Yalova’daki kentsel dönüşüm çalışmaları tüm hızıyla devam ederken, Bağlarbaşı Mahallesi’nde Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın öncülüğünde yürütülen projede çalışmalar kaldığı yerden sürüyor. İlimizin geçtiğimiz on yıllarda en fazla konuşulan konularının başında gelen Bağlarbaşı Mahallesi’ndeki kentsel dönüşüm faaliyetleri, 2023 yılı itibarıyla başlamıştı.
Bölgede hâlen devam eden kentsel dönüşüm çalışmaları, özellikle Roman vatandaşların şikâyetleri nedeniyle Yalova’nın önde gelen gündem maddelerinden biri haline geldi. Mahallede Roman vatandaşların yaşadığı bölgenin de projeye dahil olması nedeniyle, mevkinin tahliye edilerek çalışmaların hızlanması için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan yeni bir adım geldi.
Tahliyesi Gerçekleştirilmeyen Evlerin Su, Elektrik ve Doğalgazı Kesilecek!
Bakanlığa bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Marmara Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü’nün Yalova Valiliği’ne gönderdiği yazıda; kentsel dönüşüm projesi alanında yıkımı gerçekleştirilmeyen yapıların 31 Ağustos tarihine kadar tahliye edilmesi, tahliye edilmeyen yapıların elektrik, su ve doğalgaz hizmetlerinin kesilmesi talimatı verildiği ortaya çıktı. Yazıda ayrıca, yıkımı yapılması gereken riskli yapılara müdahale etmeyen kamu görevlilerine, tabi oldukları kanunlara göre ceza ve disiplin hükümlerinin uygulanacağı belirtildi.
Bakanlık tarafından Valiliğe gönderilen yazının Yalova Belediyesi’ne ulaşmasının ardından, ilgili bölgelerde kalan ev sahiplerine belediye çalışanları tarafından tebligatlar yapılmaya başlandı.
Roman vatandaşların yoğun olarak yaşadığı bölgede, 31 Ağustos’a kadar evlerinden çıkmaları gerektiğini öğrenen halk, bu duruma tepki gösterdi. Romanların temsilcileri ve vatandaşlar, gidecek yerleri olmadığını belirterek mağduriyet yaşadıklarını açıkladı.
Roman Müzik, Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Levent Pusta son durum hakkında mikrofonlarımıza konuştu.
“Bizim tek isteğimiz, barınma sorunumuzun çözülmesi”
31 Ağustos tarihine kadar evleri terk etmeleri yönünde evraklar dağıtılmaya başladıklarının duyduğunu belirterek açıklamalarına başlayan Pusta, “Evet, evlere resmi evrak dağıtıldığını söylüyorlar. Belediyeye sorduğumda, “Bizimle alakası yok” diyorlar. Valilik ise “31 Ağustos’ta elektriği, suyu keseceğiz” talimatı vermiş. Ancak durum net değil, adeta kapalı kutu. Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz. Tek sorunumuz barınma. Romanlara biliyorsunuz ev vermiyorlar. Sayın Valimiz elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor. Bir önceki belediye başkanı Mustafa Bey, “Kiracılara bile ev verilecek” demişti. Ama şu an ortada net bir sonuç yok” dedi. Yazının geçtiğimiz günlerde ulaştığını, Yalova Belediyesi’nde görev yapan zabıtaların konunun kendileriyle alakalı olmadığını, valilikten gelen bir yazı olduğunun söylendiğinin bilgisini veren Pusta kendilerine herhangi bir yer gösterilmediğini söyleyerek, “Kira desteği verileceği söylendi ama sonuç alamadık. Sosyal Yardım Müdürü Gül Hanım ile toplantı yaptık, tek seferlik taşınma yardımı verileceğini belirttiler. Yalova’da en düşük kiralar 15.000 TL’den başlıyor. Mal sahibine 4.500 TL, işgalciye 3.000 TL, mirasçılara ise 1.500 TL kira yardımı yapılacağı söylendi. Bu rakamlarla sonuç almak mümkün değil. Bizim tek isteğimiz, barınma sorunumuzun çözülmesi. Yalova’da şu an internette 102 kiralık ev ilanı var, ama bizim aile sayımız 220’yi buluyor. Yaz mevsiminin sonuna geldik, önümüz kış. Eğer bize yer gösterirlerse, 3 gün içinde kendi imkânlarımızla çıkarız” şeklinde konuştu.
“Yeni yerler tahsis edilirse kentsel dönüşüm hızlı ilerler”
Mevcut kentsel dönüşüm çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Pusta, “Orada hâlâ çalışmalar devam ediyor. Bir kısım vatandaşımız Kazımiye’deki konteyner kente gönderildi. Orada şu anda 20-25 hane yaşıyor. Toplam 62 prefabrik var, çoğu boş. Market yok, minibüs çalışmıyor, tehlikeli hayvanlar var. İşe gitmek isteyenler zorlanıyor. Bu yüzden birçok kişi geri döndü” ifadelerini kullandı ve Romanların yaşadıkları yerlerle ilgili bilgi verirken, “Tepe Sokak çok tehlikeli durumda. Evler kaymış, yamulmuş, kanalizasyon sorunlu. Önce Tepe Sokak’ın boşaltılması lazım, ardından Çağdaş Sokak geliyor. Şen Sokak, Bey Sokak’ta da durum benzer. Aşağı sokaklar yıkıldı. Eğer bu bölgeler boşaltılıp yeni yerler tahsis edilirse kentsel dönüşüm hızlı ilerler” dedi. Son olarak yetkililere seslenen Pusta, “Sayın Valimiz elinden geleni yapıyor, belediye başkanımız da aynı şekilde. Ancak önceki dönemde verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Buradan Mustafa Başkan’a sesleniyorum: “Kiracılara bile ev verilecek” demiştiniz, gelin mahallemizde bir açıklama yapın. Bu projeyi başlatan sizsiniz, sizden bilgi almak isteriz.” diyerek çağrıda bulundu.
“Bu sorunun ortadan kaldırılması siyasetin işi”
Tahliye kararı alınan bölgede yaşamını sürdüren Pazar Esnafı Aytekin Posta ise mevcut duruma dair eleştiriler getirerek serzenişte bulundu. Posta, içinde bulundukları sıkıntılardan kurtulmanın yolunun AK Parti Yalova İl Başkanı Umut Güçlü ve AK Parti Yalova Milletvekilleri Ahmet Büyükgümüş ile Meliha Akyol’dan geçtiğini işaret etti. Yaşadıkları problemlerin bilindiğini belirten Posta, “Mülki amirlik de biliyor, valilik de biliyor, belediye de biliyor. Hatta yazışmalarda bu sorunlar açıkça yer alıyor. Çözüm için uğraşıyorlar. Fakat bakanlıktan görevlendirilen GEDEŞ firması sahaya çıktığında bize verdikleri imzalı belgeler ile gelinen son noktada ortaya çıkan uygulamalar birbirinden farklı. Bu sorunun ortadan kaldırılması da siyasetin işi. Problemleri valilikteki koordinatörler de biliyor, Sayın Valimiz de biliyor. Ancak neticede bir talimat geldiğinde kamu görevlisi onu uygulamak zorunda kalıyor. Şimdi üst yazıyla talimat gelmiş: “Buranın 15 gün içinde tahliye edilmesi” isteniyor. Bunu doğru bulmuyorum. Çünkü sahadaki asıl problemleri yaşayan yereldeki yöneticiler değil, Ankara’da masa başında oturan yetkililer “Böyle yapın” deyip çıkıyor işin içinden. Burada yanlışlıklar ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
“İşgalciye “Hak sahibi olacaksın” deniyor, peki bize neden problem çıkarılıyor?”
Kendilerine daha önce verilen sözleri hatırlatan Posta, “Örneğin miraslı yerler vardı. O dönemde tespit yapanlar, “Burası miraslı, sizi işgalci olarak yazacağım” dedi. İki yıl geçti, sonra “Siz hak sahibi olamazsınız” dediler. İyi de bu evi birisi başkasının yerinde yapmış, “Hak sahibisin” denmiş. Ben babamın yerinde ev yaptırmışım. Bana da “Sen hak sahibi sayılmazsın” deniyor. En son sözleşmeler geldiğinde ise, “Size vereceğimiz dairelerde ve kira yardımında bütün mirasçılar hak sahibi” deniyor. Başta böyle denmemişti. Ben oraya o zamanın parasıyla 2 trilyona yakın para harcamışım. Emlak beyannamesi çıkarmışım, elektrik-su aboneliklerini yapmışım. Bana üç kez muvafakatname imzalattılar, sonra değiştirdiler. Gelinen noktada “Sen tek başına hak sahibi değilsin” diyorlar. E şimdi adalet mi bu? Dışarıdaki mirasçı da hak sahibi olsun, tamam. Ama bana da hakkımı ver” ifadelerini kullandı. Serzenişlerine devam eden Posta, “Zamanında orada 30 metrekarelik ahşap bir ev vardı, yıkıp iki katlı bina yaptım. Kardeşim de yaptı. Toplamda dört daire olan bir bölüm oluşturduk. Ama şimdi durum değişti. O dönemde yöneticiler “Burada yaşayan insanlara bu hakkı vereceğiz, dışarıdaki mirasçıya ise toprak parasını yatıracağız” dediler. Biz de bunu kabul ettik. Mahallenin %60’ı miraslı hükmünde. İşgalciye “Hak sahibi olacaksın” deniyor, peki bize neden problem çıkarılıyor? Tahliye konusunda, geçtiğimiz yılbaşına kadar “Konteynerleri 200 adede çıkaracağız” dediler. Kazımiye’deki konteynerlerden bahsediyorum. Biz de baştan beri şunu söyledik: Buradaki yaşam devam ettiği sürece kentsel dönüşüm sağlıklı yürümez. İlk etapta 200-250 konteyner kurun, hepimiz oraya çıkalım. Böylece kentsel dönüşüm rahat ilerlesin. Ama gelinen noktada, üç yılın sonunda sadece altı blok yapıldı” dedi.
“Masa başında talimat vermek kolay, ama sahada yaşanan gerçekler bambaşka”
Marmara Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı’nın yönetiminde değişim yaşandıktan sonra sorunlar yaşamaya başladıklarını açıklayan Posta, “Özhaseki zamanında telefon açtığımızda “Haftaya konteynerler geliyor” denirdi. Şimdi ise süreç ağır ilerliyor. 2014’ten bu yana neler yaşandığını YouTube’dan izleyebilirler. Burası bir yılda bitecekti, artık 5 yıla da razıyız. Yeter ki sahadaki problemleri anlasınlar. Biz Cumhurbaşkanımızı ufak tefek sorunlarla yoran bir topluluk olmak istemiyoruz. CHP’si, AK Partisi, MHP’si fark etmez; bütün partiler vatandaşın derdini çözmeli. Masa başında talimat vermek kolay, ama sahada yaşanan gerçekler bambaşka. “Prefabrik konut yapmayacağız” dediler, kestiler. Peki çözümü kim üretecek? Devletimiz bugün yedi düvele yetiyor. Nasıl olur da “Çıkın” denir? Elektriği, suyu kesmek kolay. Biz sahil merkezine çadır mı kuralım? 2025 yılında, betonarme, sağlıklı bir yerde yaşarken böyle mi çıkacağız? Tüm siyasetçiler elini taşın altına koymalı. Biz kentsel dönüşüm olsun istiyoruz. Çocuklarımız sağlıklı ortamda yaşasın. Ekstra bir talebimiz yok; sadece verilen sözler tutulsun. Sayın Valim’e de ricam, sahadaki problemleri çözmeyen kamu görevlileri hakkında işlem yapılmasıdır. Üst yazıyla “15 günde tahliye edin” deyip insanları tehdit etmek doğru değil. Bu insanlar burada yaşıyor, insana hizmet için görevdesiniz. Polisimizle, jandarmamızla karşı karşıya gelmek istemiyoruz” diyerek sözlerine son verdi.
“Buradan çıkmadan önce arabam da vardı, cebimde param da vardı. Ama hepsi kiralara gitti”
Kentsel dönüşüm sürecinden mağdur olduğunu dile getiren mahalle sakini Yaşar Özdemir de gazetemize açıklamalarda bulundu. Yaklaşık 2 senedir çalışmaların devam ettiğini hatırlatan Özdemir, “Biz de mağduruz. Evi, barkı olanlar bir şekilde evlerine geçtiler. Parası olan gitti, aldı. Ama bizim yapacak hiçbir şeyimiz yok. Elleri uzandığı kadar bize de yardımcı olsunlar ki biz de evlerimize geçelim. 2,5 yıldır bu süreç devam ediyor. Buradan çıkmadan önce arabam da vardı, cebimde param da vardı. Ama hepsi kiralara gitti. Bize Kazımıye Köyü’nün yol ağzında bir yer verdiler. “Konteyner kent” diye geçiyor ama hiçbir şekilde yararlanamıyoruz. Gelinim var, oğlum var, hanımım var, çocuklarım var… Oraya gidip gelmemiz için aracımız olması lazım, araca da mazot lazım. Gidemiyoruz, gelemiyoruz. Üstelik verilen yer en fazla bir kişinin kalabileceği büyüklükte; ama oraya 10 kişi sığmak zorunda kalıyoruz. Bu sadece benim sorunum değil, herkes mağdur. Burada herkes ekmeğini kazanmak için uğraşıyor. Ama çekirge takmamız yasak, aşağı inmemiz yasak, dolap satmak yasak. Ne yapacağız biz böyle? Örneğin Aytekin abi pazarcılık yapmaya çalışıyor, ona ceza kesiyorlar. Ben bir ev buldum, 6 aydır oturuyorum. Şimdi diyorlar ki “Bu evler kentsel dönüşüme girecek, çık.” Nereye çıkacağım ben? Benim gibi birçok insan burada mağdur” şeklinde konuştu.
“Elektriğimizi, suyumuzu kesecekler. Bizim ölmemizi mi istiyorsunuz?”
Kendi yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmeden evlerini terk etmelerini istendiğine dikkat çeken Özdemir, “15 gün içinde nereye gideceğim? Zaten Romanlara kimse ev vermiyor. Romanların %80’i ev arıyor ama kimse kiraya vermiyor. Ne yapabiliriz? Komediye bakar mısınız? Bize 4,5 bin lira kira yardımı veriyorlar. E ne yapacağım ben bu parayla? Kira fiyatları 15 binden başlıyor, 20–25 bine kadar gidiyor. Hadi parasını bulduk, gidelim, çalışalım… Ama ev sahibi benden 150–160 bin lira depozito gibi para istiyor. Nereden vereyim ben bu parayı? Ben 45 yaşındayım. Sabahtan akşama kadar el arabasıyla yaptığım motorla ekmek kazanıyorum. Oktay kardeşim salata satıyor, Aytekin abi sarımsak satıyor… Hepimiz çoluğumuza çocuğumuza ekmek götürmek için uğraşıyoruz. Ama sonuçta “Çıkın buradan” deniyor. Belediye başkanımız geldi, oturdu, konuştu. “Size bunları yapacağım” dedi. Ama hâlâ ortada bir şey yok. Çocuklarımıza iş imkânı verin dedik, kapasite yok deniyor. Eskiden özel idare vardı, gidip çalışır, ekmeğimizi kazanırdık. Biz Roman vatandaşlar olarak hiçbir yere varamayacak mıyız? Hep ikinci sınıf mı muamele” dedi. Yetkililer ile birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Özdemir, “Allah rızası için bize yardımcı olun. Elektriğimizi, suyumuzu kesecekler. Bizim ölmemizi mi istiyorsunuz? Sonuç ne olacak? Bir yere varalım artık. Hepimiz burada birlik olalım” diyerek sözlerine son verdi.
