GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Hannah Arendt (1906- 1975), Almanya doğumlu Yahudi kökenli Amerikalı siyaset bilimcidir. Çoğu kişi tarafından felsefeci olarak da bilinir.
Liberal, muhafazakâr veya marksist gibi kategorilere göre tarif edilemeyecek felsefî vizyona ve politik görüşe sahipti.
Onun üzerinde durduğu sorunlar, çeşitliliği bakımından pek çok değişik alanda yeniden incelenebilir.
Günümüzde sözde haklı gerekçelerle her alanda yayılan bir şiddet olgusu var.
Küreselleştikçe eşitsizliğin ve ayrımcılığın da aynı ölçüde yayılarak dinî ve etnik kökenli şiddete dönüştüğünü görüyoruz.
Sizce de, çözümlemeleri ve her şeyden önemlisi içerisinde bulunduğumuz koşulları yeniden düşünmenin zamanı gelmedi mi?
Farklı görüş ve değerlendirmelerin insanın ufkunda yeni görüş alanları açacağına samimî olarak inanıyorum.
Bu nedenle, bugün, Hannah Arend’ in geçmişten günümüze gelen ve şüphesiz geleceğe de giden bazı söz veya düşüncelerini paylaşacağım:
“ Kötülüklerin çoğu hiçbir zaman iyilik ve kötülük hakkında kafa yormamış insanların işidir.”
“ Dünün üzüntüleri ve yarının endişeleriyle donatılmış bir kalpten, bugün için bir şey bekleme…”
“ Eğer düşündüğüm her şeyi aklımda tutabilecek kadar güçlü bir hafızam olsaydı, bana öyle geliyor ki hiçbir şey yazmazdım.”
“ Benim için önemli olan düşünme sürecinin kendisi…”
“ Herhangi birini yok saymak, onu kendi varlığından kuşku duymaya yöneltir.”
“ İnsan zorunluluğa neden maruz kaldığını bilemediği takdirde, özgür olamaz ve kendisini zorunluluktan kurtarmaya çalışması da onu hiçbir zaman özgür kılmaz.”
“ Şiddet araçlarının teknik gelişimi artık öyle bir noktaya geldi ki, hiçbir siyasal amaç, insan aklının sınırları içinde, bu araçların yıkıcı potansiyeline denk değildir; ne de silâhlı çatışmalarda bu araçların kullanılmasını haklı kılabilir.”
“ Toplumun geleceği bireye bir şey vadetmez; bireyin geleceği ölümden başka bir şey vadetmez.”
“ İktidar ile şiddet birbirine karşıttır, iktidarın bitmeye başladığı yerde şiddet başlar.”
“  Her zaman, bir genç kızken bile yalnızca sevgi içerisinde var olabileceğimi biliyordum ve tam olarak da bu nedenle kaybolup gitmekten korkuyordum, ben de kendi bağımsızlığımı elimden aldım.”
“ Hayatımda hiç bir zaman bir halkı ya da kolektifi bütün olarak sevmedim, ne Almanları, ne Fransızları, ne işçi sınıfını. Sadece arkadaşlarımı seviyorum ve sevginin diğer biçimlerine de kabiliyetim yok.”
“ İnsanların sonuçları düşünmeksizin çoğunluk görüşüne itaati insanın basitliğidir.”
“ En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü muhafazakâr olurlar.”
“ Hiçbir şey yaptıklarımızı düşünmekten daha önemli değildir.”
“ Şiddetle değişen bir dünya, ancak daha çok şiddetin var olduğu bir dünya olur.”
“ Totaliter örgütlerin üst yönetiminde herkes şefin yalan söylediğini bilir. Ama şef kaybederse hepsi kaybedeceğinden susarlar. İlke, şefin yanılmazlığı değil yenilmezliğidir; buna olan inanç biterse totalitarizmin hayal dünyası bir anda çökecek ve gerçek kazanacaktır. “
“ Herkes sürekli yalan söylediği zaman sonuçta buna inanmazsınız ama hiç kimse de hiçbir şeye inanmaz. Böyle bir toplum, hiçbir konuda fikir sahibi olamaz. Giderek düşünme, yargılama ve eylem yetisini kaybeder. Böyle bir topluma her istediklerini yaptırabilirler.” 
“ Kimilerinin o kadar göz göre göre yalan söylemelerinin sebebi, kendine inananları suç ortağı haline getirmektir. Biliyorlar ki ertesi gün o yalanın tam tersini söyleyecekler ve taban bunu 'ne büyük taktik deha' diyerek bir kez daha alkışlayacak.”
***
İnsan; düşünen ve sorgulayandır!
Bu kavrama bir parça katkıda bulunmak istedim. 
Daha önce de özellikle belirtmiştim; farklı görüş ve değerlendirmelerin insanın ufkunda yeni görüş alanları açacağına samimî olarak inanıyorum.
Elbette, sonuçta her türlü değer ölçüsü ve yorum okuyucuya aittir!
Sağlık ve esenlik dolu günler dilerim.