Halil İnalcık Kültür Merkezinde düzenlenen söyleşiye; Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman, Kent Konseyi Başkanı İsmail mutlu, ADD Şube Başkanı Hüseyin Aydın, Tema Başkanı Faruk Tezcan, Yazar Hasan Kıyafet, Yalova Yazarlar ve Şairler Derneği Başkanı Nuri Taner, Yalova Belediye Başkan Yardımcısı Jülide Güner hazır bulundu.

Araştırmacı Yazar Ahmet Akyol yaptığı konuşmada, Yalova ve Termal Kaplıcalarının, kalkınma ve gelişiminin Atatürk’e borçlu olduğunu belirterek  “Atatürk, çağdaş dünyada iz bırakmış, tarihe damgasını vurmuş ölümsüz şahsiyetlerden biridir. Atatürk’ün hayatında önemli yerlerden birini, Yalova işgal eder.  Atatürk, ilk kez geldiği 19 Ağustos 1929’dan, son kez ayrıldığı 1 Şubat 1938’e kadar, her yıl düzenli olarak Yalova’ya gelmiş ve önemli çalışmalarını Yalova’da yapmıştır” dedi.

Atatürk’ün  toplam 313 gün 270 gece Yalova’ da kaldığını, Atatürk’ün, Yalova dışında hiçbir yere bu kadar sık gitmediğini,, hiçbir yerde iki çiftliği ve üç evi olmadığını vurgulayan Akyol şöyle konuştu.

"Cumhuriyetin ilânından sonra Atatürk, Çankaya dışında çalışma yeri olarak Bursa’ yı benimsemişti, İstanbul’dan uzak duruyordu. O, trenle İzmit’e geliyor, buradan bir vapurla Mudanya’ya geçiyor, Mudanya’dan tren veya otomobille Bursa’ya gidiyordu. Dönüşü de genellikle aynı yoldan oluyordu. Atatürk, İstanbul’a yapılan davetleri de kabul etmiyordu. Atatürk, Cumhuriyetin ilânından sonra, İstanbul’a ilk kez 1 Temmuz 1927’de gitti. Bu gidişinde tam 90 gün İstanbul’da kaldı. Zaman zaman Mudanya üzerinden Bursa’ya gidiyordu ama bu günü birlik oluyor, sonra tekrar İstanbul’a Dolmabahçe Sarayı’na dönüyordu. 1928 yılı da aynı şekilde geçti. Henüz Yalova gündemde değildi, adı bile geçmiyordu. Atatürk, 1929 yılındaki İstanbul gezisine 6 Ağustos’ta başladı.”

19 Ağustos 1929 Pazartesi günü, Ertuğrul Yatı ile İstanbul’dan hareket eden Atatürk’ün, saat 16 00’da Yalova’ya  ilk kez geldiğini belirten Akyol “Yanında İçişleri Bakanı  Şükrü Kaya, Özel Kalem Müdürü Tevfik, Başyaveri Rusuhi ve yakın arkadaşlarından  Kılıç Ali ile Recep Zühtü Beyler bulunuyordu. Yolcular, halkın coşkun tezahüratı arasında sahile çıktılar ve kaplıcaya hareket ettiler. Atatürk, kaplıcayı gördükten ve burasının geliştirilmesi için aydınlatıcı talimatlar verdikten sonra, (Sonraları TİGEM olarak tanınan) Baltacı Çiftliği’ne gitti. Bu sırada çiftlikte göçmenler bulunuyordu. Atatürk, göçmenlerle konuşup, sorunlarını dinledikten ve yetkililere ilgili talimatlarını verdikten sonra, saat 20 00’de Yalova’dan İstanbul’a hareket etti. Ancak, 19 Ağustos 1929 tarihi hem Atatürk, hem de Yalova için bir dönüm noktası oldu. Atatürk, bu sıtma yatağını görür görmez sahiplendi. Her gittiği yer yerinden oynarken, Türkiye’nin çok daha gelişmiş ve modern yerleri dururken. O Yalova’yı tercih etti”

Yalova’nın, Cumhuriyetin ilk yıllarında insanların yaşamak için tercih ettikleri bir yer olmadığını vurgulayan Akyol “ Kent merkezi bir sivrisinek yatağıydı. Sıtma kol geziyordu. Sazlık ve bataklıktı. Neredeyse yüksek bölgelerdeki köylerin bile nüfusu Yalova merkezinden fazlaydı. Bu olumsuz durum, Atatürk’ün 1929 yılında Yalova’ya gelişine kadar devam etti. Atatürk, buradaki durumu görünce, hemen bir Sıtma Mücadele Ekibini Yalova’ya getirtti. Bu ekip ve vatandaşlar, tüm dere yataklarını temizlediler ve bataklıkları kuruttular. İlâç tedavisi de devam ettiği için, sıtma hastalığı hemen olmasa da giderek kontrol altına alınmaya başlandı.” diye konuştu.

Atatürk, 1929 yılında Yalova’ya geldiğinde, Yalova’da elektrik, telefon, telgraf, itfaiye ve polis teşkilâtı, hastane gibi sosyal tesisler, kurum ve kuruluşların olmadığını veya  yetersiz bulunduğunu belirten Akyol “ Kent içi yollar olması gereken gibi değil; merkezi çevre il, ilçe ve köylere bağlayan yollar yok denecek gibiydi. İstanbul’dan Yalova’ya işleyen vapur seferleri düzensizdi. Yalova’nın içinde bulunduğu durumu çok iyi değerlendiren Atatürk’ün verdiği direktifler ışığında: Yalova nahiyelikten kaza statüsüne yükseltildi ve İstanbul’a bağlandı. Kent merkezindeki harap binalar yıkılarak, bozuk ve dar yollar genişletildi. Karamürsel Caddesi (günümüzde İstanbul Caddesi), Millet Çiftliği ( günümüzde Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü)’ne kadar yapıldı. Yalova- Bursa, Yalova- Termal yolları onarılarak geliştirilmeye başlandı. Seyr-i  Sefain  İdaresi, Yalova seferlerine tahsis edilmek üzere yeni ve süratli vapurlar alırken, vapur seferlerini de daha sık ve düzenli hale getirdi. Yalova’da 30 kişilik bir Polis Teşkilâtı, arozöz ve tulumbasıyla bir İtfaiye Teşkilâtı kuruldu. Yalova’da Posta ve Telgraf Merkezi yapılırken, yol kenarlarına telefon ve telgraf direkleri dikildi. Yalova’nın diğer şehirlerle telefon bağlantısı yoktu; yol kenarına telefon direkleri dikilip hatlar çekilerek Bursa ile bağlantı sağlandı; Bundan sonra telli telefon ve telgraf görüşmeleri Bursa üzerinden yapıldı. Polis ve Jandarma kadrosu tespit edildi, ihtiyaçları giderildi. Yalova’da bir hükümet binası,  bir belediye binası ve bir polis karakolu yapıldı. Yalova petrol lambaları ile aydınlanırken, elektrik santrali yapıldı, sokaklara elektrik direkleri dikildi ve elektrikle aydınlanma başladı. Köy sandıkları ve bütçeleri tanzim olundu ve köyler merkeze telefonla bağlandı” dedi

Editör: TE Bilişim