Toplumu bireyler oluşturur. Toplumun etkinliği ve başarısı onlara bağlıdır. Bireyler bilgili, yetenekli ve donanımlı iseler olumlu yönde gelişme gösterirler.

          Bunlara ek olarak bir koşul daha vardır, o da sağlıklı olmak. Sağlık denince doğal olarak ilk akla gelen beden sağlığıdır.

          Beden yapısındaki herhangi bir eksiklik veya kusur kişiyi çeşitli aktivitelerden alıkoyar. Hastalık durumunda güçsüzleşir. Tedavi ve bakım süresince sadece kendi sorunlarının verdiği sıkıntılara göğüs germeye çalışır.

          Tarihte kolera, veba gibi salgın hastalıklar nedeniyle toplu ölümler olmuş, bazı uluslar yok olma noktasına gelmiştir. Bugün bile Afrika’nın pek çok yerinde insanlar açlık tehlikesi altında, hastalıklarla yaşam savaşı vermektedir.

          Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü geri kalmış bölgelere ve salgın hastalık çıkan yerlere sağlık hizmetleri götürmekte, yardım programları uygulamaktadır. Ayrıca koruyucu sağlık bağlamında geliştirdiği kriterleri yayınlamakta, uyulması yönünde tavsiyelerde bulunmaktadır.

          Bir kişinin tam sağlıklı sayılabilmesi için bedensel yönden sağlam olması yetmez, akıl sağlığının da yerinde olması gerekir. Aklını kullanamayan normal düşünemez. İyiyi kötüyü ayırt edemez.

          Aslında akıl sağlığı beden sağlığından önde gelir. Eksiksiz ve güçlü, kuvvetli bir bedeni sağlıksız bir akıl yönetirse ondan çok da yararlı sonuçlar beklenemez. Kolayca yönlendirilebildikleri için onlar şer güçlerce terör eylemlerinde kullanılan hazır silahlardır.

          Bilerek veya bilmeyerek önce kendilerine sonra çevrelerine ve topluma onarılması olanaksız zararlar verirler.

          Doğuştan akıl sağlığı bozuk olan kişilerin dışında normal bir insan, zaman içinde akıl sağlığını yitirebilir. Savaşlar, doğal afetler, şiddet olayları kişilerin dolayısıyla toplumun akıl sağlığını negatif yönde etkiler.

          İletişimin en üst düzeyde olduğu günümüzde sabah akşam yazılı ve görüntülü yayın organlarında felaket haberleri izlemek insanda ne moral bırakır, ne de yaşam isteği. Daha ileri aşamada korku ve ürkü içindeki insan klinik vaka haline gelmiştir artık.

          Beden sağlığı, hastalıklara karşı alınan önlemlerle korunabilir. Yeterli ve sağlıklı beslenme ile vücut direncini arttırmak, yaşamı doğal koşullarda olabildiği kadar sürdürmek, yapılabileceklerin başında gelir.

          Akıl sağlığını korumak için de ilk yapılacak onu kullanmaktır. Aklını kullanmayanları birileri mutlaka kendi çıkarları için çalıştırır. Devamlı stres altında yaşamak, felaket haberleri duymak, yanıtı olmayan sorulara çözüm aramak, aklın almayacağı haksızlıklara tanık olmak hatta uğramak hep akıl sağlığını tehdit eden olumsuzluklardır. Bunlardan kaçınalım, uzak duralım. Ama nasıl?