladı yanında huzurlu günler lazım.
Herkes ne söylediğine, ne yaptığına bir baksa, nereden nereye, nasıl geldiğimizi bir doğru yorumlasa…
Her günümüz bayram olacak ya…!
Kime anlatsam, kime yazsam!