Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) 21. Taraflar Toplantısı’nın Paris’te gerçekleştirilen toplantı sonunda  bütün dünyayı tehdit eden küresel ısınmaya karşı Paris Anlaşması’nın imzalandığını belirten TEMA Yalova İl Temsilcisi Faruk Tezcan, “TEMA Vakfı olarak küresel ısınma tehdidine karşı alınan önlemlerin takipçisi olacağız” dedi.
Toplantıya TEMA Vakfı’ndan da katılımların olduğunu belirten Tezcan, “Sivil toplum etkinliklerinin müzakereler üzerindeki etkisini artırmak için toplantıları TEMA Vakfı adına Genel Müdürümüz Doç. Dr. Barış Karapınar ve İklim Politikaları Koordinatörümüz Cem İskender Aydın yerinde takip ettiler. Anlaşmanın en önemli çıktısı sivil toplum örgütlerinin ve gelişmekte olan ülke gruplarının uzun zamandır mücadelesini verdiği iklim değişikliğine bağlı ortalama sıcaklık artışlarının 1,5 derece ile sınırlandırılması hedefi oldu. Bunun gerçekleştirilmesi için orta vadede küresel ekonominin tamamen karbonsuzlaştırılması, yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçiş gibi dönüşümlerin gerçekleşmesi gerekiyor.  TEMA Vakfı olarak ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları ile beraber bu dönüşümün gerçekleşmesi için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
TEMA Vakfı Genel Müdürü ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) ana yazarı Doç. Dr. Barış Karapınar ise “Paris’teki zirveyi, bundan önceki süreci de takip ettiğimizi gibi, çok yakından ve yerinden takip ettik. Bu zirveden bir anlaşma çıkmış olmasını devletler tarafından atılmış çok önemli bir adım olarak görüyoruz. Özellikle sıcaklık artışını hayati bir sınır olan 1,5 derece ile sınırlama niyetinin anlaşma içinde yer alması çok önemli bir gelişme. Artık fosil yakıtların geride bırakıldığı ve medeni olmanın yeni ölçütünün yüzde 100 yenilenebilir enerjiye dayalı ve karbonsuzlaştırılmış ekonomiye dönüşmek olduğu bir çağa giriyoruz. Türkiye de bu yeni çağa hızla ayak uydurmalı ve öncelikli olarak planladığı 70’e yakın yeni kömürlü termik santralden vazgeçmeli” açıklamasında bulundu. 
TEMA Vakfı İklim Politikaları Koordinatörü Cem İskender Aydın ise anlaşmanın çıkmasında özellikle sivil toplumun yıllardır verdiği emeklerin önemli bir yeri olduğunu belirterek “Devlet temsilcileri bu sefer 2009’da Kopenhag’da olduğu gibi bir anlaşma olmadan ülkelerine dönmeyi göze alamadılar çünkü sivil toplumdan gelecek tepkiden çekiniyorlardı. Biz de bu anlaşmayı bir son olarak değil, yeni bir başlangıç olarak görüyoruz. Çünkü anlaşmanın şu anki içeriği, hali hazırda sunulan katkı niyetleri ile bizi anlaşmada sunulan hedeflere ulaştırmaktan çok uzak. Biz de bu nedenle bundan sonra devletleri bu anlaşmanın içeriğini daha ileriye götürmeleri için ve anlaşmadaki hedefleri yerine getirmeleri için yakından takip edeceğiz” dedi.
Küresel ısınmanın her geçen gün artış gösterdiği günümüzde, 2020 yılında yürürlüğe girecek olan Paris Anlaşması ile küresel sıcaklık ortalamasındaki artışın 1.5 derece ile sınırlandırılmasının amaçlandığını belirten TEMA Yalova İl Temsilcisi Faruk Tezcan, küresel ısınmaya karşı Paris Anlaşması’nda alınan kararların satırbaşları ile ilgili olarak şu bilgilendirmede bulundu: “Paris Anlaşması 1997 yılında imzalanan Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek. Anlaşmanın yürürlüğe gireceği tarih 2020.Anlaşma küresel sıcaklık ortalamasındaki artışın 1,5 derecede sınırlandırılmasını amaçlıyor. Ülkelerin Paris Zirvesi’nden önce sundukları ulusal katkı niyetleri iklim değişikliği ile mücadelede temel mekanizma olacak. Fakat, ülkelerin hali hazırda sunmuş oldukları katkı niyetleri toplanınca 1,5 derece hedefine ulaşmakta yetersiz kalmakta ve yaklaşık 3 derecelik bir artışa neden olacağı öngörülmekte. Anlaşmaya göre 1,5 derece hedefinin yakalanması için gereken emisyon azaltımı miktarını hesaplaması için Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nden (IPCC) 2018 yılına kadar yeni bir rapor hazırlaması istendi. Ülke hedefleri 2023 yılından itibaren her beş yılda bir küresel ölçekte yeniden gözden geçirilecek ve daha iddialı hedeflere dönüştürülecek.Yeni anlaşmada gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere azaltım ve uyum konusunda yardımcı olacak teknoloji transferi yapması ve ayrıca 2020’den itibaren yıllık en az 100 milyar dolarlık bir fonun oluşturulması da yer alıyor.İklim etkilerinden kırılganlığı yüksek ülkeler için kayıp ve zararlar mekanizması oluşturulacak. Ancak bunun özellikle ABD ve AB gibi ülkeleri uzun vadede sorumluluk altına sokabilecek tazminat mekanizmasını kapsamayacağı açık olarak belirtilmekte
Türkiye bir OECD ülkesi olarak gelişmiş ülkeler arasında yer aldığı için anlaşma içinde gelişmekte olan ülkeler için tasarlanmış iklim fonu, teknoloji transferi ve kapasite geliştirilmesi alanlarında açılan fonlardan yararlanamayacak. Bu durumun düzeltilmesi amacıyla önümüzdeki süreçte diplomatik görüş alış verişleri devam edecek” 
Yalova’daki küresel ısınma etkisini veriler de ortaya koyuyor….
Diğer taraftan Yalova özelinde küresel ısınmanın etkilerine bakıldığında ise son 50 yıllık kentin meteorolojik verilerinde 2000’li yıllardan itibaren sıcaklıklarda gözle görülür bir artış yaşandığı dikkat çekiyor. Yaz ve kış aylarına yönelik en düşük uç ve en yüksek uç sıcaklık değerlerine bakıldığında 1960 ile 1992 yılları arasında kış mevsiminde uç sıcaklık değerleri görülürken, 2000’li yıllardan itibaren ortalama kış mevsimi sıcaklık değerlerinin de artışa geçtiği görülüyor. Son 50 yılın sıcaklık değerlerine bakıldığında 1985 yılı şubat ayında -11 derece olarak ölçülen en düşük sıcaklığı  1963 ocak ayındaki -9 ve 1992 aralık ayındaki -5 derecelik sıcaklıklar izliyor. Yalova’nın kış mevsimi sıcaklık değerlerinin ise 2000’li yıllardan itibaren yükselişe geçtiği ve Şubat 2004’te sıcaklık değerinin 27 derece, Ocak 2010’da 25 derece olduğu küresel ısınmanın dikkat çekici etkilerinden birisi olarak ortaya konuluyor. Son 50 yılın meteorolojik verilerine bakıldığında Yalova’da bu zaman dilimi içerisindeki en yüksek yaz sıcaklığının ise Temmuz 2000’de 45.4 derece olarak gerçekleştiği dikkat çekiyor.
Editör: TE Bilişim