Basın açıklamasında, “Yalova Eğitim Sen, AKP 28–29 Mart tarihlerinde yapacağımız demokratik eylemimizi engellemek için yasakçı, tehditkâr ve baskıcı tutumuyla tüm Türkiye’de adeta sıkıyönetim ilan etmiştir. İçişleri Bakanı’nın yayınladığı genelgeyle tüm illerde adeta olağanüstü hal koşulları yaratılmış, kamu emekçilerinin eylemleri polis ablukasına alınmıştır. Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelmeye çalışan emekçiler, kimi zaman “kimlik kontrolü” bahanesiyle, kimi zaman “otobüste ceset torbası yok” gibi ilginç gerekçelerle otobüsler bile gözaltına alınarak engellenmiştir. Ankara’ya girmeyi başaran arkadaşlarımıza Tandoğan’da tazyikli su ve gaz bombaları ile saldırılarak, arkadaşlarımızın bir araya gelmesi engellenmek istenmiştir.

Ankara’da 30 saat boyunca emekçilerden yönelen hiçbir şiddet eyleminin olmadığı alanlara panzerler eşliğinde tam teçhizatlı 7 bin polis yığılmıştır. En demokratik hakkımız olan Meclis önünde basın açıklaması yapmamız engellenmiştir. AKP’nin ileri demokrasisinin vazgeçilmezleri olan cop, tazyikli su ve helikopterlerden bile atılan gaz bombalarıyla yapılan vahşete varan polis saldırısında çok sayıda arkadaşımız yaralanmış, yerlerde sürüklenmiş, dövülerek gözaltına alınmak istenmiştir.

Yaralı arkadaşlarımızdan Eğitim Sen İstanbul 1 No'lu Şube üyesi Volkan Selam, alnına gaz bombası gelmesinden dolayı beyin kanaması geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştır. Sağlığı halen ciddiyetini koruyan arkadaşımızın tedavisi devam etmektedir.Bunun yanı sıra bir çok arkadaşımız polisin darp etmesi sonucu yaralanmış ve adli rapor almışlardır. AKP’nin emek ve halk düşmanı yasa değişiklikleri tam gaz devam ediyor.

Siyasi iktidar, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesini başta Konfederasyonumuz olmak üzere toplumun değişik kesimlerinin ülke genelindeki eylemlerine vahşet boyutunda saldırarak ve Meclis içinde de şiddet uygulayarak yasalaştırmıştır. AKP hükümeti, bugün itibariyle milyonlarca kamu emekçisini, emeklileri ve ailelerini ilgilendiren 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununu Genel Kurula getiriyor. Bilindiği gibi 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliğinden sonra yapılması Sultanbet gereken yasal düzenleme hükümet tarafından geciktirildiği için, kamu emekçileri ve emeklileri ilk kez 2012 Ocak ayından bugüne maaşlarını zamsız almaktadır. Yaklaşık sekiz aydır üzerinde tartışma yürütülen yasa tasarısının Genel Kurula gönderilen son hali KESK’i bir kez daha haklı çıkarmıştır. Tasarı sürecin baştan sona kandırma ve oyalamadan ibaret olduğunu belgelemektedir.

Üçlü Danışma Kurullarında ve Meclis Komisyonlarında yapılan tartışmalarda defalarca evrensel standartlara uygun bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini ifade etmemize rağmen hükümet kendi siyasi ihtiyaçlarına uygun biçimde yandaş konfederasyonunu koruyup-geliştirmeyi hedefleyen bir tasarıyı hiçbir olumlu öneriyi dikkate almadan Genel Kurula getirdi. Tasarı ile toplu görüşmeden bile daha geri bir düzenleme getirilmek istenmektedir. İşkollarına özgü sorunlar üzerinden örgütlenerek üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak gibi öncelikli bir görevi olan sendikaların toplu sözleşme hakkı göstermelik düzeyde tutulmaktadır. Yine binlerce belediyede onbinlerce kamu çalışanının yararlandığı toplu sözleşmeler konulan birçok yasaklayıcı hükümle ve “Sosyal Denge Sözleşmesi” adıyla yapılamaz hale getirilmeye çalışılmaktadır. Grev hakkımızın yasal teminat altına alınmasına ilişkin hiçbir düzenleme getirilmemekte, örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller korunmakta, Sendikalar Heyetinde yandaş konfederasyonun, Hakem Kurulunda hükümetin atadıklarının çoğunlukta olması garanti altına alınarak adına “toplu sözleşme” yasası denilen bir düzenleme yapılarak kamu emekçileri kandırılmaya çalışılmaktadır.

Tasarının temel konulardaki yaklaşımının özgür bir toplu pazarlık düzeniyle hiçbir ilgisi olmayıp, özgürlükleri tamamen kısıtlamayı hedefleyen yasa tasarısının özüne de ruhuna da tamamen yasakçı mantık hâkimdir. AİHM kararları, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa yok sayılarak “Toplu Sözleşmede imza yetkisi tek başına yandaş sendikanın başkanına verilmiştir”. Meclis’ten geçirilmeye çalışılan bu tasarıyla getirilmeye çalışılan toplu sözleşme düzeninin dünyanın hiçbir yerinde örneği yoktur.  

KESK olarak bu tasarının asgari standartlarının; Grev hakkımızın yasal teminat alındığı özgür bir Toplu Sözleşme düzeni, Örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılması, Her sendikanın kendi üyeleri adına toplu sözleşme yapabilmesi, Belediyelerde yıllardır yapılan Toplu Sözleşmelerin güvence altına alınması, Çalışma yaşamının demokratikleştirilmesine uygun olmasını istiyoruz. Aylardır bu yasanın kamu çalışanlarının beklentilerini karşılayacak biçimde çıkması için mücadele ediyoruz. Bugün de ülke genelindeki tüm meydanlarda kamu çalışanları oturma eylemleri yaparak AKP’nin bu dayatmacı ve baskıcı tutumunu protesto ediyor. Buradan AKP hükümetini bir kez daha uyarıyoruz: Meclis çoğunluğunuza güvenerek “sahte sendika” yasasını çıkarmaya yönelik bu dayatmadan vazgeçin. Bu tasarının kamu çalışanlarının beklentilerine uygun biçimde çıkması için tasarıyı geri çekin. Evrensel standartlara uygun yeni yasayı hep birlikte yapalım.”
Editör: TE Bilişim