Bir saniye en kısa zaman parçası. Göz kapayıp açıncaya kadar geçen süre. “Evet” veya “Hayır” demek için gerekli olan, görünüşte küçük ancak sonuçları itibarıyla büyük, o bir tek saniyelik an.

İnsan yaşamı boyunca, sıkça rastlanmayan ender durumlarda, son kararını bildirmek için o iki sözcükten birini kullanmak zorunda kalır. Bir anda ağızdan çıkan seçenek artık onun yazgısı olmuştur.

Evlenme teklifine verilen olumlu yanıt, nikah masasına taşındığında, birer saniyede söylenen iki evet, iki kişinin geleceklerini birleştirir. Sıra dışı birkaç aylık ve yıllıkları dikkate almazsak bir ömür boyu geri dönülmeyecek yolculuk başlar. Birlikte yaşanan olayların nedeni o bir saniyelik anda şekillenir.

Bir saniye içinde söyleniveren “hayır” sözcüğü, kaçırılan hayırları, yıllar süren pişmanlığına neden olabilir. Belki de kolay kolay giderilemeyecek hatalara, silinemeyecek kalıcı izlere yol açabilir.

Sözden daha etkili, sonuçları daha çabuk açığa çıkan davranışlar vardır. Erken veya geç harekete geçmekle çıkacak olaylar geri dönülmez oluşumlar yaratır. Direksiyon başındaki otobüs şöförünün bir anlık dalgınlığı ölümcül kazalara neden olabilir. Yaşamını kaybeden yakınların ve yaralananların yaşamlarında yıllar boyu süren acılar yaratır.

Kendisinden yararlanmaya bilmeyenlerden, o bir tek saniyelik büyük an, adeta öç alırcasına acımasız olur. İnsanın basireti bağlanır, emirlere düşünmeye fırsat bulmadan uymak zorunda kalır, sağduyudan, akıl ve mantıktan uzaklaşır. Kaderi belirleyen o büyük anın içinde eriyip gider.

Yalnız bireylerin değil toplumların, ulusların daha ötesi tüm insanlığın geleceğini şekillendiren bir saniyelik davranışlar vardır. Tarihin akışını değiştiren bir saniyelik olaylar.

Avusturya-Macaristan veliahtı arşidük Franz Ferdinand 28 Haziran 1914 de Saraybosna’da bir suikaste kurban gitti. Acaba o silahı ateşleyen tetikci, bu eylem için harcadığı bir saniyelik anın, nelere mal olacağını biliyor muydu?

Bireysel olarak veliaht ölmüştü ama sonrasında toplumları, ülkeleri yıllarca etkileyen Birinci Dünya Savaşı çıkmıştı. Sekiz milyon yediyüz bin kişi çeşitli cephelerdeki savaşlarda ölmüş. Yine milyonlarca kişi yararlanmış, yerinden yurdundan olmuş, açlık sefalet çekmiştir.

Önümüzde yerel seçimler var. 30 Mart Pazar günü seçmen olanlar,sandık başına gidecek, sandık başkanından bir oy pusulası ve bir de mühür alacak, kabine girecek ve pusulada bulunan yirmi altı yuvarlağın bir tanesine ellerindeki mühürü bir saniyelik kısa bir an içince basıp vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş olacaklar.

İşte o bir saniyede, yaşadıkları kentin, dolayısıyla kendisinin ve orda yaşayan diğer insanların beş yıllık gibi uzun süreli yazgılarını belirlemiş olacak. Yani Belediye Başkanını seçecekler.

Bugünün siyasi ortamı nedeniyle bu seçim bir başka yönden de büyük önem taşıyor. Sonuçları belki de ülkenin geleceğine belirleyecek. Bir yıl sonraki genel seçimlere ışık tutarken bir erken seçimi bile gündeme getirebilecek. Bu yüzden o bir saniyelik eyleminizin, ulusumuzun ve ülkemizin hayranı olması için önceden daha uzun ve iyi düşünün doğruyu bulun. Kararlı bir şekilde görevinizi yapın.

Asla sandık başına gitmemezlik etmeyin. Mutlaka oyunuzu kullanın. Nasıl olsa sonuç belli gibi boşvermişlikler, geçen anayasa referandumundan yaşandı. Bugünkü sıkıntıların çoğunda kuşkusuz bunun payı var. sonra oturup niye böyle oldu dememek için sandık başına.