Her, yılbaşı köşe yazılarında, genel olarak geçmiş yılın belli başlı olaylarının bir değerlendirilmesi yapılır. Gelen yeni yıl için beklentiler sıralanır. Dilekler tutulur.

Ben bu yıl böyle bir şey yapmayacağım. Nedeni ise, 2013 e baktığımda söylenecek o kadar çok şey varki, bunlar zaten uzun uzun yazıldı ve çizildi. Ama sonuç olarak 2013 her yönüyle ve tam anlamıyla koskocaman kayıp bir yıl.

2014 e gelince, bu yıldan kişisel olarak hiçbir beklentim yok. Her ne kadar bir seçim yılı olsa da iyiye yönelik değişim olasılığı gözleyenlere pek katılamayacağım. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur misali süreç devam edecek.

İyisi mi bunları bir kenara bırakalım ben size ünlü Amerikalı yazar O’Henry’den bir yılbaşı hikayesini özetleyerek aktarayım:

Della nın tam bir dolar seksenyedi senti vardır.bu paraya teker teker bakkal,kasap,manavla çekişe çekişe pazarlık ederek ve her defasında satıcıların cimrilik isnatları karşısında utancından kıpkırmızı kesilerek biriktirmişti.Paralarını üç defa saydı.Bir dolar seksenyedi sent o kadar.

Halbuki ertesi gün noeldi. Kendisini divana atıp hıçkıra hıçkıra ağlamaktan başka çaresi yoktu. Della’nın evi haftada sekiz dolara tutulmuş mobilyalı bir apartman dairesi.Tam bir fakirhane.

Kocası James eve geldiğinde Della ona ‘Jim’ diye hitap eder, boynuna sarılarak bağrına basardı. Gözyaşları dindikten sonra pencere önünde durdu,parmaklık üstünde yürüyen bulut rengi kediyi seyretti. Ertesi gün Noeldi. Jim’e bir hediye alabilecek yalnız bir dolar seksenyedi senti vardı.

Pencereden uzaklaşarak kendini aynanın önüne attı.Gözleri parlıyordu ama rengi uçmuştu.Saçlarını çözerek omuzlarının üstüne döktü. James Young ailesini iftihar ettikleri iki şeyleri vardı. Birincisi Jim’ in babasından kalan aslında büyük babasına ait olan altın saat diğeri ise Della’nın saçları idi.

Della’nın saçları altın renkli bir çağlayan gibi parlayarak ve dalgalanarak sizlerine kadar döküldü. Saçlarının uzun müddet böyle kalmasına izin vermedi.Yere bir iki damla göz yaşı aktı .Gözlerin yaşı kurumadan ceketini kayıp şapkasını başına geçirdiği gibi kapıdan fırladı. 

“Mm. Sofrina her nevi Saç Levazımatı”  yazan bir tabelanın önünde durdu.
Az sonra Madam Sofrina’nın önündeydi.

-Saçlarımı alır mısınız? diye sordu. Madam:

-Saçlarını alırım ama şapkanı çıkar bir bakalım. Cevabını verdi.

Bela denileni yaptı. Madam saçları bir yokladıktan sonra:

-Yirmi dolar. dedi. Bela

-Peki. Cevabını verdi.

Ondan sonraki iki saatini Jim’e uygun hediyeyi bulmak için dükkanların altını üstüne getirdi. Nihayet Jim’in emsalsiz saatine uygun son derece güzel bir platin saat zinciri karşısında duruyordu. Yirmibir doları vardı.

Eve geldikten sonra saç maşalarını çıkardı. Havagazını yaktı. Kırk dakika içinde saçları okul kaçağı bir çocuk gibi kıvrım kıvrım olmuştu. Kahve pişirdi, yemeği hazırladı, sofrayı kurdu. Kocasını beklemeye başladı. Jim hiç geç kalmazdı.

Kocasının ayak seslerini duyunca yüzü bembeyaz oldu. Jim içeri girdi. Pek zayıf ve ciddi bir hali vardı. Zavallı yirmi yaşında aile yükü taşıyordu. Yeni bir pardesüye ihtiyacı vardı. Eldivenleri yoktu. Della ona yaklaştı:

-Jim şekerim ne olursun öyle bakma. Saçımı kesip sattım. Noeli sana hediye almadan geçiremezdim, ölürdüm. Affediyorsun değil mi? Saçlarım büyür. Haydi
Jim mutlu Noeller, barışalım. Ne güzel bir hediye aldığımı tahmin edemezsin.

-Dellacığım aldanıyorsun. Saçını nasıl kesersen kes fark etmez. Sana sevgimde hiçbir değişiklik yapmaz. Elindeki paketi uzatarak, neden afalladığımı anlarsın dedi. della paketi açtı ve bir çığlık attı.

Gözlerinde yaşlar akmaya başladı. Paketten Della’nın Broodway’de bir vitrinde görüp uzun müddet sahip olmayı arzuladığı taraklar çıkmıştı. Kaplumbağa kabuğundan yapılmış elmas kenarlı. Hiç beklemediği olmuştu. Gülümseyerek kocasına baktı.

-Şekerim saçım pek çabuk uzar. Della avucunu açarak sevinçle Jim için aldığı hediyeyi kocasına uzattı.

-Şekerim güzel değil mi? Bütün şehri alt üst ettim. Saatini ver bakalım nasıl yakışacak.

Jim kendini kanepeye attı. Gülmeye başladı:

-Della sevgilim Noel hediyelerimizi bir kenara koyup bir müddet saklayalım. Bugünkü halimize uygun değil. Tarakları almak için saatimi sattım.