1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nde Özel Atakent Hastanesi doktorlarından Uzman Kardiyolog Ali Övet 2020’de Türkiye’de 12 milyona ulaşması beklenen yaşlı nüfusun yaşayabileceği sağlık sorunlarına dikkat çekerek tedbir niteliğinde önerilerde bulundu.

Yaşlıların kendilerine özgü birçok sağlık ve yaşam kalitesi sorunuyla karşılaştığını belirten Övet bu sorunların en önemlilerinden birinin kalp damar sistemiyle ilgili gelişen sorunlar olduğunu belirterek, "Kalp damar hastalıklarında bilindiği üzere yaş, kan basıncı yüksekliği, sigara kullanımı, şişmanlık ve fiziksel hareketsizlik risk faktörlerinden bazılarıdır. Altmış yaş üzerinde kan basıncı yüksekliği %60- 70’lere ulaşmaktadır. Kan basıncı yüksekliği, en çok ölüme yol açan kardiyovasküler(kalp, damar ve kan dolaşımı ile ilgili) olaylar ve en çok sakatlığa yol açan serebrovasküler(beyni besleyen damarların tıkanması veya kanaması ile ortaya çıkan, hasar gören beyin bölgesi ile ilgili belirtiler veren bir hastalık grubu)olaylar için en önemli risk faktörüdür. Kan basıncının kontrol edilmesiyle, inme, kalp krizi ve kalp yetmezliği gibi durumlar büyük ölçüde önlenebilmektedir. Yüksek kan basıncı, sanılanın tersine, vücutta çeşitli organlara hasar vermeden önce herhangi bir şikâyete ve rahatsızlığa yol açmayabilir. Bu nedenle,  özellikle sıklığının arttığı grup olan yaşlı bireylerin belli aralıklarla kan basıncı ölçümü yaptırması gerekmektedir.

Bunun yanında sağlıklı yaşam sürdürebilmenin olmazsa olmazı egzersizdir. Egzersiz, kişilerin yaşamında birçok değişikliği beraberinde getirirken, kişiye özgü iyilik halini ve yaşam kalitesini de arttırır. Tüm yaş gruplarında olduğu gibi, bu durum yaşlı popülasyon için de geçerlidir. Egzersizler insan vücudunda kan basıncında düzelme, koroner arter(kalbin etrafını çevreleyerek kalbi besleyen atar damarlar) hastalığı riskinde azalma, depresyon sıklığında azalma, dikkat seviyesinde uzama, glisemik kontrolde düzelme, kolestrol düzeylerinde olumlu etkiler, kemik dansitesindeki azalmayı önleyerek kalça ve omurga kırıklarında azalma ve bağışıklık fonksiyonlarında düzelme gibi daha birçok olumlu etkiye sahiptir. Ancak yaşlı bireylerde egzersiz programının kişiye özgü olduğu unutulmaması gereken bir noktadır. Yaşlı bireylerde tüm risk taşıyan veya taşıyabilecek durumlar ve risklerin denetimi için en önemli parametre uygulanan egzersiz süresi ve düzeyinin, egzersiz öncesi döneme göreılımlı fark göstermesidir. Bu fark ne egzersizin yararını ortadan kaldıracak kadar az, ne de egzersizin risklerini ortaya çıkaracak kadar fazla olmalıdır.

Ayrıca yaşlılarda dikkat çeken diğer bir durum vücut direnci azalmış olduğundan enfeksiyonların çok ağır gidişli olabilmeleridir. Bu nedenle sağlık ve temizlik kurallarına özellikle uyulmalıdır. Ağır enfeksiyonlar her yaşta görülebilir fakat yaşlılarda daha çok görülür. Çünkü yaşlıların vücudu yetersiz beslenme, uzun süreli ilaç kullanımı ve kronik hastalıklar nedeni ile zayıf düşmektedir.

Yaşlılıkta bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla üst solunum yolları başta olmak üzere enfeksiyon hastalıkları artmaktadır. Bağışıklık hücrelerinin çoğalmasının yavaşlaması, enfeksiyonlara karşı vücut direncinin düşmesine neden olmaktadır. Enfeksiyonlara karşı direncin azalması su gereksinimini artırmaktadır. Ancak yaşlılarda bu gereksinimin yeterince karşılanamadığı sıkça gözlenmektedir. Vücuttan su kaybedildiğinde ilk olarak kan yoğunlaşmaktadır ve akışkanlığı azalmaya başlamaktadır. Kan yoğunluğunun artmasıyla uyarı sisteminin çalışması azalmaktadır. Kan akışının yavaşlaması ile bazı damarlarda var olabilen tıkanıklıklar ve plaklar nedeniyle doku ve organlara gereken besin ögeleri, oksijen, enzim ve hormonlar daha yavaş ve yetersiz ulaşmaktadır. Bu durum birçok organın çalışmasında önemli sorunlara yol açabilmektedir. Bu sebeple su kaybını önlemek adına yaşlılık döneminde günde en az 1,5-2 litre su tüketilmesi gerekmektedir.

Sağlıklı yaşam için her yaşta alınması gereken tedbirler ve uyulması gereken kurallar olduğunun unutulmamasını diler tüm yaşlıların Dünya Yaşlılar Günü’nü kutlarım.’’ dedi.

Editör: TE Bilişim