İstanbul-İzmir arasını 3,5 saate indireceği belirtilen otoyol projesini ÇED sürecinden muaf tutan genelgenin iptali için Ege Çevre ve Kültür Platformu EGEÇEP ve TMMOB Peyzaj Mimarları Odası tarafından dava açılmıştı. Davada proje için çevresel etkilerin bu tür projelerin yapılmasından önce bilimsel teknik ve yöntemlerle incelenmesi ve halkın görüşlerinin alınmasına yönelik ÇED sürecinin mutlak surette yapılması istenmişti. Geçtiğimiz aylarda Danıştay 14.Dairesi yürütmeyi durdurma kararı vermiş, Ulaştırma Bakanlığı karara itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren DDDİK, yasayla verilen bir görevle ilgili olarak Başbakanlığın yetkisi olmadığına karar vererek, itirazı reddetti. Otoyol projesi çalışmaları ise fiili olarak Yalova’dan geçen kısımda günde 10 metrelik ilerleme hızıyla sürüyor.

Genelge otoyol altyapısı için tesislere muafiyet getiriyordu

Genelge, yolun bir an önce bitirilmesi amacını taşıyan madde projenin gerçekleştirilmesi için gerekli olan malzeme ocakları, bağlantı yolları, enerji nakil hatları, depo alanları, hazır beton tesisleri, asfalt plenti ile alt ve üst yapı imalatları için gereken üretim tesislerinin çevresel etki değerlendirmesinden muaf tutulmasını öngörüyordu. Açılan davada Danıştay 14. Daire’den yürütmeyi durdurma kararı çıkmasına, hükümet yetkilileri ve İzmirli sermaye çevreleri tepki göstermişti. Mahkeme kararının yol inşaatını durdurmayacağını ileri süren Bakan Binalı Yıldırım, Başbakanlığın bu karara itiraz edeceğini söylemişti.

DİDDK, “ÇED muafiyeti içeren Başbakanlık genelgesi hukuka aykırı”

Danıştay’ın verdiği yürütmeyi durdurma kararına Başbakanlık tarafından yapılan itiraz, Danıştay’ın en üst organı olan DİDDK tarafından genelgenin 9. maddesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile reddedildi. Genel Kurul kararındaki karşı oy yazısında ise maddenin hukuka aykırılığının yanı sıra Başbakanlığın böyle bir yetkisinin olmadığının da kararda belirtilmesi gerektiği dile getirildi. “…yasayla bir bakanlığa verilen görevle ilgili düzenleme yapma konusunda Başbakanlığın yetkisi bulunmamaktadır” denildi. Karşı oy yazısında “üst makam astın yerine geçerek karar alamaz” denilerek, Başbakanlığın buna aykırı davrandığının altı çizildi.

ÇED yerine hukuki geçerliliği olmayan ÇSED toplantıları yapılmıştı

Projeyle ilgili olarak 2011’in Ocak ve Mart ayları arasında yabancı kredi şirketlerinin kredi sağlamak için yapılmasını zorunlu gördükleri ÇSED – Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirme toplantıları 6 kentte organize edilmiş, Yalova’da Kılıç Köyü’nde yapılan ÇSED toplantısında YAÇEP ve Genç TEMA üyeleri, İnşaat Mühendisleri Odası temsilcileri, Kent Konseyi Eski Başkanı Şükrü Önder, Yalova ÇEKO kurucusu Arif Ekim gibi isimler, proje güzergahını ve otoyol projesini eleştirmişlerdi. Ekim, Türk hukukunda bulunmayan ÇSED toplantılarının hukuken geçersiz olduğunu belirterek mevzuata uygun şekilde ÇED sürecinin mutlaka gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydetmişti.

ÇED süreci nedir?

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci, çevreye önemli etkileri olabilecek faaliyetlerle ilgili projelerin planlama aşamasından başlayarak; faaliyetin inşaat, işletme ve faaliyettin sona erdirilmesinden sonra meydana gelebilecek etkilerinin, proje hakkında karar alınmadan önce bilimsel yöntem ve tekniklerle incelenmesi, projenin tüm uygulama aşamalarında bu etkilerin ve önlemlerin izlenmesi ve denetlenmesini içeriyor. ÇED toplantılarıyla ekonomik ve sosyal gelişmeyi önlemeden, çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında korumak, planlanan bir faaliyetin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerinin önceden tespit edilip gerekli önlemlerin alınmasını sağlanması amaçlanıyor. ÇED, yasal dayanağını Çevre Kanunu’nun 10.maddesinden alıyor. 

Editör: TE Bilişim