Bazen inanamıyorum.

Çok basit bir fıkra paylaşıyorum. Ne demek istedin sorusuyla karşılaşıyorum.

Kara mizah misali bir şeyler karalıyorum. Tüm okurlar, yolda karşılaştığımızda bıyık altından gülmeyle başlıyorlar söze.

Aziz Nesin’i çatlatıyoruz yani.

Çarşamba günü yazdığım yazı bazılarını çok mutlu etmiş, bazıları ise hala anlamaya çalışıyorlar ki, ilişmeyin.

“Bir atın üzerinde oturan adamın sağ omzundaki sadakta bulunan ok ve yayları ile sol omzunda güvercinin hilal ışığındaki silueti.

Yukarıdaki rozet tarifi, gücünü Karadeniz bölgemizde kurulmakta olan Hidro Elektrik Santrallerinden alan bol yapay ışıklı rozetli parti mensuplarını çok mutlu etmiş galiba.

Aslında Yalova yerelinde siyaset yapan herkes, yani hedefi olan her siyasetçinin ilk rakibidir Yakup Koçal. Bitti, bitiyor derken Koçal soyadlı Orhan Koçal çıkışı bir panik yaratsa da partisinde, beklentiler gerçekleşmedi de bir rahat nefes alındı.

Dağıtmayalım.

Yakup Koçal’ı kimse partisine istemiyor bir görüntü sergilemeye çalışıyor olsa da  Yakup Koçal’ın aday olacağı bu seçimde kimin ne yapacağı bir türlü netleşmiyor.

Bu konuda en rahat görünen parti rozeti bol yapay ışıklı partinin içinde beklentisi olanlarda da huzursuzluk başlamış durumda.

Genel Başkan’ın Süleyman Soylu ve Numan Kurtulmuş hamlesi bu isimlerinde Genel Başkan Yardımcısı sıfatı olması belli edilmese de yüreklere hafif bir serinlik getiriyor.

Ya Ankara’da birileri; Neden uğraşıyoruz ki sayın genel başkanım, 40+40=80 eder, alalım bu adamı, yerel seçim garanti derse kim ne diyecek.

Eh işte o zaman yandı gülüm keten helva.

Olmaz öyle şey, biz farklıyız diyenlerin farkı nerede konuşulacak.

Valla ben bilmem, ama korkular karşılıklı. Şu Yakup Koçal olmasa diyenlerde, olsun diyenlerde, Yakup Koçal’ı ötekileştirmeye itenlerde herkes gizli bir korkunun kollarında.

Ya Yakup Koçal, o nerede?

Bağımsız, bağımsız(!)

Ha…

Of, offf. Şu Yakup Koçal olmasa Yalova’da siyaset ne kolaylaşacak.

Ya.