Ben şunun şurasında sadece 1.5 yıllık bir CHP üyesiyim... 30 sene İngiltere'de çalışıp, emekli olup, yurda döndükten ve çocukluğumun, gençliğimin yazlık kenti Yalova'ma yerleştikten sonra, kitap yazmaktan arta kalan zamanlarımda boş oturacağıma, belki bir işe yararım diye, gidip CHP'ye üye oldum seçim arefesinde... Hakkını vererek gönülden de çalıştım sayılır partim ve partimin vekil adayları İnce ve Fitöz için. 

Siyasette toyluktan öte, kıdeme saygımdan ötürü, onca kıdemli partidaşımın yanında veya hakkında, partili kimliğiyle ahkam kesme hakkım yoktur benim.  İngiltere'de Tony Blair'in başbakanlığı döneminde, İşçi Partisi'nin aktif ve pozitif Türkiye politikalarının mesnetlerine yönelik,  danışmanlık olmasa da, muhafazakar partiye karşı, durumdan vazife çıkaran fahri görevler üstlensem de, buradaki kasaba politikacıları kadar bile ince siyaset tecrübem de yoktur benim. Siyasete zerre kadar sevgim, yozlaştırılıp kitabına uydurulmuş güdümlü demokrasiye günahım kadar saygım da yoktur, siyasetten beklentim de, çıkarım da yoktur. Lider yokluğunda lider geçinenlere ise bir gıdım eyvallahım yoktur. 

Bu 1.5 yıllık dar zamanda, aşık olduğum ilim ve kısmen benimsediğim partim uğruna,  Yalova'mın CHP örgütü için,  WEB Üniversitesi, Sağlık Turizmi, Baz İstasyonları, Taş Ocakları ve İDO'nun yandaşlıkları üzerine 4.5 proje üretsem de, ve bir kısmı il örgütüm adına Ankara'ya gönderilmiş olsa da, kendimi il örgütümüzdeki büyüklerimiz kadar siyaset odaklı biri olarak görmem... Çünkü ne kıdemim vardır, ne de hakkını verebildiğim yoz, ya da ucuz bir politikacılık yönüm... Proje üretim ve yönetimlerinde ne kadar profosyonelsem, gönüllü gazeteciliğim kadardır gönüllü siyasetçiliğimin amatörlüğü...

Tek bildiğim, ucuz hamaset siyasetinden muaf kalıp, mutlak doğru bildiğimi “dan“ diye söylediğim ve yazdığım için, nadiren takdir ve çokça da tepki almaktan ibarettir. Bu, yeni yetme zamanımdan beri hep böyle olmuştur, bu parti yüzünden... Bu parti için gazi olduğum da vakidir, Amerikalılar ile işbirliği yapmışlığım da vardır alimallah!
Yalova'da 70'li yılların sarı Tuslog otobüslerini ve duraklarını 35 yaşın altındakiler bilmez. Bu burunlu Amerikan otobüsleri yanki taşırlardı ilçemizden Karamürsel Amerikan üssüne... Yalova ilçesi sınırlarında beyzbol, rugby, Amerikan futbolu, bowling falan oynanırdı o zamanlar. Bilmezdik Amerikalılar'ın bu kadar adi olduklarını...

Tam 40 yıl öncenin yazında,  Fatih caddesinde, Zafer Sitesi’nin arkasındaki bir Tuslog durağına, yanki üssünden ayarladığımız Amerikalı kızlara  aldırdığımız kırmızı bir fıs fos boya ile,  koca harflerle “CHP“ diye yazarken görülüp, faşo güruhunca takibe alındıktan sonra, sahilde, Donanma Cemiyeti'nin önünde kıstırılarak, 3 arkadaşımla beraber, “çırpınırdı Karadeniz“ türküsü eşliğinde, Allah ne verdiyse, ilk sıkı dayağımızı yediğimiz gece, fiziken dağılmıştık ama, ruhen daha da yakınlaşmıştık CHP’ye. 

Dayağı, durağa CHP yazmamızdan çok, Amerikalı güzel kız arkadaşlarımız olduğu için yediğimize inanıyorduk ki, aslında o da değildi...  Yani, kızların Amerikalı olmalarından değil, ezik ve kompleksli sağcı yaşıtlarımızdan ayrıcalıklı olarak, birer kız arkadaş edinmiş olmamızın hıncıydı o dayak... 
Sene 74... Kıbrıs savaşının karartma gecelerinde, miğferli Karoğlan imajını benimseyip, Cem Karaca şarkıları söylerdik sokaklarda, milli heyecanın gazına gelip. Tüm partilerin bütünleştiği zamanda bile faşolar, köşede sıkıştırdıkları aykırılara, zincirlerle, muştalarla girişirlerdi. Şimdi birbirleriyle tokuşturdukları mankafalarını, bize kafa atmakta kullanırlardı o zaman...

Bundan 2 sene sonra, Beşiktaş’tan Akaretler’e doğru çıkarken, çatallaşan yolun ortasındaki eski CHP Beşiktaş İlçe Teşkilatı’nın lokalinde Ajax- Bayern şampiyon kulüpler finalini seyredip çıktıktan sonra, “ ulan siz niye Ajax’ı tutuyorsunuz i…? Saçları uzun diye mi? “ diyerek kuzenimle bana girişen kişilerin ise, faşodan ziyade akıncı olduklarını sanıyorum, “Allah Allah” diye saldırdıkları için… “ Allah Allah! Biz niye yedik ki bu dayağı “ diye düşünmedik değil… Sonradan bulduk sebebini ki, CHP lokalinden çıkmıştık ve topluma ayar verenlere göre, saçlarımız uzun olduğu için anarşiktik… 

Bu, partiye resmen kaydım, birinci donanma saldırısından 40 yıl sonra olacak da olsa, kendi kayıtlarıma göre, kendimi CHP'li hissetmemin miladı olarak geçmiştir 40 yıl öncesindeki bu sopalar... Ha! 40 yıldır bu örgüte kayıtlı olup da,  elle tutulur hiç bir şey üretmeyen parti abilerimizden daha üretkendir de diyebilirim, 1.5 yıllık resmi parti üyeliğim...

Tamam, bir parti kıdemlisi değilim, yetkilisi hiç değilim, hariçten gazel okuyan, Londra’da oturup Yalova’ya ayar olan biri de olsam, sadece yazları da olsa, 42 yıllık Yalova’lı ve ruhen 40 yıllık CHP’li olarak, CHP Yalova’nın bu hali hiç içime sinmiyor. 

Parti için çalışkanlığı ve mütevazı gerçek sosyal demokratlığı sebebiyle takdir ettiğim ve örgüte dinamizm katacak ekibiyle Orhan Koçal’ın ve  onca yerel hatasına rağmen, Yalova’nın meclisteki gururu olması gerekirken, bunu bir türlü tam olarak kotaramayan ve mevcut örgütle aralarındaki frekans farkı ona ve örgüte zarar vermekte olan, popüler Çoban Muharrem’in, durumdan vazife çıkaracak birileri tarafından, mesela korkusuz, gocunmasız parti abilerince, konular kronikleşmeden ve nemalanacak birileri bundan daha fazla beslenmeden, hemen barıştırılmalarını istiyorum uzaktan ahkam kesen bir sorumsuz olarak…  Paylaşılacak kozlar, küllenemeyecek korlar varsa bile, varsın bırakılsın yerel seçimlerin sonrasına… Şu küçücük ilde nedir ki paylaşılamayan? Hatalardan derslerin alınmış olduğuna inanıyorum. O zaman elbirliğiyle verilsin dersler iktidar çöreklerine… Yazık olur belediyeyi alamazsa Ata’nın kenti.

Şunun şurasında 1 seneden 1 ay fazla bir zaman kaldı yerel seçimlere. Atatürk’ün kentinde, Atatürk’ün partisi, böyle yarım, böyle ortadan ayrık, böyle fay hattı gibi kırık mı girecek seçimlere? Husumet sebebi ne olursa olsun, kağıttan baltalar toprağa gömülmeli ve büyüklük, büyük olup, elini uzatanda kalmalı… Muharrem hoca, “ ben onla aynı kategoride değilim “ dememeli ve büyüklük yaparak büyümeli, Koçal ise, partisinin lehine, güçlü ekibinin bütün gücünü böylelikle, sinerji olarak katabilmeli örgüte… Ortaya yaraları saran bir sandık konmalı ve küslüklerin kırgınlıkların sebebi olan antidemokrat hatalar böylece yamanarak ve gedikler sıvanarak el birliğiyle hazırlanılmalı yerel seçimlere şimdiden. O zaman, bu husumetten nemalananlar bile, ucuz çıkarlara ayarlı değil, partinin başarısına odaklı çalışmaya başlayabilirler belki bu rüzgarla…

Siz son seçimlerde birlikte çalışarak getirdiniz Muharrem İnce’yi meclise… Hadi vekil, vekilliğini burada da yap, birbirinizi beklemeyin, uzatın elinizi birbirinize ki, eli uzunlar ne yerelde, ne genelde  iktidar olamasınlar artık.