Yerel seçimler sonuçlandı. Yeni seçilen belediye başkanları, meclis üyeleri seçimleri  kazanmanın verdiği mutluluğu yaşıyorlar.  Seçim sonuçları, mazbata alım süreci arkasından dokuz günlük bayram tatili,  üç aylık seçim maratonun arkasından gelen zaferlerini doya doya yaşamalarına fırsat verdi.

Her ne kadar belediyelerin borçları, istihdam fazlası seçime girerken bilinse de,  bugün artık yaşadıkları sevicin yerini, başkanı oldukları belediyenin nasıl bir borç batağında olduğu, ne kadar istihdam fazlası olduğu, bunu nasıl sürdürebilecekleri  gerçeği alacak. 

En önemli konu, belediyelerin ve belediye şirketlerinin yüklü borçları.  Belediye başkanlarının ilk yapacakları , borçların tespitini yaptırarak, borç yükünü kameraların önüne geçip seçmen ile paylaşma yolunu seçmek olacaktır.  Neye yarar ise tarihe not düşmek isteyeceklerdir.

Sonuçta hiçbir şey tabi ki değişmeyecek, bir sonraki döneme daha büyük borç, gereğinden daha fazla personel ile girilecektir.  Birçok el değiştiren belediye, geçmiş dönem alınan personelin tazminat yüküne bakmaksızın  işine son verecek, seçimlerde destek aldıkları yeni kişileri işe başlatacaktır. 

Bu kısır döngü bu şekilde  sürekli devam edecek gibi görünüyor.

Burada dikkat çekmek istediğim borçların içeriği ve borçlanmanın büyük kısmının hangi kurumlara olduğudur.  Belediyelerin bugün  borçlarının büyük kısmı fazla personel alımı nedeniyle oluşan ücret, seçim ve seçimlere yönelik yapılan sosyal yardım harcamalarıdır.  Genelde, borçların büyük bir bölümü  SGK ödenmeyen primler, ücretlerden kesilen vergi borçları ve vatandaştan tahsil edilen KDV’lerin  Gelir İdaresine  ödenmemesinden kaynaklanmaktadır.  

Belediyeler hizmet üretmek için tabi ki borçlanacak, yatırımlar yapacak, personel alacaktır.   Ancak yapılacak yatırımlar, geri dönüşü olan hizmet üreten yatırımlar  olmalıdır.  Belediyenin bütçesini aşan harcamaların, borçları sürekli artan belediye şirketleri tarafından sağlanmasından vazgeçilmelidir.

Bu girişten sonra konuya farklı bir pencereden bakarak anlatmak istiyorum.

Hızlı göç, şehirleşme insanın yerel yönetimlerden insanca yaşamak için beklentilerini arttırdı. Bunu iyi tespit eden siyasiler bugün yönetimdeler.  Geçtiğimiz seçimler de bu politikalar ile yürütüldü. Vatandaşın günlük yaşantısında ihtiyaçları, beklentilerine göre hizmet verecek,  vatandaşın yoksulluğunu iyi tespit edip sosyal yardımları sürekli arttırıp, çeşitlendirecek vaatlerde bulunan siyasiler başarılı oldular.

Belediyeler sürdürdükleri bu politikalar nedeniyle,  gerekli bütçeleri olmamasına rağmen borçlanarak, belediye şirketleri üzerinden, merkezi hükümetin çözmesi gereken istihdam, sosyal yardımlar gibi konulara sahiplendiler. Ancak belediyeler borçlu, kurulan belediye şirketlerin neredeyse tamamı borç batağında, münfesih durumda.  Tuhaf olan ise belediye ve belediye şirketlerinin borçlarının büyük kısmı, merkezi hükümetin gelir kalemleri ile bütçeden destek verilen SGK kurumunun gelirlerinden oluşuyor.

Merkezi hükümetin görevlerini seçimleri kazanmak için üstleneceksin, sürekli hale getireceksin, finansmanını ise  merkezi idarenin gelir kalemlerini ödemeyerek karşılayacaksın. Bunun adı da iyi belediyecilik olacak.  Bu çarkın böyle yürümeyeceği çok yakın zamanda görülecektir.

Sonuç olarak, bütün belediyelerin, belediye şirketlerinin hangi siyasi partinin belediyesi olduğuna bakılmaksızın borçlarının  çıkarılarak, TBMM’sinde yapılan araştırmalar neticesinde yasal düzenlemeye gidilmesi gereklidir.  Özellikle sürekli zarar eden, cari giderlerini dahi karşılayamayan borçlu belediye şirketlerinin faaliyetleri kontrol altına alınmalı, hatta tasfiye edilmelidir.

Not:  Bütçeye her yük tüm vatandaşların sırtına yüklenmektedir, hamasi söylem ile tüyü bitmemiş yetimin hakkını almaktır.  Otoyollar, köprüler, şehir hastaneleri,  Merkez Bankasının bütçeye aktarması gereken gelirden karşılanan kur korumalı mevduat devlet katkıları, belediyelerin, belediye şirketlerinin  yükü v.b. giderlerin  genel bütçeden karşılanmaya devam etmesi veya bütçeye gelir olarak aktarılmaması halinde maliye politikaları da hedefine ulaşamaz, bütçe açıkları kapatılamaz, ekonomide istikrar sağlanamaz.