Ekonomide dengeler sağlanmaya çalışırken  emeklilere gereğinden fazla yükleniliyor. 
Emekli maaşları, son dönemde en çok konuşulan, tartışılan konularının başında geliyor.  Bunun nedeni  16 milyona yakın emekli vatandaşımızın yaşam şartlarını, emekli maaşlarındaki erimenin olumsuz etkilemesidir. 
Son 20 yılda asgari ücret ile en düşük emekli maaşı arasındaki makas çok açıldı. 
Farklı anlamlar yüklenmesin diye ben bu yazımda son 20 yılı değil, geçmiş 10 yılı baz aldım. 
2014 yılında asgari ücret 869.TL En düşük emekli maaşı 980 TL idi.
2024 yılı bugün asgari ücret  17.002.TL, en düşük emekli maaşı ise 10.000.TL olarak belirlendi.
Görüldüğü üzere son on yılda asgari ücret 20 kat artış gösterirken, en düşük emekli maaşındaki artış 10 kat olarak gerçekleşmiş.  
Biraz matematik  problemi gibi anlatmaya çalıştığım, ancak sosyal bir probleme dönüşen  asgari ücret ile emekli maaşları artış oranları arasındaki makasın emeklilerin aleyhine açılmaya devam etmesidir. Emeklilerimizin bugün yaşadıkları, yaşayacakları zorluğun rakamları, oranlarıdır. Belli bir yaştan sonra çalışma zorunda kalan veya hiç çalışma şansı olmayan emeklilerimizin bugünkü durumudur.
Peki emeklilerin yükü taşınamayacak kadar büyük mü? Bu ekonomik büyüklük içinde ilk ve en büyük fedakarlık yapacak kesim emekliler mi olmamalıdır? Bu soruların sorulmasının bugün zamanıdır.  
Tabi ki ülke ekonomisinin düzelmesine katkısı olacak ise herkes gibi emeklilerde elini taşın altına  gücü nispetinde koyacaktır. 
Ülkemizdeki emeklileri sayısı ve bütçeden aldığı destek incelendiğinde;
2023 Eylül ayında  emekli sayımız 15 Milyon 751 bin kişi,  işçi emekli sayısı 9 milyon 980 bin İşveren emekli sayısı 2 milyon 680 bin, memur emekli sayısı 2 milyon 290 bin kişidir. 
Emekli maaşlarına devlet desteği  2024 Bütçesinin  %2,6’sı kadar.  Bu oran ABD ise yüzde 12 civarındadır.
Bütçenin %2,6’sını oluşturan emekli maaşlarına desteğin dolayısıyla yükün dışında genel bütçede tasarrufa gidilecek başka bir harcama kalemi, tasarruf edilecek başka bir gider kalemleri bulunmalıdır. Bu ise karar vericilerin tercihlerinin değişmesi ile mümkündür.   İşte asıl mesele bu tercihlerin emeklilerin lehine değişmesidir.  Türkiye  ekonomisinin büyüklüğü bunu kaldırabilecek güçtedir.
Tasarruflara,  sosyal yardım düzeyinde kalan  emekli maaşlarındaki artış oranını düşük tutarak  başlamak çok adil değil diye düşünüyorum.
En düşük emekli maaşlarına verilen desteğin,  ülke ekonomisindeki büyüklüğünün ve yükünün konuşulması ve tartışılması gerekir. 
Bunu en güzel örneği geçen yıl EYT kapsamındaki emeklilerimiz.  EYT ile emekli olanların en düşük maaşı 10 bin TL olarak meclisten geçecek/geçti.  EYT emeklilerinin büyük bir bölümünün kök maaşları ise 6 bin TL ortalamalarında. Kök maaş ortalamaları ise bağlanma oranlarının yıllar itibarıyle düşürülmesi nedeniyle, bugünün asgari ücretinin  %35’i seviyelerinde.  
Takdir edersiniz ki, 10 bin TL emekli maaşı alan bir EYT’linin bu günün şartlarında çalışmama ihtimali yok gibi. EYT’lilerin asgari ücret ile çalışmaları halinde bugünü asgari ücreti olan 20.002 TL’sının %30’u Sosyal Güvenlik Destekleme Primi olarak Sosyal Güvenlik Kurumlarına zaten ödenmektedir. Bu sigortalıların adına SGDP ödemelerin ileride emekli maaşlarının artmasına  ise hiçbir etkisi yoktur.  Asgari ücret ile çalışan bir emekli için Sosyal Güvenlik Kurumuna her ay 6 bin TL ödenmektedir. En düşük 10 bin TL emekli maaşından ödenen bu 6 bin TL SDDP’i düşüldüğünde ve çalışan emeklinin bağlanan kök maaşlar göz önüne alındığında en düşük maaşı alan bir emeklinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na  yükü yok gibidir. Tek yük devlet desteği olan kök maaş ile en düşük emekli maaşı arasındaki farktır ki o da  ortalama 4 bin TL civarındadır. 
Bu şartlarda alınan emekli  maaşının üstüne  devlet desteğini de topladığımızda çıkan sonuç,  bu tutarlar ile bir emeklinin yaşamını idame ettirmesinin imkansız olduğudur.  Yoksulluk düzeyindeki emeklilerin maaşları, büyük bir kesimin sorunudur. Dolayısıyla hepimizin sorunudur. Bu sorun bir an önce çözülmelidir.
Emeklilik yasası bir an önce revize edilmelidir.
Bu sorun göz ardı edildiğinde ise; Düşüncem,  2024 yılında  65 milyon seçmenin   16 milyon seçmenini emekliler oluşturmaktadır ki,  bu ise ülke   seçmeninin  %25’dir.  Belli zamanlarda ara ara sosyal yardımlar ile bu sorun çözülemeyecektir. 
O zaman şunu diyebilirmiyiz.  Gelecekte emeklilere yaşamaları için gerekli  imkanları sunanlar ülkemizi yönetecek olanlardır.