Yeni yılın tüm insanlığa herkesin dilekleri olan iyilik ve güzellikleri getirmesini paylaşarak gireyim yeni yılın ilk yazısına. Yılın sonunda yıl içinde yapılan hataların sonuçlarını da yazmamak dileğim olsun.

Tema Yalova temsilcisi Faruk Tezcan yeni yıla hızlı bir giriş yaptı. İki gündür dikkatleri geçmişte yapılan hataları gelecekte insanları, özellikle Yalova’da yaşayanları olumsuz etkileyecek konulara yöneltmeye çalışıyor.

Yalova’da sanayi yatırımlarında biraz dikkatli, hassas olanlara sanayiciler ve onların taşeronları tarafından ‘hain’ denilmekten kurtulamıyorsunuz. Gemisini sanayiciler sayesinde yürütenler sanayicilerin her yaptığını mubah sayıyorlar. Günü kurtarma derdinde olanlardan geleceği kurtarma yada gelecek nesilleri düşünme inceliğini de beklemek mümkün değil zaten. Yalova’nın suyunu kullanan, havasını makul (!) ölçülerde kirleten Aksa Yalova için verdiği sözleri tutmuyor ama üzerinde baskı unsuru oluşturacak bir otoritede bulunmuyor. Seçim derdine düşmüş olan siyasiler ise bir tek oy kaybı yaşamama adına etliye, sütlüye dokunmuyorlar.

O kadar karşı çıkmaya rağmen. Yalova halkına rağmen gözümüze soka soka kömürlü enerji santralini Yalova’nın orta yerine kuruverdiler. O günün genel müdürü, bugünün icra kurulu üyesi Mustafa Yılmaz’ın ağzından ‘Biz santrali çalıştırıyoruz, hava değerleri de şunlardır’ diye bir açıklama duydu mu Yalova kamuoyu.

Elbette hayır!
Neden?
Termik santralin kurulum aşamasında hap gibi karbon elyafı Yalova’ya yutturmadılar mı? O karbon elyafın yarısını da DOW’a satmadılar mı?
Bize de sanayi düşmanı yaftasını yakıştıranlar bir düşünün bakalım!

……….

Yapılacak bir şey yok artık tabiî ki. Sadece sonuçlar meydana çıkıyor. Diğer bir konu Tigem’e kurulan Yalova Üniversitesi merkez kampüsü. Kentin büyümesi yönünde kurulan ve birçok örneği olan üniversitelerin aksine biz üniversitemizi getirdik kentin ortasına koyduk. Hele bir kampus kurulsun yoğunluğa bakacağız hep birlikte.

Hiç öneriyi kabul etmeyen, hiçbir farklı bakış açısını içine sindiremeyen yöneticilerin biz yaptık oldu zihniyetinin bedelini yıllar sonra yine Yalova’da yaşayanlar ödeyecek.

……….

En acı bedel ise yıllar sonra Yalova ve çevresinin su ihtiyacının karşılanmasında ödenebilir. Aslında ekonomik ömürleri belli olan barajlara gereken özeni göstermediğimiz ortada. Gökçe Barajının gerek su kaynaklarını azaltmadaki başarımız, gerekse baraj havzasındaki planlamamız  ‘bu barajda nereden kuruldu buraya’ dedirtme noktasında adeta.

Tema suyumuz tükeniyor diye bağırıyor, suyun kaynağından başka yerlere su satılıyor. Ne yapıyorsunuz diyen yok.
Bir arap hikayesi vardı hani ya;
Du bakali n’olcek?
Aynı o hikaye….