Saygı değer okurlarım,

Bu dünyanın tadını tuzunu bozanlar inanın ki çok azınlıktalar. Ceplerinden 10 lira varken bir başkasının cebindeki bir liraya tahammül edemezler. Orta halli bir ailenin zor zamanları için kenara koydukları bir liranın peşine düşerler. Nasıl yapsak da onu da alsak hesapları yaparlar, kurmuşlar düzeni. Bu bahse konu kişiler dünyanın tepesinde olan üç beş kişi imiş yazılana çizilene göre. Bunlar bir araya geldiklerinde rivayete göre birbirlerinin yediğini bile kıskanırlarmış.

Buradan yola çıkarak hani derler ya balık baştan kokar diye, tam da yazımın konusunun içeriği yine cuk diye oturdu sanırım. Bu tür hastalıklı insanların varlığı maalesef az da olsa azınlıkta veya çoğunlukta görmek mümkün. Aç karnına sıhhatli olsa bile uyuyamazlar öyle olmasa bile gece yarısı kalkıp nefislerini köreltirler. Bir başkasının yediğini kıskanır, tansiyonları düşer. Tanıdıksa her ne şartlar içinde olursa olsun hele bir de açsa tansiyonun tavan yapmasını önleme adına kişinin tabağından bir parça yiyecek alarak rahatlarlar. Evi dışında kolay kolay para harcayamazlar, buna çay kahve içecekleri de dahil. Tüm yiyecek ikramlarını bir başkasından beklerler. İkram söz konusu olunca yerler içerler yine de doymazlar. Sanatla, kültürle, sporla hiç işleri olmaz. İlgilenir gibi gözükürler ama bir şarkıyı sonuna kadar dinleyemezler sıkılırlar. Üç müzik parçasının sözleri dahi yoktur hafızalarında. Hicaz makamındaki bir parçaya rast makamıyla eşlik etmeye çalışırlar ortama ayak uydurmak için. Bahse konu kişilerin hali vakti de çok iyidir, hanlar apartmanlar gibi. Amma gel gör ki kazakları, gömlekleri daha doğrusu giyeceklerinin de tümü otuz kırk yıllık olması bir başka saptamadır.

Bir gün malum kişi, uyuduğu bir saatte kalk gidiyoruz seslenişiyle uyandırılır, sen de kimsin neden beni uyandırıyorsun sözüne tekraren hadi çabuk kalk gidiyoruz ısrarı sonucu uyku sersemi de olsa gelenin kim olduğunu anlayınca benim birçok işim var gelemem der. Cevap hazırdır. İşlerini merak etme denince, helallik alacağım birçok kişi var ne olur müsaade et derken yine cevap hazırdır. Çabuk kalk geç kalıyoruz, dışarısı soğuktur bari paltomu alayım gibi oyalama sonucu, gideceğimiz yerde paltona ihtiyaç yok. Malım mülküm paracıklarım ne olarak derken bilinmeyen bir yolculuk başlar. Her şey geride kalmıştır artık palton bile.

Saygılarımla.